Kehanet

140 10 0
                                    

Tarkat'ın odasına geldiğimizde heyecanım daha da çok artmıştı. Oda da
sadece ikimizin olacağını düşünmüştüm ama Ülgen ve Boysan'da bize
katılmışlardı. Hepimiz koltuklara geçip oturduk. Bir süre kimse konuşmadı.
Uzun süren sessizliği Tarkat bozdu.

- Boysan'ın anlattığına göre göğsünde aşina damgası varmış ama dönüşüm
geçiremiyormuşsun. Doğru mu?
- Göğsümde bir damga var ama ne olduğunu bilmiyorum bende bunu
araştırıyorum. Dönüşüm konusuna gelince neyi kastettiğinizi anlamıyorum.
Boysan beni sadece nöbet geçirirken gördü.

Herkesin dilinde dönüşüm lafı vardı ama kimsede ne olduğunu bana
söylememişti. Acaba franz kafka'nın dönüşüm kitabı gerçekmiydi? Bu damga
bizi örümceğemi dönüştürüyordu? Tarkat'ın soruları ile düşüncelerimden
sıyrıldım.

- Gerçektende hiçbir şey bilmiyorsun. Peki bu nöbet dediğin şey ne
zamandır var?
- İlk defa on iki yaşımdayken başladı. Sonrada çoğaldı ve devamlı olmaya
başladı. Son bir yıldır daha farklı.
- Ne gibi bir farklılık?
- Nöbet geçirip uyandığımda kıyafetlerimi parçalanmış buluyorum ve
vücudumda kesikler oluşuyor. Sanırım nöbet esnasında kendime zarar
veriyorum.
- Peki nöbet nasıl başlıyor?
- Göğsümdeki damga yanmaya ve acımaya başlıyor. Sonrasında bilincimi
kaybediyorum. Uyandığımda hiçbir şey hatırlamıyorum.

Tarkat uzun süre eliyle çenesini sıvazlayarak düşündü. Bende heyecandan
ölmek üzere onu ilgiyle izledim. Acaba sorunumun ne olduğunu
biliyormuydu? Boysan bir anda söze girdi.

- Bir şey daha var baba.
- Nedir?
- Damgası, doğduğundan beri varmış. Dönüşümden sonra olmamış.

Tarkat'ın kaşları iyice çatılmıştı. Ülgen ise hayretle bana bakıyordu.
Tarkat biraz daha düşünüp yerinden kalktı ve bana doğru ilerlemeye başladı.
Önümde durup ağır hareketlerle yanıma oturdu. Bu yapmış olduğu beni hem
şaşırtmış hemde ürkütmüştü.

- İznin olursa damgana bakmak isterim?

Sorduğu soru afallamama sebep olmuştu. Yinede bir şey demeden
göğsümü biraz sıyırıp damgamı açtım. Dikkatle damgayı incelerken Ülgen'de
yanımıza gelip damgayı incelemeye başlamıştı. Uzun bir incelemenin
ardından Tarkat'ın kaşları çatıldı. Sıkıntıyla nefes vererek sonunda konuştu.

- Damgası bizimkinden farklı.
- Bu ne demek oluyor peki?

Boysan şaşkınlıkla babasına bakarak sormuştu. Tarkat biraz daha
düşündükten sonra Boysan'a dönerek konuşmaya başladı.

- Dönüşümü tam olarak nasıl oldu?
- Pençeleri belirginleşti, dişleri büyüdü ve hırladı ama bunun dışında
hiçbir değişim olmadı.

Ne pençesi? ne dişi? Ne saçmalıyordu bunlar. Neler olduğunu zerre
anlamamıştım kafam allak bullak olmuştu.

- Kaç yaşındasın?

Tarkatın sorduğu soruyla bir müddet bekledim kal gelmişti yaşımla ne
ilgisi vardı ki ama yinede terslemeden düzgünce cevap vermeye karar
verdim.

- İki ay sonra on sekizime gireceğim.
- Doğum tarihin ne?

Tarkat'ın sorularına anlam veremesemde cevaplamaya devam ettim.

- Yirmi kasım ama bu yurda bırakıldığım tarih. Bir haftalıkken
bırakıldığımı esas alırsak on üç kasım falan. Bu civarlarda doğmuşum.

Söylediğim şeyle üçününde kaşları çatılmıştı. Ben halâ ne olduğunu
anlayamamıştım. Tarkat ve Ülgen gözgöze geldiler ve konuşan kişi Ülgen
oldu.

KIZIL KURT_1( Alfa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin