Bölüm On Üç

134 15 5
                                    

Ah küçük kız. Bedeni büyük ama ruhu küçük kız. Taşıdıkları büyük ama kalbi küçük kız. Saçlarının uçları rengarenk olabilir ama ruhun siyahlaşmış, insanların günahlarını taşımaktan.


Yüzyıllar önce yaptığım bu büyüyü ona layık görülenler kendince yorumladı; "Büyük bir lanet bu, altında ezildiğim." ya da "Diğer insanlardan farklıyım, mükemmel bir gücüm var. "


Ama en büyük sorumluluk sen ve diğer koruyucu kadınlara düştü, ruhunuzdaki kırıntılardan dolayı. Tüm sorunları siz göğüslemek bir de başarısızlıkla sonuçlanırsa da vicdanınızın ağırlığını taşımak sizin için kaçınılmaz son oldu.


Ama sen farklı olmalısın. Sen başarmalısın. Buna mecbursun. Benim için, daha yeni tanışmana rağmen kaderiniz 12 yıl öncesinden şekillenmiş beş çocuk için, peşinizdekiler için ve en önemlisi kendin için.



Gözlerim birden açıldığında kendimi kapı önünde birine çarpmış şekilde bulacağımı sanıyordum fakat öyle olmadı. Onun yerine bembeyaz bir tavanla karşılaştım. Sadece saniye geçmiş gibi geliyordu, nereye gelmiştim? Neler olmuştu göz açıp kapayıncaya kadar?


Beynimin bloke olduğunu hissetmiştim ve gözlerimi tavandan ayırmaya korkuyordum. Beni ne bekliyordu acaba? Yeni bir çocuk? Ya da düşman?! Bakışlarımı hemen indirdiğimde tavan gibi beyaz bir odayla karşılaştım. Üzerinde yattığım kuş tüyü yumuşaklığında yatağı saymazsak oda bomboştu.


Çocuğun görebildiğim tek yeri olan yüzü hafızamda hala tazeliğini koruyordu, zaten az önce görmüşüm gibi geliyordu ama şun bambaşka bir yerde olduğuma göre az önce olamazdı.


Çılgın profesörlerin karmaşık saçları gibi karışmış açık sarı saçları ve gözleri de gecenin laciverti rengindeydi. İri dudakları hareket etmişti ama onu ben değil, beynim duyup itaat etmişti. Beynimin benden uzaklaşması çok garip bir histi.


Böyle konuştuğuma bakmayın, korkmamak için başka yerlere odaklanıyordum şuan. Ayaklarımı aşağıya sarkıtıp yaz havasına rağmen soğuk kalabilen parkeye değdirdim ve bütün tüylerim ürperdi.


Beyaz korkunç olabilir miydi? Saflığı ve temizliği anlatan renk şuan bana tehlikede olduğum sinyallerini veriyordu. Parmak uçlarım parkede gezinirken beyaz odanın duvarlarını elimle yokluyordum. Bir kapı yoktu. Yatağın altına bile baktım kapı bulabilmek için ama beyaz parke, beyaz duvarlar ve beyaz yatak dışında hiçbir şey barınmıyordu bu gizemli odada.


Aklıma nedense gerilere attığımı sandığım anılarım doluşmaya başladı. Hastaneden kaçmaya çalışırken yakalanışım ve ilaçları kabul etmediğim için beyaz bir odaya iki günlüğüne yatırılışım. Bu zihnimi kirleten ve kendimle yüzleşmemi sağlayan en kötü anımdı.


Önümdeki duvarın belirli bir kısmında çizgiler belli olup, kapıya dönüştü ve ben daha neler göreceğimi merak ederek yatağa oturup arkama yaslandım. Kendimi dövüşerek gayet iyi koruyabilirdim fakat görünmeyen güçlere karşı yapacak bir şeyim yoktu.

Beşe BirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin