Bölüm 46: teraslar ve uykular

6.1K 645 71
                                    

Selam!

Bugün bazılarınıza okulun ilk günü. Size çokça sabır diliyorum. Derslerinizi güzel güzel çalışın.

Keyifli okumalar!

🌺

"Ahsen." Çağlar abinin sesini duymamla gözlerimi araladığımda yatağın boş kalan yerine oturduğunu gördüm. Üzerime doğru eğilmişti ve bana gülümseyerek bakıyordu. Uyandığımı görünce devam etti. "Yemek hazır."

"Elimi yüzümü yıkayayım, geliyorum." Diye mırıldandım başımı sallayarak. Kaç saat uyumuştum bilmiyorum ama iyi gelmişti. Enerjimi toparlamış gibi hissediyordum.

Ellerimi yatağa bastırıp doğrulduğumda beklemeden beni kucağına aldı. Elimi omzuna yerleştirdiğim vakit odadan çıktık. Koridorda biraz yürüdükten sonra banyoya girdi ve beni yere bıraktı.

"Dolapta temiz havlu ve saire var. Diş fırçanı da oraya yerleştirdim." Dedi işaret parmağıyla lavaboyu göstererek.

"Teşekkürler."

Göz kırpıp banyodan çıktı ve sırtını karşı duvara vererek kollarını göğsünde bağladı. "Ben burada bekliyorum."

Elimi kapı kulpunun üzerine yerleştirerek gözlerimi kıstım. "Pek bir meraklısın beni kucağında taşımaya."

"Bu kasları boşuna yapmadım herhalde." Dedi kollarını sıkıp kaslarını göstererek.

Gülerek gözlerimi devirdim ve kapıyı kapatıp kilitledim. Canım duş almak istemediği için ellerimi ve yüzümü yıkadım. Daha sonra dişlerimi de fırçaladım ve unutmadan tuvalete gittim.

Bütün işlerimi hallettikten sonra kapıyı açıp koridora çıktım ve ayağını yere vuran bir adet Çağlar abiyle karşılaştım. Çıkan sesleri duyunca başını yerden kaldırdı be büyük bir oh çekti. "Sonunda be kızım."

Yanıma gelerek beni kucağına aldığında ensesine hafifçe vurdum. "Seni bu gidişle kimse almaz. Demedi deme."

"Karnım kazındı. Balık kokusu seni beklerken burnumu delip geçti." Ağzından sular akıtmadığı kalmıştı birde. Çağlar abi gerçekten sabırsız biriydi.

Aşağıya indiğimizde salonu es geçerek biraz daha yürüdü. Terasa açılan iki kapıdan geçtikten sonra beni Efken'in yanına oturttu ve kendisi de karşıma geçti. Onun yanında da Mazlum amca vardı.

"Ahsen de geldiğine göre başlayabiliriz değil mi?" Diye mırıldandı Efken sabırsızca Mazlum amcaya bakarak.

Mazlum amca bunun üzerine gülümseyerek başını salladı ve eliyle Efken'in önünde duran tabağı gösterdi. "Başla oğlum."

Efken bunu bekliyormuş gibi balık ekmeğini ellerinin arasına aldı ve kocaman ısırdı. Lokmasını çiğnerken gözlerini yumdu ve tadını daha derinden hissetmeye çalıştı.

Onu gülerek izlerken Mazlum amca bizim önümüzdeki ekmekleri de gösterdi. Ona uyarak yemeğimize başladığımızda ekmeklerin gerçekten de şahane olduğunu anladım. İlk defa bu kadar güzel balık ekmek yiyordum.

Mazlum amca memnun bir ifadeyle bizi süzdükten sonra benim bardağımı es geçerek bardaklara rakı olduğunu tahmin ettiğim sıvıyı döktü. Canım çektiğinde bakışlarımı yakaladı ve başını iki yana salladı.

Ameliyat olalı iki hafta olmuştu ve ben daha yeni yeni kendime geliyordum. Rakı veya sağlığıma zararlı her hangi bir şeyi tüketemezdim. Zaten hiç içmemiştim. Başka bir zaman da tadabilirdim. Acelesi yoktu.

Ağzımdaki lokmayı hızla çiğnedikten sonra yuttum ve büyük bir keyifle konuştum. "Çok güzel olmuş Mazlum amca. Ellerine sağlık."

"Afiyet olsun kızım." Dedi bana gülümseyerek. Gözlerinin kenarlarındaki kırışıklar iyice belli olmuştu ama bu kötü durmamıştı. Mazlum amcayı çok iyi tanımasam da iyi bir adam olduğunu hissediyordum.

Bir gitsem de kurtulsam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin