Bölüm 21: kaos dolu davetler

12.5K 1K 329
                                    

Sizi çok bekletmeden yeni bölümle geldim!

Uzun bir bölüm oldu, yazarken çok keyif aldım. Umarım sizde seversiniz.

🌺

Ne zamandır aynadan kendime bakıyordum bilmiyorum. Tek bildiğim şey çok güzel hissettiğimdi. Bu elbisenin içinde kendimi bir prenses gibi hissediyordum.

Kollarımdaki ve bacaklarımdaki izi geçmemiş yaralar moralimi bozsa da aldırmamaya çalışıyordum. Ama davetteki insanların yaralarımı görecek olmaları beni biraz geriyordu.

Saçlarımı yıkamış ve salık bırakmıştım. Aradan birkaç tutamı örmüş ve güzel bir hava katmıştım. Saçlarım kendiliğinden kabarık olmadığı için şükrediyordum.

Elbiseme uygun olan bir çantam olmadığı için telefonumu çalışma masama bıraktım ve kedime el sallayarak odamdan çıktım.

Aşağıya indiğimde kimseyi göremediğim için salona girdim ve koltuklarda oturduklarını gördüm. Kiraz teyze birkaç gün izinli olduğu için evde değildi.

Salonun girişinde durduğum için beni görmediler, o yüzden boğazımı temizledim ve varlığımı belli ettim. "Ben hazırım."

Hepsi birden durduğum yere baktığında gerildiğimi hissettim. Ellerimi önümde birleştirdim ve tepkilerini merakla bekledim. Elbiseyi dün denediğimde Tahir Ateş ve Çağlar'ın tepkilerini görmüştüm. Diğerleri kalmıştı.

Yerinden ilk kalkan Doğan oldu ve yanıma gelip elimden tuttu. Beni bir prenses gibi etrafımda döndürdü ve başını eğip alnımdan hafifçe öptü. "Çok güzel olmuşsun."

Bana olan bu yakınlığı beni rahatsız etmesi gerekiyordu ama aksine, evimde hissediyordum. Onun yanında güvendeydim çünkü.

Doğan önümden çekildiğinde bu sefer Aydın yerini aldı ama onun gibi ellerimi tutmadı veya alnımdan öpmedi. Sanırım rahatsız olabileceğimi düşünüyordu. O yüzden sadece gülümsedi. "Güzel olmuşsun."

"Teşekkür ederim." Utangaç halimi bir kenara bırakarak çenemi havaya diktim ve kimsenin yardımını almadan kendi etrafımda tekrar döndüm.

"Bence hiç olmamış." Dedi Efken oturduğu yerden burnunu kırıştırarak. Aklı sıra benimle uğraşıyordu. Böyle devam edebilirdi.

Doğan'ın ona attığı bir bakışıyla Efken yüz ifadesini değiştirdiğinde ona bilmiş bir ifadeyle baktım. Abisinin bir bakışı bile onu adam etmeye yetiyordu.

Tahir Ateş ayağa kalktığında ve bana kısacık bakıp salondan çıktığında onu takip ettim. Diğerleri de peşimden gelmişti. Beraber evden çıkıp arabaya bindiğimizde de yola koyulduk.

Tahir Ateş arabayı kullanırken Aydın yolcu koltuğundaydı. Cam kenarında ben, Efken ortada ve Çağlar da onun yanındaydı.

"Papyonunla oynayıp durma oğlum." Tahir Ateş'in bunu demesiyle Efken hareketlerini durdurduğunda derin bir nefes alabilmiştim. Bir yorumda bulunmamak için kendimi zor tutmuştum. Neyseki imdadıma babası yetişmişti.

"Nefret ediyorum davetlerden." Efken huysuzca arkasına yaslandığında Çağlar ona yandan yandan bakmıştı.

"Çok sürmez. En fazla üç saat." Diye mırıldandı Aydın kol saatine bakarak.

Efken'in yüzü abisinin bu dediğine daha da asıldı. "Yuh!"

Bu arabada konuşulan son şey oldu. Aydın sessizliği bozmak için radyoyu açmıştı ama bunun yerine bakışlarımız konuşmuştu. Tahir Ateş'le dikiz aynasından kaç kere göz göze geldiğimi hatırlamıyordum. Bana hep o anlamadığım ifadeyle bakıyordu. Ona bir şans vermemi istiyordu ama ben bunu henüz yapamazdım.

Bir gitsem de kurtulsam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin