Bölüm 38: duyulmayan sesler

6.9K 649 86
                                    

Peş peşe bölüm atmam şoku?

🌺

"Ayrılma noktasına gelmemiz ne kadar da üzücü." Diye mırıldandı Buğra efkarla başını iki yana sallayarak. Bir yandan da eşyalarını çantasına tıkmakla meşguldü.

"Sen hiç konuşma." Dedim sıkılı dişlerimin arasından. Benden aldığı intikamı ona çok pis ödetecektim. O birkaç dakikada beni ne hallere sokmuştu.

Başını eğerek benimle göz göze gelmeye çalıştı. "Sen bana hala küs müsün?"

"Sus Buğra." İşaret parmağımı alnının ortasına yerleştirerek başını geriye ittim ve çantamı sırtıma attım. Ona son bir bakış atarak gözlerimi devirdim ve kapıda bekleyen Efken'in yanına gittim. "Gidebiliriz."

"Hele şükür." Dedi bariz bir şekilde rahatlayarak. Buğra'ya kısılı gözleriyle baktıktan sonra koluma girdi ve bizi sınıftan çıkardı.

Merdivenlere doğru yürürken yüzünü buruşturdu. "Sinir oluyorum şuna."

"Buğra'ya mı?" Diye sordum kaşlarımı kaldırarak.

"Evet."

"O senin kankin değil miydi?"

"Artık değil." Diye cevap verdi omuz silkerek. Yüzünde ekşi bir ifade vardı.

"Neden?"

Bana göz ucuyla bakarak gözlerini kıstı. "Sana olan bakışlarını fark etmedim sanma."

Alt dudağımı ısırdım ve bir cevap vermedim. Buğra'nın dışarıdan bana nasıl baktığını bilmiyordum. Ama Efken'in dediğine göre hülyalı hülyalı bakmalıydı. Bu nedense çok hoşuma gitmişti.

Okuldan çıktığımızda arabasına yaslanmış Okan bir adet Çağlar'la karşılaştık. Zaten bizi okuldan onun alacağını bildiğim için şaşırmadım. Kollarını göğsünde bağlamıştı ve gözlerini direkt üzerimize çevirmişti.

Yanına vardığımızda arabaya doluştuk. Kemerlerimizi taktığımızda Çağlar arabayı çalıştırdı ve yola koyulup dikiz aynasından bana baktı. "Bugün beraber bir şeyler yapalım mı? Evden uzaklaşmak iyi gelir."

İkilemde kalarak alt dudağımı ısırdım. "Psikolog randevum var."

Arabanın dijital saatine baktıktan sonra gözlerini tekrar üzerime çevirdi. "Ona daha üç saat var."

"Benim için olur. Biraz kafa dinlemiş oluruz." Dedi Efken büyük bir keyifle yerine yayılarak.

Çağlar memnunca başını salladı ve benim vereceğim cevabı bekledi. "İsterseniz sinemaya gidebiliriz. Önce bir şeyler yeriz tabii ki. Başımızda hiçbir büyük olmadan vakit geçiririz."

"Harbiden ya! Bir kere de abiler olmadan bir şeyler yapalım." Dedi Efken ona destek çıkarak.

İkisinin de gözleri beni bulduğunda içimden geldiği gibi davranmak istedim. Onlarla vakit geçirirsem birbirimizi daha iyi tanırdık. Buna hepimizin ihtiyacı vardı. Moralimiz daha da düzelirdi.

Başımı sallayarak onlara gülümsedim. "Olur."

İkisi de memnun bir şekilde başlarını salladıklarında benim de keyfim yerine geldi. Sinemaya gitmeyeli asırlar olmuştu.

"Babama haber ver de sonra bizi darlamasın." Diye mırıldandı Çağlar telefonunu Efken'e uzatarak.

Efken ona uzatılan telefonu alarak mesajlar kısmına girdi ve ona sorarcasına baktı. "İzin almadın mı?"

"Yirmi bir yaşındayım. Ne izni?" Dedi Çağlar gözlerini devirerek. Bir bakıma haklıydı aslında. İstediğini yapacak bir yaştaydı.

Efken başını sallayıp mesajı gönderdi ve telefonu Çağlar'a uzatarak tekrar yerine yayıldı. Bende heyecanla arkama yaslandım ve yolları seyretmeye başladım.

Bir gitsem de kurtulsam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin