Bölüm 6: adresler ve kaçaklar

14.2K 882 63
                                    

Sürpriz!

Daha demin Fransızca sınavından çıktım ve Allah beni kahretmesin. O kadar çok kem küm ettim ki rezalet. Derdimi anlatamadım resmen.

Ama geçti ve bitti. Geriye kaldı sekiz sınav... 😓😢

Sınavlarım biter bitmez bölümleri daha sık atmaya çalışacağım. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar!

🌺

İkimiz de karşı karşıya durmuş bir şekilde birbirimize bakıyorduk. İsmimizi bile bilmiyor ve yüzümüzden bir şeyler çıkarmaya çalışıyorduk. Yani ben öyle yapıyordum.

İsmini dahi bilmediğim bu çocuktan yardım istediğime inanamıyordum. Daha doğru dürüst tanışmamıştık bile. Daha dün karşılaşmıştık!

Aramızdaki sessizlik fazla uzadığında ayaklarıma dolanan kedimi ellerimin arasına aldım ve ona kaşımı kaldırarak baktım. "Ee?"

Aynımı yaparak kaşını kaldırdı ve başını hafifçe iki yana salladı. "Ne ee?"

Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum ve bir elimle patiyi tutarken diğer elimle cebimden telefonumu çıkardım. "Versene adresi kardeşim."

"Birincisi, bana kardeşim demenden hoşlanmadım." Yüzünü eğerek tekrar dibime girdi. "İkincisi, bana emir vermeyi kes." Yüzümün aldığı şekle sırıttı ve tekrar geri çekildi. "Üçüncüsü, önce işimi halledeceğim. Sonra senin icabına bakarız."

Saydığı önce şeyin arasından aklıma takılan şeyi dile getirdim. "Neden sana kardeşim dememden hoşlanmadığını ilk numaraya koydun?"

Yüzündeki ifade bozulacak gibi oldu ama kendini frenlemeyi başarıp dudak büktü. "Bilmem. Canım öyle istemiş demek ki."

"Oyalama beni. Adresi ver de gideyim." Dedim telefonumu hazırda tutarak.

"Öyle kolay değil. Önce ben işimi halledeceğim."

"Pislik yapma. Alt tarafı bir adres vereceksin."

"Bir daha ağzını bozarsan sana yardım etmek için kılımı bile kıpırdatmam." Bunu dedikten sonra arkasını döndü ve kocaman adımlar atarak okula girdi.

Başka çarem olmadığı için ayağımı sinirle yere vurdum ve peşinden giderek adımlarına yetiştim. "Ne kadar sürer bu işin?"

"Çok konuşursan fikrimi değiştiririm." Dedi gözlerini bir kere bile bana çevirmeyerek.

Koridorda dolaşan öğrencilere baktıktan sonra sinirle homurdandım. "Benimle oynama çocuk."

Bu sefer ilgisini çekmiş olacağım ki burnundan nefeslenerek güldü. "Çocuk mu? Ben çocuksam sen nesin acaba? Sahi, kaç yaşındasın sen?"

Aslında cevap vermezdim ama onun yaşını çok merak ettiğim için sordum. "On yedi. Sen?"

"Sana ne." Sırıttı ve bir kapıya vardığımızda açıp içeri girdi. Bende onu takip ettiğimde burasının bir çalışma odası olduğunu gördüm.

"Pislik." Diye mırıldandım kapıyı arkamdan kapatırken.

Olduğu yerde durdu ve sorarcasına baktı. "Duyamadım?"

Yapmacık bir şekilde gülümsedim ve başımı iki yana salladım. "Yok bir şey."

"Güzel." Memnuniyetle gülümsedikten sonra raflara dizilmiş olan dosyalardan bir tanesini aldı ve masanın üzerine yerleştirerek evraklara bakmaya başladı.

Merakımı gidermek için bu sefer cevaplamasını umarak başka bir soru sordum. "Peki ismin ne?"

Gözlerini bir an bana çevirdi ve uzatmayarak cevap verdi. "Buğra."

Bir gitsem de kurtulsam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin