Sizi çok bekletmeden yeni bölümle geldim!
Bazılarınız bölümlerin kısa olduğunu ve geç geldiğini söyledi. İnanın elimden geleni yapıyorum. Bölümlerin kısa olma sebebi aslında sizi çok bekletmek istememem. Bölüm uzun olunca dolayısıyla yazması da daha çok sürüyor.
Belirtmek istediğiniz veya eklemek istediğiniz başka bir şey varsa buraya yazabilirsiniz.
Keyifli okumalar!
🌺
Kedim yaklaşık yarım saattir yatakta bir o yana bir bu yana zıplıyor ve beni bir türlü uyutmuyordu. Daha güneş yeni yeni doğuyordu ama pati güne başlamak için hazırdı.
Gözlerimi açtıktan sonra anında doğruldum ve patiyi kollarımın arasına alarak onu öpücüklere boğdum. "Sen beni mi uyutmuyorsun ha? Sen o küçücük poponla etrafta mı koşturuyorsun? Ahsen seni yesin mi? Yesin mi Ahsen seni?"
Patinin yüzünü mıncırmaya başladığımda miyavlaması da bir oldu. Yine de onu takmadım ve tüylerini sevmeye devam ettim. "Yerim seni yer! Ya sen nasıl bir kedisin? Çok tatlısın çok!"
Tam tekrar yanaklarını sıkacakken pati boşluğumdan yararlanarak yataktan atladı ve mama kabına giderek kahvaltısını etmeye başladı.
Yüzümde oluşan gülümsemeyle kedimi izlemeye devam ettim. Onu bulduğum için çok ama çok şanslıydım. O benim can dostum, ailemdi.
Tekrar uykuya dalmak zor olacağı için yataktan kalktım ve gerindim. Yaralarım ve ağrılarıma nazaran kendimi iyi hissediyordum. Sanırım dün çok keyiflenmemden kaynaklanıyordu.
Üzerimdekileri değiştirmeye üşendiğim için giyinme odasını es geçip banyoya ilerledim. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım ve saçlarımı tarayıp tekrar odaya girdim.
Kedimi yakalayıp onu tekrar sevmeye çalışsam da o buna izin vermeyerek çalışma masasının altına saklanmıştı. Bende onu daha fazla rahatsız etmemek için odadan çıktım ve aşağıya indim.
Yemek odasından sesler geldiğini duyduğumda kaşlarım havaya kalktı. Oraya ilerleyip girişte durduğumda herkesin masanın etrafında toplandığını gördüm. Kahvaltı ediyorlardı ve keyifleri gayet yerinde gibiydi.
Uyandıktan sonra hissettiğim keyif uçup gitti sanki. Kendimi çok küçük ve önemsiz biri gibi hissetmeye başladım. Buraya ait değildim ve bu her şekilde anlaşılıyordu.
Huzurlarını kaçıran kişi bendim. Çağlar bile dünkü sinirini unutmuş gibi kahvaltısını ediyor ve Efken'e sataşıyordu.
Varlığımı unutmuş gibilerdi.
Kahvaltıya beni çağırmaya tenezzül bile etmemişlerdi. Aydın bile sakin bir şekilde bir şeyler atıştırıyordu. Oysaki onun az da olsa beni önemsediğini düşünmüştüm. Ama yanılmıştım sanırım. Öyle olsa kahvaltıya çağırırdı.
Moralim ister istemez bozulmuştu. O yüzden varlığımı hissettirmeden arkamı döndüm ve daha önce hiç girmemiş olduğum mutfağı aramaya başladım. Orada bir şeyler yiyebilir ve hemencecik odama çıkabilirdim.
Çok geçmeden mutfağı bulduğumda kapının girişinde durdum ve bulaşıklarla uğraşan Kiraz teyzeyi gördüm. Benden habersiz bir şekilde kirli tabakları yıkıyordu.
Mutfağa şöyle bir baktığımda çok ferah olduğunu gördüm. Bahçeye açılan sürgülü bir kapı vardı ve sabahın ışıkları içeriyi dolduruyordu. Ortada kocaman bir ada tezgahı ve sayamadığım kadar çok dolap ve çekmeceler vardı. Beyaz bir masa ve sandalyeler ise kenara konumlandırılmıştı. Mutfak tek kelimeyle kocamandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir gitsem de kurtulsam
Novela JuvenilAbi kurgusu. Bir gitsem de kurtulsam. Duracaksam da bir sen durdursan. -Tamamlandı-