Bölüm 31: hasta bakıcılığı

9.9K 854 124
                                    

Herkese merhaba! Yeni bölümle karşınızdayım!

Keyifli okumalar!

🌺

Aydın abinin arabasından indik ve bahçede yürümeye başladık. Bir haftanın sonunda yanımda Efken'le geliyordum okula. Bu da demek oluyordu ki Gediz malı da burada olacaktı.

"O Gediz'i gördüğüm an ağzına sıçarım." Diye mırıldandı Efken sabahtan beri geçmeyen siniriyle.

Elimi yüzüne doğru uzattım ve kaşındaki izi kalmış yaraya işaret parmağımla dokundum. "Şunu unuttun herhalde."

"Siktir et." Dedi elini havada gelişigüzel sallayarak.

Elimi çektim ve burnumu kırıştırarak söylendim. "Ağzı bozuk."

"Aynen ondan." Dedi başını beni geçiştirircesine sallayarak.

Okul binasına girdiğimizde etraftaki öğrencilerin bize kaçamak bakışlar attıklarını ve birbirlerine bir şeyler dediklerini gördüm. Günler sonra Efken'i görmek yeni bir dedikoduyu ortaya çıkarmıştı. Çoğu kişi partide olanları biliyordu ama ileri geri konuşmaktan da kendilerini alamıyorlardı.

Merdivenleri çıkıp sınıfımıza girdik ve yerlerimize geçtik. Buğra henüz gelmediği için suratım bir tık asılmıştı. Çoğu zaman bizden önce okula varırdı.

Gelmiş mi diye kapıya baktığımda gördüğüm kişiyle gözlerimi devirdim. Gediz bana birkaç saniye baktıktan sonra gözlerini Efken'e çevirdi ve yerine geçti.

"Kalk git." Dedi Efken sert çıkan sesiyle. Ellerini sıranın üzerinde birleştirmişti. Sanki kendini zor tutuyor gibiydi.

Gediz onu takmayarak arkasına yaslandı ve omuz silkti. "Burası benim sıram."

"Zaten seni öldürmemek için kendimi zor tutuyorum. Siktir git Gediz."

Gediz yan dönerek bana baktı. "Su korkun olduğunu bilmiyordum. Bilsem atar mıydım sanıyorsunuz?"

Hiç düşünmeden cevap verdim. "Atardın."

"Emin ol bunu yapmazdım. Adi bir şerefsiz değilim Ahsen."

"Kardeşimle konuşma." Dedi Efken ona sinirle bakarak.

"Sana ne oluyor? Burada adam gibi konuşmaya çalışıyorum." Bu sefer Gediz'in de ses tonu yükselmişti.

"Sesini kes!" Efken yumruklarını sıkmış bir şekilde Gediz'e bakarken sınıftakilerin dikkati de onları buldu.

Gediz bunun üzerine dişlerini sıktı ve başını hafifçe salladı. Daha sonra bana döndü. "Yalan söylemiyorum. Korkun olduğunu bilseydim seni itmezdim."

Bunu ciddilikle söylediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Bana son bir bakış attı ve yerinden kalkıp duvar kenarında olan boş sıraya geçti.

Gediz'i gerçekten anlamıyor, anlamak da istemiyordum. Baş ağrıtmaktan başka bir işe yaramıyordu.

Zilin çalmasına altı dakika olduğunu gördüğümde tırnaklarımla sırada ritim tutmaya başladım. Buğra henüz gelmemişti.

Kolumu uzattım ve önümde oturan Efken'in sırtına bir tane vurdum. "Ne yapıyorsun kızım?" Her halde hızımı alamamış ve biraz sert davranmıştım.

"Buğra'dan haberin var mı? Bugün okula gelecek mi?" Diye sordum merakla. Sonuçta yakın arkadaşlardı. Belki haberi vardı.

"Bilmem." Kaşlarını çatarak yüzümü inceledi. "Ne yapacaksın Buğra'yı?"

Bir gitsem de kurtulsam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin