Bölüm 17: şaşkınlıklar ve sonuçlar

20.3K 1.4K 494
                                    

Yüz kere yeni bölümü sordunuz ve işte buradayım.

Keyifli okumalar!

🌺

Salonun girişinde duruyor ve koltukta dik bir şekilde oturan asker üniformalı adama bakıyordum. Adeta yerime çakılmış gibiydim.

Karşımda bildiğiniz asker vardı!

Askerlere ayrı bir zaafım olduğu için ağzımın suyunu akıtmamak için kendimi zor tutuyordum.

Adamın mavi gözleri beni delip geçebilirdi sanki. O kadar sert bakıyordu. Kaşları çatılmıştı ve gözlerini bir an olsun üzerimden ayırmıyordu. Muhtemelen kim olduğumu düşünüyordu.

Ama benim de aklımda aynı soru vardı. Bu adam kimdi ve Tahir Ateş'in evinde ne yapıyordu? Kendimi bu eve ait hissetmediğim için soramıyordum da.

"Abi!" Efken omzuma çarpıp yanımdan geçti ve ayağa kalkmış olan adama sarıldı. Adam da ona aynı şekilde karşılık verdi.

Bir dakika. Ne demişti Efken? Abi mi demişti yoksa ben mi yanlış duymuştum? Gözlerimi kırpıştırarak onları izliyordum.

İkisi de sarılmayı bıraktığında Efken geri çekildi ve kaşlarını kaldırarak sordu. "Hani haftaya geliyordun?"

Adamın sert bakan gözlerinin yumuşadığını gördüm. "Sürpriz yapayım dedim."

Nereden çıktığını bilmediğim Aydın da adamla görüştü. "Hoş geldin."

Salona giren Çağlar bana kısa bir bakış attı ve o da adama sarıldı. "Hoş geldin abi."

Aklımda dolanan soruları durdurmak istediğim için şaşkınlıkla sordum. "Abi mi?"

Konuşmamla Çağlar bir adım gerilediğinde adamın görüş hizası açılmış oldu. Salon sessizliğe bürünmüştü. Kimse ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.

Geçmeyecekmiş gibi görünen sessizliğin ardından tanımadığım adam konuşmak için dudaklarını araladı. "Ben en büyük abin Doğan."

Gözlerim kocaman açıldı ve kalbim hızla atmaya başladı. Adeta yerime çivilenmiştim. Sadece pörtlek gözlerle karşımda duran askere bakmakla yetiniyordum.

Titreyen dudaklarımı zar zor aralayarak mırıldandım. "Ne?"

Sert bakan bakışları hepten gitti ve yerini şefkate bıraktı. Birkaç adımda yanıma geldi ve ben daha ne olduğunu anlamadan beni kollarının arasına çekti.

Kalbim hissettiğim heyecan ve adrenalinden hızla atıyordu. İki kolunu da belime sarmıştı ve başımı göğsüne çekmişti. Gözlerimi kırpıştırarak üniformasına bakmamı sağlamıştı.

Şu an ne oluyordu anlamıyordum ama en büyük abim olduğunu söyleyen bu adamın sarılışı beni güvende hissettirmişti. Belki de bu asker olmasından kaynaklanıyordu.

Bir süre öyle kaldıktan sonra biraz geri çekildi ve sağ elini yanağıma yerleştirerek başımı kaldırdı. "Ben senin abinim. Sende benim kız kardeşimsin."

"Ben..." Nutkum tutulmuş gibi mavi gözlerinin içine bakıyordum. Bana o kadar sıcak bakıyordu ki tuhaf hissetmiştim. Ama bir yandan da yanında hiç olmadığım kadar rahat hissediyordum.

Konuşamadığım için hafifçe gülümsedi. Gözlerinin kenarları kırışmıştı. "Aramıza hoş geldin Ahsen."

Şaşkınlığım hala geçmediği için gözlerimi kırpıştırmaya devam ettim ve rastgele bir soru sordum. "Asker misin?"

Halime tekrar gülümseyerek başını salladı ve benden bir adım gerileyerek gözlerini arkamızda kalanlara çevirdi. "Umarım ben yokken sana kötü davranmamışlardır."

Bir gitsem de kurtulsam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin