82.BÖLÜM: GEÇMİŞİN ESİRİ
Bu sefer herkes yanıldı, Kaptan yanıldı. V kendisiyle birlikte felaketi getirerek yok olmamış, bu sefer var etmişti. Ben hayatım boyunca belki de ilk defa doğru bir şey yapmıştım. Bir kızım olmuştu.
Gerçekliğine inanamıyordum, onu kollarımın arasına alalı on iki saati geçmişti ama hâlâ durumun gerçekliğini idrak etmekte zorlanıyordum. Benim bir kızım olmuştu, hem de aşık olduğum adamdan.
Ben çocuk yapma hayalleri kurmazdım, hatta kuranlara laf ederdim çünkü benim için bir çocuk sahibi olmak doğru değildi. Bu pis dünyaya bir can daha getirmeye gerek yoktu diye düşünürdüm her zaman. Şimdiyse öyle olmadığını çok net görüyordum. Dünya pis olabilirdi ama dünyayı temizleyecek şey de işte kollarımdaki gibi masum canlardı. Onlar büyüyecekti.
Ahu'yu kollarım arasına aldığımdan beri dünyaya olan öfkem artmıştı, babama öfkem artmıştı, Kaptan'a öfkem artmıştı. Küçük bir candı, tamamen masum ve temizdi. Onu ben korumazsam koruyacak başta Ateş olmak üzere bir sürü kişi vardı. Ablama ve Bahar'a karşı her zaman korumacıydım, sevdiklerimin hepsine öyleydim ama bu hissin ne olduğunu Ahu'yu kucağıma alana kadar tam olarak bilmediğimi yeni fark ediyordum. Ateş de o doğduğundan beri benimle aynı şeyleri yaşıyordu, belki benden daha karışıktı ama onu anlıyordum. Onu anladıkça daha da öfkeleniyordum. Ateş'in nasıl bir baba olduğunu görüyordum. Benim babam hiçbir zaman onun gibi olmamıştı. Biz ona emanet edilen canlardır ve o sadece vahşet severdi. Aynısı Kaptan için de geçerliydi. Ben ona küçük bir çocuk olarak gitmiştim, korumasızdım, ne kadar bir katil olsam da o zaman bile masumdum. Kaptan o çocuğu çekip kurtarabilirdi, koruyabilir ve diğerlerini büyüttüğü gibi büyütebilirdi. Kaptan o çocuğu mahvetmeyi seçmişti.
Beni dönüştürdüğü kişiyi için ona hep minnettar olmuştum, ta ki bugüne kadar. Bana canavar diyorlardı ama ben hiçbir zaman onların çeyreği kadar acımasız olmamıştım.
Kızım kollarım arasındaydı, tek yaptığı şey arada mememi emip sonra da uyumaktı. Her şeyi o kadar küçüktü ki tutarken zarar vermekten korkuyorduk. Minicik dudakları, burnu, açıldığı bile belli olmayan gözleriyle, güzelliğiyle hepimizi kendisine büyülemişti. Ateş'in bakışlarıyla daldığım düşüncelerden uzaklaştım. O da bir kolunu bana sarmış ve Ahu'ya bakıyordu. Saatlerdir o da hiç uyumamış, hatta gözünü bile kırpmamıştı.
"Ne düşünüyorsun?" Fısıldayarak sorduğum soruyla Ahu'nun elindeki elini çekti. Ahu'nun minik eli onun parmağının ucu kadar bile yer kaplamıyordu zaten. Ateş saçlarımı hafifçe okşadı.
"Hayallerimin gerçekleştiğini ve hayalimden bile güzel olduğunu." Derin bir iç çekti. "Buradayız, sevme kelimesini çok yetersiz bulmakla birlikte deli divane olduğum kadınla kucağında kızımız var. İkiniz de sağlıklı ikiniz de benimlesiniz. Ben bu hayattan daha ne isteyebilirim ki Aşkın? Sen beni bugün bu dünyadaki en mutlu adam yaptın. Asıl zenginliği bugün tattım. Sana minnettarım." Fısıldayarak konuşuyordu o da Ahu'yu uyandırmamak için. Ahu birazcık ağlak bir bebek olsa da neyse ki uyku düzeni benimkine çekmeyecek gibiydi. "Peki sen? Sen nasıl hissediyorsun Ateşpare'm. Mutlu musun?"
"Normalde böyle bir anda mutlu olacağımı düşünmezdim, bana gelecek tek mutlu son ölümdü hep. Ama değilmiş Ateş. Mutluyum, hem de hayatım boyunca hiç olmadığım kadar. Ve Ateş, ben mutluluğun ne demek olduğunu bugüne kadar tam olarak bilmiyormuşum. Ona kavuşmak nasıl bir his biliyor musun?"
Konuşmaya devam edecekken Ateş'in sözleriyle duraksadım. "Tamamlanmışsın gibi, dünyada ihtiyacın olan her şeye sahipmişsin gibi, hiçbir şey sizi yenemeyecekmiş gibi."
![](https://img.wattpad.com/cover/179509705-288-k665354.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞPARE (+18)
ActionKorkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm, ben zarar görmezdim, ben zarar verirdim. Ben bir katildim. Bu bir sıfat değildi, bu benim mesleğimdi...