Bölüm 4: kediler ve takip etmeler

22.8K 1.2K 148
                                    

Keyifli okumalar!

🌺

Sabah okula gidiyor gibi yapıp evden çıkmış ama koşa koşa uzaklaşmıştım. Okula gitmemiş ve bir kafede oturup araştırma yapmaya başlamıştım.

Adresi arattığımda karşıma bir ev değil de okul çıkmıştı. Bu biraz suratımın düşmesine neden olmuştu. Belki de evleri korunduğu için annem sadece okul adresi bulabilmişti.

Bu bir üniversiteydi. Muhtemelen Çağlar'ın gittiği okuldu. Delice bir şey yapacaktım ama değerdi. Okuluna kadar gidecek ve onu evine kadar takip edecektim. Kendimi tanıtacak ve kan bağımızın olabileceğini söyleyecektim.

Bu kadar basitti.

Aslında Tahir Ateş'in iş yerine de gidebilirdim ama bunu sonradan doğru bir karar bulmamıştım. Beni içeri almamaları gibi bir şansım vardı. Bende zor yolu seçmiştim.

Çağlar'ın dersinin olup olmadığını veya ne zaman bittiğini bilmiyordum. O yüzden onu kaybetmemek için içtiğim kahvenin ücretini ödedim ve kafeden çıktım.

On dakikanın sonunda bir taksi bulduğumda şoföre adresi verdim ve gerginlikle arkama yaslandım.

Bu olanları bir macera olarak görüyordum ama şimdi yola çıkınca gerçekler bir bir yüzüme çarpıyordu. Tahir Ateş babam olabilirdi, Çağlar da abim. Annem yoksa neden onlarla ilgili olan gazeteleri saklasındı ki?

Onları bu kadar kolay bulmam saçma olabilirdi ama yine de şansımı denemek istiyordum. Hiçbir şeyim çıkmadıklarında da hayata küser ve tekrar hapis edildiğim eve giderdim.

Tahir Ateş'i bulmalı ve annemi tanıyıp tanımadığını sormalıydım. Annem bana hamileyken kaçmıştı, yani muhtemelen beni tanımıyordu. Ona her şeyi anlatacaktım, tabii gerçek babam o ise.

Kırk dakikanın ardından varacağım yere geldiğimde ücreti ödeyip taksiden indim ve devasa okula bakakaldım. Bina kocamandı ve etraf öğrenci doluydu.

Çıkışta beklemeye karar vererek bir kenarda durdum ve sırtımı duvara yasladım. Çağlar'ı görene kadar buradan ayrılmayacaktım. Görür müydüm onu da bilmiyordum ama pes etmeyecektim.

Gözlerimi öğrencilerin üzerinde gezdirirken önümden geçen bir grupla karşılaştım. Aralarından biri beni süzerek göz kırptı. "Yolunu mu kaybettin?"

Onunla uğraşmak istemediğim için elimle kışkışladım. "Sana ne. İşine bak."

Gözlerini devirdi ve arkadaşlarını peşine takarak okula girdi. Böyle tiplerden gerçekten nefret ediyordum.

Ayaklarım ağrımaya başladığında yere çöküp oturdum ve bacaklarımı ileriye doğru uzattım. Giydiğim okul eteğinden dolayı bacaklarım soğuğun nedeniyle üşümüştü ama aldırmamıştım. Hiçbir şey beni yerimden kaldıramazdı.

Aradan yarım saat geçtiğinde artık gerçekten sıkılmaya başlamıştım. Telefonumun şarjı da bittiği için kendimi satranç oynayarak eğlendirememiştim.

Bacağımın gıdıklandığını hissettiğimde gözlerimi oraya çevirdim ve küçücük bir kediyle karşılaştım. Başını bacağıma sürtüyor ve miyavlıyordu.

Kediyi bir hışımla ellerimin arasına aldım ve mıncırıp öpmeye başladım. "Ne kadar güzelsin sen! Seni yerim!"

Küçük kedi neye uğradığına şaşırarak ellerimin arasından sıyrılmayı başardığında dudağımı büktüm. Tek eğlencem kediydi o da beni sevmemişti.

Bakışlarımı kucağımda birleştirdiğim ellerime çevirdim ve içimden çok sevdiğim bir şarkıyı mırıldanmaya başladım. Ancak böyle oyalayabiliyordum kendimi.

Bir gitsem de kurtulsam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin