Uzun bir süredir yoldaydık. Su aldığımızdan beri bir daha hiç mola
vermedik. Aklım halâ su iyesindeydi. Dönüşte o göle kesinlikle tekrar
uğrayacaktım. Kurdumu görmüştüm ama bir yansıma olduğu için rengini ve
biçimini tam bilmiyordum. Dönüşmek son zamanlarda en çok istediğim
şeydi. Bike'ye olanları anlattığımızdan beri yakınıyordu.- Offf yaa! Keşke bende sizinle gelseydim. İyeler en çok merak ettiğim
varlıklardı. Görmek çok istiyordum.
- Dönüşte tekrar uğramam lâzım. Sende o zaman görürsün.Anlayışlı bir biçimde sakince başını salladı. Tarkat'a mecbura
kalmadıkça bu olaydan bahsetmeyi düşünmüyordum. Ziraa aynı şekilde
diğerlerinede. Sadece bizim grubun haberi vardı. Böyle olması su iyesi için
daha iyi olurdu. Daha ne kadar yol gitmemiz gerekiyordu bilmiyorum ama
artık yürümekten bıkmıştım. İkinci günde bitiyordu. Gün batmak üzereydi.
Biraz daha yürüdükten sonra en önde ilerleyen Tarkat ve Avar birden durup
dikkatle tepeden aşağı bakmaya başladılar. Hepimiz tepenin üzerine
çıktığımızda baktıkları yere bakmaya başladık.Karşıda çok yüksek dağlar vardı. Hepsi yanyana dizilmişti. Burdan
bakınca oldukça ürkütücü görünüyorlardı. Dağın ve bizim olduğumuz tepenin
arasında ise oldukça geniş bir ova vardı. Ovada ise yüz civarı keçe çadır. Bu
duruma oldukça şaşırmıştım burada yaşam olmadığını sanıyordum ama
kızların anlattıkları aklıma gelince bu durum mantığıma yatmıştı. Bunlar
sınırın diğer tarafında kalan aşinalar olmalıydı. Tarkat kaşlarını çatarak sakin
bir şekilde konuştu.- Kam karşıdaki dağlarda yaşıyor.
Bu haber beni adeta yıkmıştı. O kadar yol yürüyüp birde dağamı
tırmanacaktım? Kendimi tepeden aşağı yuvarlamak istiyordum. Çadırları
gördüğümde oysaki ne kadar sevinmiştim. Kam neden insanlardan ayrı tek başına yaşıyorduki.- Aşağıdaki çadırlar ise aşinaların ama dikkat etmemiz gerek bizden pek
hoşlanmazlar.
- Neden?Burkay hepimiz adına sormuştu soruyu. Tarkat cevaplamadan önce Avar
cevapladı.- Sınırı geçtiğimiz için bize hayin gözüyle bakıyorlar. O yüzden bize
saldırabilirler.
- Peki nasıl geçicez? Kesin yakalanırız.Tunga'nın sorusuyla beraber Tarkat'ın gözleri bana kaydı. Bir anda herkes
dönüp beni incelemeye başladı. Ne olduğunu anlamamıştım.- Belçin'in sayesinde.
- Ben mi? Ama nasıl?
- Bizim gibi onlarda alfa dişiyi arıyor Belçin. Senin alfa olduğunu
öğrendiklerinde bize zarar vermiceklerdir.
- Ya ben alfa değilsem. O zaman dönüşte kesin bizi öldürürler.Benim sorumla birlikte herkes gözlerini benden çekip Tarkat'a yöneltti.
Merakla hepimiz onun vereceği cevabı bekliyorduk.- O ihtimali düşünmek bile istemeyiz.
Tarkat'ın cümlesi hepimizi korkutmuştu. Çok güzel her şey tamammış gibi
birde bu sorun ile karşılaşmıştık. Sinirlerim git gide gerilmeye başlamıştı.
Sakin kalmaya çalışarak diğerleri gibi olduğum yerde bekledim.- Hadi artık inelim. Askerler bizi yakalayıp liderlerinin huzuruna
çıkarıcaklardır. Direnmeye çalışmayın konuşmamız gereken kişi liderleri.
- Siz liderlerini tanıyormusunuz?Tarkat sorduğum soruya olumlu anlamda başını sallayarak cevap verdi.
- "Adalan" görüşmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Bakalım halâ aynımı?
İsminden bile korkmuştum. Yinede Tarkat'ın dediklerini uygulamaktan
başka çaremiz yoktu. Tarkat'ın bile adından bahsederken kaygılı olduğunu fark etmiştim. Sesimi çıkartmadan tepeden aşağı inmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KURT_1( Alfa)
FantasyAşinalar yüzyıllar önce Kam'ın kehanetinde söylediği gibi alfa dişiyi beklemekte fakat alfanın üzerindeki büyüden habersizlerdir. Her şeyden habersiz normâl bir yaşam süren Belçin'in yolu birgün ırkı için varolup ırkı için yaşayan Boysan ile kesişir...