Teleferik

326 24 4
                                    

Sabah uyandığımda Buğra çoktan uyanmış televizyon izliyordu.

"Günaydın"

"Günaydın"

Bugün teleferiğe binip eve gidicez. Bende teleferiğe binerken ne giysem diye düşünmedim değil. En sonunda patlıcan moru pantalonumu ve siyah kazağımı giydim.

Çantamın içine de teleferikte yemek için bol bol çikolota koydum.

Kapımızın tıklatılmasıyla hemen kapıya yöneldik.

Gelen Ayşenur hoca.

"Hadi çocuklar hazırlanın teleferikte bekliyoruz."

"Tamam hocam"

Kapıyı kapattıktan sonra siyah kısa montumu ve siyah botlarımı giydim. Son olarak da beremi taktıktan sonra Buğra'nın daha yeni giyindiğini farkettim. Eldivenlerimi bulamıyorum.

Acaba düşürdüm mü diye her tarafa baktım. Yok. Neyse artık kar topu savaşı yapmıycaz. Yapcak bir şey yok.

"Ben hazırım Eda hadi çıkalım"

"Tamam"

Teleferiğe geldiğimiz de Damla'yla Emir'i gördüm. Damla koşarak yanıma geldi.

"Eda sana 3 bomba haberim var"

"Hadi canım"

"1.si Mert'le Tuana üvey kardeşlermiş. 2.si ikisi birden okuldan ayrılıyormus. 3.sü de Alp'le Ceren ayrılmış.

"Sanırım teleferiğe gerek yok mutluluktan uçucam şimdi. "

"Hadi hadi Buğra bekliyo"

Mutluluktan gözlerim yaşarmışken Buğra'nın yanına gittim. Hocanın önünde dizilmiş salak salak bakıyorduk.

Ayşenur hoca hafif bir gülümsemeyle haraket etti.

"Hadi çocuklar teleferiğe doğru yürüyelim. Dikkatli olun!!"

Teleferiğin önüne geldiğimiz de yeniden kura yapmak için Cengiz hoca isimlerimizin yazıldığı kağıtları katladı.

Eşleşme bittiğinde kendimi küflenmiş aksesuar gibi hissettim.

Can-Damla
Buğra-Ceren
Alp-Eda
...

Nasıl ya Alp'le mi bincem simdi,

Alp'in yanına ilerlerken ellerimin üşüdüğünü farkettim. Ama çaktırmadım. Okula gittiğimiz de Alp gene yüzüme bakmıycak bu yüzden bu anların keyfini çıkarmalıyım.

Birden bana doğru koşan bir grup gördüm. Can Buğra Emir ve Damla. Kartopu savaşı demek. Elime aldığım tüm karları onlara fırlatmaya karar verdim...

Bir süre sonra elerimin sızlamasıyla montumun cebine koydum.


Teleferiğe bindiğimiz de ne kadar istesem de Alp'le konuşamadım. Konu bulmaktan korkuyordum. Ya sıkıcı olduğumu düşünürse...

Çantam dan iki çikolota alıp birini yerken birini Alp'e uzattım.

"Çantanda çikolota mı getirdin gerçekten."

"Biroz oyle oldo"
Ağzımdaki çikolota yüzünden doğru düzgün konuşamadım bile.

"Meriç senin neyin oluyor?"

"Eski platoniğim"

Ya salağam ben salak.

"Ellerin mosmor olmuş. Eldiven taksana kızım"

"Eldivenlerimi bulamadım"

Alp birden eldivenlerini çıkarıp bana verdi. Alp Demir bana eldivenlerini verdi.

UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin