Bölüm 32: damla damla akan gözyaşları

5.9K 627 69
                                    

Bölüme geçmeden önce bir şeyler söylemek istiyorum.

Yirmi dokuzuncu bölümle ilgili bazı yorumlar alıyorum. Çoğunuz fazla ileri gittiklerini ve rahatsız edici olduğunu belirtiyor.

Bunu zaten bölümün başında da söyledim. Fazla gaza geldiklerini ve rahatsız olacaklar olursa okumamaları gerektiğini söyledim.

Buğra on dokuz, Ahsen ise on yedi yaşında. Okulun havuzunda fazla ileri gittiklerini düşünüyorsunuz. Bende buna dahilim bu arada.

Ama şöyle bir şey var ki karakterlerini değiştiremem. Buğra ve Ahsen'in karakterlerini az çok biliyorsunuz zaten. İkisi de başına buyruk.

Ayrıca bir konuya daha değinmek istiyorum. Kitabın başında Ahsen neden Buğra'nın teklifini kabul etti zannediyorsunuz? Onun gözünde başka bir çaresi yoktu çünkü. Gördüğü ilk kişiye (güvendi).

Ahsen'in yaşadığı hayat normal değil. Az çok sizde okudunuz zaten Hamid'in ona neler yaptığını ve o evde neler olduğunu. O yüzden ondan sağlıklı seçimler yapmasını bekleyemezsiniz. Biliyorsunuz ki eve geldiği ilk gün hoş karşılanmadı babası ve abileri tarafından. Yaşadığı travmaları ve yalnızlığı az çok Buğra'nın ona hissettirdikleriyle kapatmaya çalışıyor.

Bunu az da olsa sizin anlamanızı umdum ama sanırım ben bu konuyu pek yansıtamadım.

Ayrıca bu kitabı kimse size zorla okutmuyor. Rahatsız olduğunuz yerler varsa kitabı bırakabilirsiniz.

İçimi döktüğüme göre bölüme geçebilirsiniz.

🌺

Uyumuş olan Buğra'yı uyandırmamaya çalışarak komidine uzandım ve telefonumu elime aldım. Saatin üçe doğru geldiğini gördüğümde alt dudağımı ısırdım. Zil çalmadan önce okula varmalıydım. Umarım Efken bir şekilde yok yazılmamamı halletmiştir.

"Kıpırdayıp durma." Buğra'nın mırıltıyla konuşması hareketlerimi durdurduğunda başımı eğerek yüzüne bakmaya çalıştım.

Elimi güç bela alnına yerleştirdim. "Daha iyi misin?"

"Çok." Diye cevapladı sorumu bir kedi gibi başını boynuma sürterek.

"Gitmem gerek Buğra." Dedim hiç istemesem de. Onunla böyle bütün gün kalabilirdim. Ama Çağlar'dan önce okula varmam gerekiyordu.

"Olmaz!" Başını bir hışımla gömdüğü boynumdan kaldırdı ve benimle göz göze geldi.

"Gerçekten gitmem gerekiyor. Burada olduğumu sadece Efken biliyor. Diğerleri öğrenirse çekeceğin var."

Dudağını büktü ve kollarını etrafımdan çözüp benden ayrıldı. Yatağın boş kalan tarafına geçti ve arkasını dönerek küskünlükle konuştu. "İyi, git o zaman."

Dudaklarımın kenarı iki yana doğru kıvrıldı. Tam bir bebek gibiydi. Ve ben bu koca bir bebeği seviyordum.

Yanına yanaşarak sırtına birkaç defa vurdum. "Küstün mü?" Omuz silktiğinde saçından çektim hafifçe. "Sana diyorum."

Saçındaki elimi geri savurdu. "Hastayım ben. Çekme saçımı."

Görmeyeceğini bile bile başımı aşağı yukarı salladım. "Hasta bir bebeksin."

Tekrar omuz silkti ve öksürdükten sonra mırıldanarak konuştu. "Bu hasta bebek senden ilgi istiyor."

Kendi kendime sinsice sırıttım ve dizlerimin üzerinde oturarak ona yaklaştım. Ellerimi koluna koyarak sırt üstü uzanmasını sağladım. Ellerimi göğsüne koydum ve dibine girdim. "Böyle bir ilgi mi?"

Bir gitsem de kurtulsam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin