Yolculuk

316 18 0
                                    

Arabalara yerleşip yola koyulduk. Heyecan tüm Vücudumun zangır zangır
titremesine neden oluyordu. Acaba sınırın diğer tarafında ne gibi şeyler
vardı? Orasıda normâl bir yermi yoksa büyülü bir ormanmıydı? Orada kalan
insanlar yaşamlarını nasıl sürdürüyorlardı? Kafamdaki soruların hepsine
cevap almak istesemde şimdilik sustum. Yolculuk boyunca oldukça vaktim
olacaktı. Tarkat bu hususlar hakkında kesin bir şeyler biliyor olmalıydı. Bu
konuları Tarkat'a sormayı aklımın bir köşesine yazarak arabayı kullanan
Boysan'a dikiz aynasından bir bakış attım. Gözleri gözlerimle buluştuğunda
vücudum ürpermişti. Gözlerimi geri çekerek camdan dışarısını izlemeye
başladım.

Üç saat süren yolculuğun ardından ormana gelmiştik. Burası Boysan ve
benim karşılaştığım ormandı. Ormanda biraz daha ilerledikten sonra Tarkat,
durması için Boysan'a komut verdi. Arabadan indiğimizde diğerleride
araçlardan inmişti.

- Araçlardan eşyalarınızı alın. Burdan sonrasını yürüyerek gideceğiz.

Tarkat'ın konuşmasıyla herkes bagajlardan eşyalarını aldı. Kendi
eşyalarımızın dışında birkaç parça daha eşya vardı. Ne olduğunu anlamaya
çalışırken Boysan birini alıp çantamın üstüne yerleştirdi.

- Bunlar ne?
- Çadır.

Boysan tekdüze bir sesle cevap vermişti. Demekki yolculuğumuz bir gün
sürmeyecekti. Bu durum beni daha çok huzursuz etmişti. Herkes hazırlığını
bitirdiğinde Tarkat yol boyu bozmadan ilerlememizi emrettiği bir yerleşme
planı yaptı. Ardından yola koyulduk.

Tarkat ve Avar en önde ilerliyorlardı. Burkay her zaman olduğu gibi
burda da Laçin'i yalnız bırakmamıştı. Bike, Mayda ve Akay sohbet ederek
beraber ilerliyorlardı. Tunay ise kuzeni Aybar ve arkadaşları Kutan'ın yanındaydı. Ben tek başıma ilerliyordum. Çünkü kimseyle sohbet edecek
havamda değildim.

- Siyah panter. Bugün neden bu kadar mutsuzsun?

Yalım her zamanki neşesi ile yanıma gelmişti. Acaba sürekli mutlu olmak
nasıl bir duyguydu? Bu çocuğun mutsuz olduğu bir an varmıydı acaba?

- Hiç canım öyle istiyor.
- Canın mutsuz olmakmı istiyor anlamadım?
- Evet benim canım öyle saçma sapan şeyler istiyor. Bir sorunmu var?
- Yok neden sorun olsun aksine dikkatimi çeker.

Yalım'ın bu laftan anlamazlığı karşısında gözlerimi devirmeden
edemedim. Evet canım çok sıkkındı. Beynimdeki düşünceler ve korkular beni
yiyip bitiriyordu ama bunları Yalım'a anlatacak değildim tabikide. Yalım'ın
pişkin sorularına doğru düzgün cevap vermeden geçiştirmeye çalıştım. Daha
fazla rahatsız edici sorularına tahamül edemiyordum.

- Sen neden kendi arkadaşlarının yanında ilerlemiyorsun?
- Çünkü senin burda böyle bir başına ilerlemene gönlüm rağzı gelmedi.
İçim el vermedi siyah panter.
- Belkide yalnız kalmayı tercih ediyorumdur. Bunu hiç düşündünmü?
- Düşündüm, ama yinede kendi istediğim gibi davranmayı severim.
- Yalım!

Avar'ın seslenmesi ile babasının yanına giden Yalım nihayet beni yalnız
bırakmıştı. Kötü niyetli olduğunu düşünmüyordum ama yinede yılışık
tavırlarından hoşnut değildim. Galiba böyle devam ederse karşıma alıp
konuşmam gerektiğini düşünüyordum.

- Neyin var? Neden suratın beş karış.

Boysan'ın sesiyle beynimdeki düşünceler savruldu.

- Hiç.
- Kılkuyrukmu bir şey dedi?
- Kimmm!
- Ya işte Yalım'ı kastediyorum.

Nihayet kimi kastettiğini anlamıştım ama neden ona böyle hitap ettiğini
anlamamıştım. Sanırım tek niyeti aşağılamaktı.

- Ha yok ya öyle sohbet ettik sadece.
- Niye suratın bu halde o zaman?

KIZIL KURT_1( Alfa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin