BÖLÜM 46

250 14 7
                                    

Neredeyse yıl bitecektir Rize'de. Berzan araştırdığını söylüyordu hala ama hiçbir şey bulamamıştı. Kim bu kötülüğü bana yapmıştı elbette bir gün ortaya çıkacaktı. Değer miydi bilmem bazen düşünüyorum da keşke en başından Serkan bana o kötülüğü yapmasaydı. Hep iyi ki berzan'la karşılaştım diyordum ama aylardır yaşadığım psikolojik yalnızlık ruhumu daraltmıştı.

Ben hayatım boyunca yalnızlıktan korktum.

İnsan neden çok korkarsa başına gelirmiş. Defalarca kez onunla tartışmış olmam hiçbir şeyi çözmemişti. Hep dedim belki beni de götürür yanında ne bileyim imkansız da olsa bir umut. Aşiretten mi korkuyordu?

Elimi tutmaktan korkuyordu. Gün geçtikçe burada daha da mutsuzlaşıyordum. Çoğu kez dışarı çıkıp sosyalleşmek istedim ama hiç kimseyle bağ kurmak istemedim.

Bazen dedim aramamak için kendimle Savaş veriyordum. En azından onun sesini duysam bana yeterli olurdu. Kalkıp Mehmet dedem, Ayma aşiretine 'bahar yaşıyor gidin onu öldürün diyecek hali yoktu.

Aşiret de neymiş şimdi kendine yazık ettin diyenleri anlıyordum.

Bunca soru benim beynimde dolanırken peki sevgim neredeydi rafa mı kaldırmıştım onu ne zaman açacaktım kalbimi bir kez daha. Bebeğimin tekmelerini hissettiğimde elimi karnımın üzerine koydum. Yavaş yavaş okşayıp hissetmesini istedim.

Yoksa sevgime ona mı gömmüştüm.

"Ah bebeğim baban orada biz buradayız inşallah hayal kırıklığına uğramayız da babanla birlikte seni büyütüruz. Sen de benim gibi baban olmadan ailen olmadan büyü istemiyorum. Ben çok eksikliğini gördüm çok ezildim. Hep yarım kaldım ruhumun bir yanı hep toprağın altındaydı bunu yıllar sonra fark ettim."

Bugün evimizdeki ilk gecemizdi. Botandan sonra ardı arkası kesilmeyen sancılarım vardı. Bu kadar stres bedenime ağır geliyordu. Henüz doğuma 1 ay vardı bunlar yalancı sancılarda emindim.

Ilık bir duş alıp yatağıma girdim. Yarın olunca alex'i yollayıp kalan eşyalarımıza rezidansttan aldırtacaktım.
Sabahı sabah etmiştim. Günün doğumunu beklemek istedim ama saat henüz 6 bile olmamıştı Sevda ablanın kapısına dayandım

Telefonla Alex'i arayıp arabayı hazırlamasını istedim.

Uykunun verdiği uykunun verdiği mahmurlukla odadaki bavulu çekiştirerek hole çıkardı. Bir yandan da destek oldu bana sırtımı ovaladı.

Onlar telaşıydı ben ise endişeli... İçimde kötü bir his vardı.

"Hadi kızım çabucak gidelim." Dedi dış kapıya yönlendirerek

"Bekle Sevda abla lavaboya gitmem gerekiyor." Dediğimde bana destek verip alt kattaki lavaboya götürdü. Birden bire sıkışmış olmam tuhaftı.O kapıda beklerken ben banyoya girer girmez bacaklarımın arasından su boşaldı. Korkuyla kalbim çarptığında dolaptan çıkardığım kağıt havluyla bacaklarimdaki suyu sildim.

Peçeteye bulaşan kanla birlikte keskin bir sancı hissettim rahmimde.

"Ahh!" Diye yüksek sesle inledigimde banyo kapısını açıp içeri girmişti. "Fatma abla ah canım çok yanıyor. Bebeğime bir şey olacak !" Diye bağırıp ağlıyordum. Yatak odasına gidip üzerime bol bir elbise giydim çamaşırımı değiştirdim.

Arabaya binip hastaneye doğru yola çıktık. Yol boyunca sırtıma masaj yaptı dualar okudu ancak ağrım yükseliyordu.
Prensesler gibi hazırlanıp sezeryan doğum diye planladığımız doğum sanırım normal olacaktı şu anki halim içler acısıydı.

Rahmin kasıldıkça arabanın içinde çığlıklarım yankılanıyordu. Arabanın koltuğunu sıkmaktan parmak boğumlarım beyazlamıştı. Kafamı koltuğa yaslayıp acının dinmesi için nefes egzersizleri yapmaya çalıştım. Nafile olduğunu bilsem de hastaneye kadar devam ettim.

BEDEL《LANETLİ PAPATYA》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin