Bölüm 52: hayat veren yolculuklar

4.7K 435 63
                                    

Günün üçüncü bölümü.

🌺

Sırt çantama gerekli olan eşyaları koyduktan sonra odayı tekrar kontrol ettim. Her şeyi aldığıma emin olduğumda çantamı omzuma taktım ve derin bir nefes vererek odadan çıktım.

Odam bile diyemiyordum. O kadar benden bir parça değildi artık. Sadece oda demekle yetiniyordum. Daha iyi hissettiriyordu.

Son kez indim merdivenlerden. Son kez geçtim dış kapıya giden koridordan. Çenemi havaya diktim ve evden çıkarak kapıyı sertçe arkamdan çektim. Bir daha asla bu eve geri dönmeyecektim.

Herkes iki arabanın önünde toplanmıştı. Üçlünün yüzünde stresli bir ifade vardı. Ama bir yandan da bir kaybediş okunuyordu yüzlerinden. Onlar da biliyordu artık bir geri dönüşün olmadığını.

Kimseyle göz göze gelmeden Çağlar abinin arabasına ilerledim ve sırt çantamı arka koltuğa bıraktım. Çantasında uslu bir şekilde bekleyen patiye gülümsedim ve doğrularak bir adım geriledim.

Mazlum amca beni gördüğünde yanıma doğru gelerek bana kısaca sarıldı. Evimizi ayarlamamızda bize çok yardımı dokunmuştu, Çağlar abi de aynı şekilde. Haklarını asla ödeyemezdim.

Eşyalarımız bir arabaya sığmadığı için iki arabayla gidecektik. Efken Mazlum amcayla gidecekken bende Çağlar abiyle gidecektim. Yolun yarısında da değişiklik olsun diye değişecektik.

Efken diğer üçlüyle vedalaşırken ben Çağlar abi ve Mazlum amcanın ortasında durmayı tercih ettim. Kollarımı göğsümde kavuşturmuş bir şekilde ayakkabılarımı izliyordum.

Konuşmalar kesildiğinde bakışlarımı ayakkabılarımdan çekmedim. Hemen gitmek istiyordum ama Efken'e bunu yapamazdım. Onlarla vedalaşmaya hakkı vardı. Benim yüzümden içinde kalmasını istemiyordum.

Bakış açıma siyah ayakkabılar girdiğinde yutkundum ama kendimi güçlü tutmaya çalışarak başımı kaldırdım.

Karşımda babam duruyordu. Kahve gözlerinden yaşlar akıyordu ve omuzları çökmüştü. Bana büyük bir pişmanlıkla bakıyordu ama ona bile inanasım gelmiyordu artık.

İç çektikten sonra yutkundu ve titrek çıkan sesiyle zar zor konuştu. "Sana sarılabilir miyim kızım?"

İçimdeki küçük kız çocuğu ağlamaya başladı çünkü cevabın ne olduğunu biliyordu. Babam karşımda duruyor ve ağlıyordu. Bense ona boş boş bakmakla yetiniyordum.

Geriye doğru bir adım atarak başımı sağa sola salladım. "Hayır."

Bana onca şey yaşattıktan sonra bana sarılmasına izin vermeyecektim. Hiçbir şey olmamış gibi kollarını etrafıma saramazdı.

Verdiğim cevapla bir adım geriledi. Başını eğdi ve titreyen ellerini zapt etmeye çalıştı. Sarsılan omuzlarından daha çok ağladığını anladım. Yüz ifadesini göremiyordum.

Gözlerim Aydın abiye döndüğünde içimdeki kız çocuğu tekrar ağlamaya başladı. O bana ilk iyi davranan abiydi. Elbisem kirlendiğinde bana yenisini almıştı. Onunla dertleşmiş ve yaralarımızı açmıştık. Ama o beni acımasızca kandırmıştı.

Bir şey söylemek istedi ama yutkunmakla yetindi. Bana doğru bir adım attı ama yerine çakıldı. Yanıma yaklaşamadı çünkü bunu kendine hak görmedi.

Gözlerim sona kalan kişiye değdiğinde kız çocuğunun dizleri kanamaya başladı, çünkü onu tutacak bir abisi yoktu.

Oysa askerlere bayılırdım. Onu ilk gördüğümde çok heyecanlanmıştım. Benim abim bir askerdi çünkü. O ise beni kız kardeşi olarak görmemiş ve yalanlar söylemişti. Bana içten bir şekilde sarılıp saçlarımdan öpmüştü. Hepsi kalbimi kırmak içindi.

Bir gitsem de kurtulsam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin