Bölüm 42: verilen haberler ve acı çeken bedenler

5.7K 461 65
                                    

Aydın'ın anlatımıyla

Saatlerdir karşımdaki boş duvarla bakışıyordum. Yerimden bir an olsun kıpırdamamıştım. Sandalyeye oturmuş ama tekrar kalkamamıştım. Kendimde o gücü bulamamıştım çünkü.

Ahsen saatlerdir ameliyattaydı ve hala hiçbir haber yoktu. Ses seda çıkmamıştı. Bu beni korkutmalı mıydı yoksa rahatlatmalı mıydı bilmiyordum.

Onu mutlu etmek için kendime bir söz vermiştim. Abilik vazifemi yerine getirememiştim. Kız kardeşim bana güvenmişti ama ben onun güvenini yerle bir etmiştim.

Onu ilk gördüğüm gün ağlayarak evimizden çıktığı gündü. Kim olduğunu veya orada ne yaptığını bilmediğim için çatık kaşlarla bakmıştım ona.

Abim görevden bahsettiğinde başta karşı çıkmıştım. Küçücük bir kızı sırf bir görev uğruna kandırmak istememiştim. Kandırmamıştım da aslında. Onu hastanede gördüğüm gün tekrar hissettim bir abi olduğumu. Onu tanımadığım gün bile acılarını ondan alıp götürmek istedim.

Onun her bir acısını, yaşadığı her kalp kırıklığını üstlenmek istiyordum. Abim kalbinden vurulduğunu söylemişti. Keşke o kurşun onu değil de beni delip geçseydi. O zaman canım daha az yanardı.

Onu ne halde bulduklarını anlatmamıştı abim. Anlatsa kalbim dayanır mıydı bilmiyordum. O daha küçücük bir kızdı. Bu kadar acıyı nasıl kaldırabilmişti?

Ahsen çok güçlü bir kız olmasına rağmen onu her şeyden korumak istiyordum. O benim gözümde küçük kız kardeşimdi.

Kaçtığı için o kadını asla affetmeyecektim. Onun istekleri yüzünden Ahsen bizimle büyüyememişti. Seneler boyu kız kardeşimden habersiz bir şekilde yaşamıştım.

Tam kavuştuk derken gerçekleri öğrenmesi benim de yüzüme bir tokat gibi vurulmuştu. Yüzündeki hayal kırıklığını asla unutamayacaktım. O şimdi içeride yaşam mücadelesi verirken kendime kızıyordum.

Ağlayacağımı hissettiğimde başımı arkamdaki duvara yaslayarak gözlerimi yumdum. Yanımda Efken ve Çağlar otururken ağlamak istemiyordum. Onlar için güçlü durmalıydım.

Bir ses duyulunca gözlerimi araladım. Ameliyathanenin kapıları açılıp içeriden bir doktor çıktığında herkes ayaklandı.

Endişeyle doktorun diyeceklerini beklerken bir elimi Efken'in omzuna, diğer elimi de Çağlar'ın omzuna yerleştirdim. Tek yapabildiğim onlara bu şekilde destek vermekti.

"Ameliyat başarılı geçti."

Bu sözleri duyar duymaz üzerimden kocaman bir yük kalktı. Gözlerim mutlulukla dolduğunda yanımda duran Efken ve Çağlar'ı kendime doğru çekerek onlara sarıldım.

Mazlum amca büyük bir gülümsemeyle babamın sırtına vurduğunda herkesin yüzünde bir gülümseme oluştu. Bu aldığımız en güzel haberdi.

Doktor sevincimizi yaşamamıza izin verdikten sonra devam etti. "Şanslıymış ki kurşun kalbi sıyırmış. Hastayı şimdilik uyutacağız ama ne zaman uyanacağına dair bir tahminde bulunamam. Bu yarın da olabilir, birkaç gün sonra da. Bu tamamıyla hastanın direncine bağlı."

"Peki onu görebilir miyiz?" Diye sordu babam yaşlı gözlerle. Mazlum amcadan aldığı destekle ayakta duruyordu.

"Bu şimdilik mümkün değil. Ağır bir ameliyat atlattı. Önümüzdeki yirmi dört saat geçtikten sonra durumuna bakarız. O zaman daha net konuşabilirim."

Babam başını salladığında yine sorularımız olur diye bekledi. Ama kimse bir şey demeyince gülümsedi. "Geçmiş olsun."

Yanımızdan ayrıldığında Efken ağlayarak bana sarıldı ve başını omzuma yasladı. Elimi sırtına koyarak onu rahatlatmaya çalıştım ve saçlarından öptüm.

Bir gitsem de kurtulsam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin