Toplanma Alanı

328 20 0
                                    

Günler su gibi geçip gitti. Yolculuk vakti gelip çatmıştı. İçimde
anlamlandıramadığım bir duygu vardı. Korku desem değil. Heyecan desem
değil. Merak desem hiç değil. Sanırım içimde hissettiğim his mahçubiyetti. O
kadar insan benim yüzümden çok riskli bir yolculuğa çıkmak zorundaydı.
Herkes buradaki bütün hayatını boş verip canları pahasına bu yolculuğa
çıkacaktı ve bunların hepsi benim yüzümdendi. Mayda, Bike, Laçin ve Tunga
ailelerini kaybettikleri topraklara benim yüzümden gitmek zorundalardı.
Bunu kaldıramıyordum. Bu yolculukta ya içlerinden birine bir şey olursa,
başlarına bir şey gelirse? Ben bu pişmanlığın ve üzüntünün üstesinden nasıl
gelirdimki?

- Kızıl cadı! İki saattir sana sesleniyoruz dalıp gittin. Ne düşünüyorsun
öyle kara kara?

Tunga'nın konuşması kendime gelmemi sağlamıştı. Okuldan sonra bizim
eve gelmiştik. Sabah yolculuk olduğu için bu geceyi uyumadan sohbet ederek
geçirmeyi planlıyorduk. Şafak vakti yolculuğa hepimiz buradan çıkacaktık.

- Hiççç.
- Var bir şey işte söyle. Bakarsın bu yolculukta hepimiz ölürüz bir daha
kimseye bir şey anlatamazsın. O yüzden herkes bugün burda eteğindeki
taşları dökecek.

Tunga'nın sözleri kalbimi derinden yaralamıştı. Ya dediği gibi olursa,
hepsi ölürse? Ya içlerinden sadece ben hayatta kalırsam. Ben bunun vicdan
azabı ve kederi ile nasıl yaşardım? Düşüncelerim beynimi istila ederken
gözümden akan bir damla yaşı tutamamıştım.

- Çakmak göz neden ağlıyorsun?
- Ya kötü bir şey demek istememiştim. Espri yapmıştım sadece. Benim
sözlerim yüzünden mi ağlıyorsun?

Burkay ve Tunga'nın sorularına cevap vermeden düşüncelerimi dile
getirmeye karar verdim. Çünkü herkes anlamamış  bir vaziyette beni izliyor
neden ağladığıma anlam veremiyorlardı.

- Ben, benim yüzümden böyle tehlikeli bir yolculuğa çıkmak zorunda
kalmanızı hiç istemezdim özür dilerim hepinizden. Gerçekten yapabilecek
bir şeyim olsa keşke ama ne yapabilirim bilmiyorum.

- Kimse senin yüzünden bu yolculuğa çıkmıyor Belçin. Irkımız için
yapıyoruz bunu. Bu bir görev ve hepimiz bu görevi yerine getirmekle
yükümlüyüz.

Boysan sert bir şekilde söylemişti cümlelerini. Sulu gözlülüğüm onu
sinirlendirmişti galiba. Söylediği cümleler mantıklı gibi görünsede işin aslı
öyle değildi. Eğer ben eğitimli olsaydım kendimi savunabilseydim bu kadar
insan hayatını riske atmak zorunda kalmıyacaktı.

- Ben beş yıldır bugünü bekliyorum Belçin. Annem ve babam öldüğünde
kendime bir söz verdim. Onların intikamını almak için. Maalesefki sınırın
ötesine geçmek yasak olduğu için çaresiz bir şekilde bekliyordum. Nihayet
elime bir fırsat geçti ve ben bu durumdan oldukça memnunum.

Laçin oldukça ciddi ve kendinden emin konuşmuştu. Sanırım bize belli
etmiyorda olsa anne ve babasının acısı içinden hiç gitmemişe benziyordu.
Acaba sözleri gerçek duygularımıydı? Yoksa sadece benim içimi rahatlatmak
içinmi böyle konuşuyor Bilmiyordum.

- Biz zaten sık sık gizli saklı sınırı hep geçiyorduk Belçin. Lakin kendi
topraklarımıza kadar hiç ilerlememiştik. Sonunda özyurdumuza gidip
hayatımızda ilk defa kendi topraklarımızı göreceğiz. Öldürmek için can
attığımız itbaraklar neye benziyormuş bileceğiz. Yıllardır kitaplarda
gördüğümüz yaratıklar ve canlılar gerçekmi öğreneceğiz. Bu hepimiz için bir
fırsat. Kimse zorla gitmiyor.

Tunga çok hızlı konuşmuştu. Sanırım söyledikleri doğruydu. Hepsi bu
yolculuğa çıkmak istiyordu. Hepsinin bir sebebi vardı. Kimisi ailesi için
kimisi savaşmak için.

KIZIL KURT_1( Alfa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin