Otacı

299 17 1
                                    

Yaşamış olduğum adranalin yüzünden bacaklarım halâ titriyordu. Bike
kızlara olanları anlattıktan sonra kafama bir yer takıldı.

- Boysan nereden çıktı?
- Bilmem sanırım takip etmiş. Biz Pars'la seni beklerken yanımıza geldi.
Yanına gitmeye yeltendi ama onu durdurduk. Bir süre sonrada senin çığlığını
duyduk zaten.

Anladığımı belli eden bir baş hareketi ile cevap verdim.

- Su iyesi ne dedi peki?
- Bedensel değil ruhsal dedi. Eğitim alarak kendimi geliştirmem
gerekiyormuş. Öyle olacakmış yani.

Laçin anladığını belli eden bir baş hareketi ile karşılık verdi.

- Bunu söylemek içinmi tekrar çağırmış? Geçen gün neden söylememiş.
- Başkası da vardı diyorumya.

Mayda memnuniyetsizlik ile omuz silktikten sonra yola devam ettik. Uzun
bir süre yürüdükten sonra Burkay ve Tunga yanıma geldiler. İkisi birden
koluma girdikten sonra beni adete koşarmışım gibi yürütmeye başladılar.

- Napıyorsunuz yaaa?
- Paytak paytak yürüdüğünü görünce destek atalım dedik kızıl cadı.
- Hahahaha!

Tunga'nın cümlesine Burkay saçma bir şekilde oldukça fazla gülmüştü.

- Hahaha! Çok komik!

Sinirle gülmüştüm. Onlara halâ kırgındım ve sitemimi belli etmeliydim.
Cümlem bittikten sonra ikiside birden durup beni bıraktılar. Birkaç saniye
sonra Tunga oldukça ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

- Belçin! Sende gayet iyi biliyorsunki lâflarımız sana değildi.
- Ne fark eder? Sonuçta zihniyetiniz bozuk.
- Hayır zihniyetimiz gayette düzgün. Bizim lâflarımız o ajan bozuntusu
çocuğaydı seninle alâkası bile yok.
- Bende o çocuk gibiyim Tunga. Hiçbir farkım yok.
- Offff! Tamam özür dileriz.
- Bu özürle olacak bir şey değil. Kafa yapınızı değiştirmeniz lâzım. Ancak
öyle barışırım sizinle.

Tunga ve Burkay kısık gözlerle birkaç dakika boyunca beni izledi
ardından Burkay sordu.

- Ne demek oluyor bu?
- Şu demek oluyor. Pars ile bir arkadaş gibi geçinmenizi istiyorum.
- Yok ebesinin nikâhı yani.

Tunga'nın küfür gibi duran saçma cümlesine yüzümü buruşturarak tepki
verdim. Burkay'ın da konuşmasa bile Tunga ile aynı düşüncede olduğu
anlaşılıyordu. İkisindende olumsuz tepki alınca konuşmama devam ettim.

- Tamam o zamam. Kendinize iyi bakın.

Tam aralarından geçip gidecekken Burkay kolumdan tutarak beni
durdurdu.

- Tamam yaa! Sadece düzgün davranırız o kadar. Gidipte kanka falan
olamam ben.
- Tamam.

Mutlulukla cevap vermiştim. Tunga bıkkınlıkla nefes vererek sorusunu
sordu.

- Oldumu istediğin? Barıştıkmı?
- Evet oldu.

Kocaman sırıtarak vermiştim cevabımı. Pars bana benziyordu kimsesi
yoktu. Bu yüzden aramıza katılmasını çok istiyordum. Tunga küçük bir çocukmuşum gibi elini başıma koyup saçlarımı dağıtmıştı. Burkay ise elini
omzuma atarak beni tekrar yürütmeye başladı.

- Eee çakmak göz ufak su yaratığı ile ne konuştun anlat bakalım.

Burkay'ın, Dalya hakkında yaptığı tabiri beğenmesemde sesimi
çıkartmadım ve göl kenarında olanları anlatmaya başladım. Konuşmam
bittiğinde Tunga lâfa girdi.

- Saçma geldi bana biraz ama deneriz kızıl cadı. Seni güzelce eğitmek
lâzım.
- Bundan böyle sen benim yavru kurdumsun çakmak göz. Ustanın önünde
saygıyla eğil.

KIZIL KURT_1( Alfa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin