Bölüm Yirmi İki

116 9 0
                                    

Multimediadaki gifi kendim birleştirdim, sırf Mino'nun Yoon'a bakış açısını anlayabilin diye. :D Bastır Mino, cimri Yoon'a karşı arkandayız! hgahgsjh


Çocukları Seungyoon'un evinde bırakıp babamın evine istemeyerek gelmiştim. Şimdi onlarla olmak istiyordum ama yeteri kadar dışladığım ailemi biraz daha görmezden gelseydim büyük ihtimalle onlarda bana vermeleri gereken paraları görmezden geleceklerdi. Bu yüzden söz dinleyen uslu kız misali akşam yemeği için bu koca köşkün önündeydim. 

Kapının açılmasını beklerken telefonumdan gruptaki konuşmaları okuyordum. Bana Seungyoon'u şikayet etmeye başlamışlardı bile. Gerçekten şuan onların yanında olabilmek için neler vermezdim.

Dayak yemeyi seven HugeBoy: Neden bu kadar zengin olduğunu anladım ben bu Yoon~shi'nin. Parasını harcamıyor ki! 

Evet adını böyle değiştirmiştim Mino'nun -hatta diğerlerinin de- ve yarın ona gösterecektim adını böyle yaptığımı, kesin o da benimkini değiştirirdi. Acaba ne yapardı, Dayakçı Cha? Seviyordum onunla atışmayı. 

Beşinci Boyut Hoonie: Parayla alakalı şarkı yazmış mıdır acaba? Nede olsa harcamayacak kadar çok aşık onlara.

Dayak yemeyi seven HugeBoy: Ahahahahah! Bence de. Chaeneel! Çevrimiçisin görüyoruz, bir sor bize neden bunları konuşuyoruz.

Kıkırdadım. Mino ve Seunghoon olmasa bu grupta böyle gülünecek şeyler olmazdı. 

Chaneel: Yemekle alakalı bir sorun mu oldu yoksa?! *kızgınemoji*

Dayak yemeyi seven HugeBoy: Önümüze ramen atıp, 'bunlarla doyun köpekler' dedi.  :(

İçi-Dışı Çiçek Jinwoo: Abartmayalım arkadaşlar. Chaneul merak etme, o kadar da kötü yemekler söylemedi Seungyoon. Hem daha masa hazırlanıyor, sana resim atarım.

O kadar da eki kullanmıştı Jinwoo, bunun hesabını soracaktım Seungyoon'dan. Ben ona ziyafet vermesini söylerken o neler yapıyordu?!

Chaneel: Hemen hesabını sorayım isterseniz. 

Beşinci Boyut Hoonie: Biz şimdi onu telefonuyla aşk yaşarken basmaya gidiyoruz. Go baskın team!

Divaların Nam'ı: Team dediği de Mino. Ezikler. 

"Chaenul hanım." sesini duyunca gayriihtiyari telefonumu kendime çektim, konuşmaları kimsenin görmemesi lazımdı. Başımı kaldırdığımda hizmetçinin yüzüme diktiği dikkatli bakışlarıyla karşılaştım. Böyle baktığına göre bana ilk seslenişi değildi bu. Alt dudağımı ısırırken başımla selam verdim ve içeri doğru adım attım. "Aileniz salonda sizi bekliyorlar." dediğinde başımı salladım ve onun gitmesini bekledim. 

İlk önce telefonumu sessize almalıydım. Mesajlara baktığımda Mino ve Seunghoon'un Taehyun'a laf attıklarını gördüm, ezikler demesine takılmışlardı. "Pekalaaa, siz oyalanın gençler." diye fısıldarken telefonumu sessize alıp arka cebime itikledim. 

Tam başımı kaldırıyordum ki sarı saçlar görüş açımı ele geçirdi ve kısa kollar vücudumu sıkıca sardı. "Chaneeeel!" Bu ses Min'in sesiydi ama onun burada ne işi vardı? Çattığım kaşlarımla kafamı geri çekmeye çalıştım. 

"Ne. İşin. Vağğ" Nefes alamıyordum, vücudumu Min enfeksiyonundan temizlemek için sağa sola sallandım ve sonunda onu yendiğimi belirten uzaklaşma hareketini gösterdi. Hareketleri fazlaydı, yani hiperaktif biri gibi davranıyordu ve ben Min'i tanıyorsam bunun anlamı beni bir sürprizin beklediğiydi. 

Beşe BirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin