Kamp

306 19 0
                                    

Kaç saat yol gittik bilmiyorum. Hava kararmıştı. Ayaklarım artık
gitmiyordu. Sırtımdaki çantanın ağırlığı yürümeme daha çok engel oluyordu.
Diğerlerininde benden farklı durumda olduklarını düşünmüyordum. Daha
fazla dayanamayacaktım. Neyseki Avar sonunda konuştu.

- Bu günlük bu kadar yol yeter. Bu gece burda konaklayacağız. Sabah
şafak sökerken tekrar hareket ederiz. Şimdi kızlar çadırları kursun
diğerleride odun toplayıp ateş yaksın.

Avar'ın sözleri bittiğinde herkes işinin başına geçti. Avar ve Tarkat kendi
tek kişilik çadırlarını kurarken bizde iki kişilik çadırları kurmaya başladık.

- En kötü iş bize kaldı yaa. Hiç beceremiyorum bu işi.

Mayda şikâyet ederken bir yandanda çadır kurmaya çalışıyordu.

- Bende hiç bilmiyorum nasıl kuruluyor ama mantık kullanarak kurulur
bence. Sadece biraz kafa yormak gerekiyor o kadar.

Biz Mayda ile çadır kurma konusunda şikayet ediyorken Bike neredeyse
çadırın birini bitirmişti bile.

- Sen kurdun galiba daha önce.

Laçin'de bizim gibi şaşkınlıkla sordu sorusunu.

- Babam tam bir doğa adamıydı. Sık sık kampa giderdik. Ordan öğrendim.

Bike'den gördüğümüz kadarı ile bizde çadırları kurduk. Çadırların hepsi
bittiğinde ateşte yanmıştı. Herkes ateşin başında toplanıp çember oluşturdu.
Herkes kendi kendine sohbet ederken Tarkat ve Avar'ı bir daha bu şekilde
yakalıyamayacağımı düşündüğüm için merak ettiğim soruları sormaya karar
verdim.

- Efendim eğer izniniz olursa bir kaç sorum var size sormak istediğim.

Tarkat sorularımın ne olduğunu merak ediyormuş gibi kaşlarını çatarak bir
müddet beni izledi ardından devam etmem için bir el hareketi yaptı.

- İtbaraklar, tam olarak neye benziyor. Daha doğrusu onlarda bizim gibi
mi oluştu?

Tarkat uzun süre ateşe baktı. Sanırım kafasında cümlelerini toparlıyordu.
Gözlerini ateşten ayırmadan konuşmaya başladı.

- Bizim gibi değiller. Akkara bizim gibi olamadığı için kıskanıp kalbini
kararttı zaten.
- O zaman itbarakların ırkı nasıl oluştu tam olarak.

Bu sefer soruyu soran Laçin'di.

- Akkara kendi soyunuda kurda çevirebilmek için alfayı kullandı. Alfa o
zamanlar daha bebekti. Karanlık ruhlarla beraber yaptığı ayin tutmadı. Lanet
ters tepti. Alfanın lanetli kanından içen Akkara ve adamları aşinalar gibi kurt
olmak yerine birer köpeğe dönüştüler.
- Peki tam olarak neye benziyorlar? Onlar da bizim gibi
dönüşebiliyorlarmı?

Merakım dayanılmaz bir haldeydi. Tarkat'ın puslu sesi ve esrarengiz
konuşması daha çok dikkatimi çekiyordu.

- Onlar direk bizim gibi değiller. Dönüşümleri hayatlarında bir kez olur
ve kalıcıdır. Bir daha insan suretine geri dönemezler. Görünüşlerine
gelince... vücutları insan vücudu gibi iki kol iki bacak ve kafa ama kafaları
köpek başı, vücutları ise o da köpek vücudu. Herbir yerleri kılla kaplı. Yani
bildiğiniz kürk.

Tarkat anlatırken dehşete kapılmıştım. Dönüşümleri tek sefere mahsussa o
zaman sürekli bu surettelerdi. İçimden onlarla karşılaşmamak için dua
ettikten sonra merak ettiğim başka bir soruyu sordum.

- Peki lanetli kanı birtek Akkara ve adamları içtiyse soyları nasıl devam
etti? Asırlar öncesinde olmuş bir olay kanı içenlerin hepsi ölmüş olmalı.
Şimdiki itbaraklar nasıl varoldular?

KIZIL KURT_1( Alfa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin