Eğitimin İlk Günü

247 16 0
                                    

Abçar'ın sorusu tüylerimi ürpertmişti. Öyle bir tonlama ile konuşmuştuki
sanki eğitime değil sonuma gelmiştim. Kısık ve kesik bir sesle cevap verdim.

- Evet.

Abçar yine bir müddet beni süzdükten sonra konuşmaya başladı.

- Önce bıçak eğitimi vericem. Dövüş eğitiminden sonra takatin kalmıcak
çünkü. Ardından teknik hareketler ve bilgileri öğreticem. En sonda ise
dövüşmeyi öğreneceksin. Anlaşıldımı?

Konuşması bacaklarımı titretiyordu. Korkudan doğru düzgün cevap bile
veremiyordum. Konuşamıyacağımı anladığımda aşağı yukarı başımı
salladım.

- Anlaşıldımı dedim?

Sanırım başım ile vermiş olduğum cevap hoşuna gitmemişti. Boğazımı
temizledikten sonra daha fazla bekletmeden konuşmaya başladım.

- Anlaşıldı.
- Güzel. Şimdi bıçak al ve beni bekle.

Gözüne batmamak için hızla koşarak birkaç bıçak aldım. Ardından bir bıçak
levhasının karşısına geçip beklemeye başladım. Bir süre sonra yanıma gelen
Abçar levha ile benim aramda durarak konuşmaya başladı.

- Elindeki bıçakları istediğin gibi fırlat.

Söylediği cümle beni şaşırtmıştı. Bana müdahale etmiyecekmiydi? Kafam
karışmıştı. Duraksadığımı fark eden Abçar çatık kaşlar ile bakmaya
başlamıştı. Uyarıcı bakışlarını üzerimde hissedince daha fazla beklemeden
harekete geçtim. Boysan'ın bana öğrettiği gibi bıçakları firlatmaya başladım
on bıçaktan altı tanesi hedefi bulmuştu. Çekingen bir şekilde Abçar'a döndüğümde kısık gözler ile beni izliyordu. İzleme seansı bittikten sonra
konuşmaya başladı.

- İlk atışın değildi. Değilmi?
- Birkaç kez daha atmıştım önceden.
- Kim gösterdi?
- Arkadaşlarım.
- Boysan.

Söylediği isim ile şaşırmıştım. Boysan olduğunu nerden biliyordu? Yüzüm
şaşkınlık ile sertleşmişti. Daha fazla sabredemeyip sordum.

- Siz nerden biliyorsunuz?
- Çünkü ona da ben öğrettim.

Bu durum kafamı karıştırmıştı. Boysan eğitim vermediğini söylemişti.
Sanırım Tarkat'a yakın olduğu için Boysan'ı da eğitmişti. Bu durumu daha
sonra Boysan ile konuşmayı aklımın bir köşesine yazdıktan sonra yönümü
Abçar'a dönüp konuşmaya başladım.

- Oluyormu peki?
- Kısmen. Tekniğin doğru ama nişan almıyorsun. Rastgele fırlatıyorsun.
Kolunda çok güçsüz biraz kaslanman lâzım. Hiç et yemiyormusun sen?
- Yiyorum.
- Ne sıklıkla?
- Hafta bir ya da iki haftada bir.
- Olmaz. Sana bir öğün listesi yazacağım. Eksiksiz bir şekilde uyacaksın.

Bu işe akıl erdirememiştim. Yediğim yemekle ne alâkası vardı ki? Sesimi
çıkartmadan sadece başımı sallamakla yetindim. Abçar'a nasıl hitap etmem
gerektiğini bilmiyordum. Soru sormam gerektiğinde yanlış birşey söylemek te
istemiyordum. Çekingen bir şekilde sormaya karar verdim.

- Sana nasıl hitap etmeliyim?
- Nasıl istersen ama bir tane seçki bana hitap ettiğini anlayayım.

Oldukça arkadaşca konuşmuştu. Ondan böyle bir samimiyet beklemiyordum
ama yinede bana karşı acımasız davranıyor olması aksi tarafımı ortaya çıkartmıştı.

- Buldum.
- Neymiş?
- Yaşlı kurt.

Abçar'ın anında siması değişmişti. Çatılan kaşları bozulduğunu belli
ediyordu. Bir kaç saniye bana baktıktan sonra konuşmaya başladı.

KIZIL KURT_1( Alfa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin