Kıskançlık 1

187 11 0
                                    

Kahvaltı masası her zamankinden farklıydı. Kimseden ses çıkmıyordu. Tabağımdakileri yedikten sonra "ellerinize sağlık. " diyerek masadan kalktım. Merdivenlerden çıkarken arkamda ayak sesleri duydum. Banyoya gittim ve ellerimi yıkadım. Arkamı dönmemle Alp'le burun buruna geldik. Sırtımı duvarda hissettim.

"Eda bu Buğra meselesi nerden geldi."

"B-bilmiyorum"

Ona bu kadar yakınken konuşmakta neden bu kadar zorlanıyordum ki?

"Fazla gerginim. Bir yanlışında parça pinçik edicem."

"Emir'e de kızıp durma. Onun bundan haberi yoktu."

"O gerizekalı gelicek diye yemek felan hazırlamanıza gerek yok."

"Ne yiycek Alp.? "

"Zıkkım yesin" Bu gülmeme sebep olmuştu.

"Hatta dur. Dayak yesin."

"Alp saçmalama da aşağı in şüphelenicekler şimdi."

"Sopholonocoklor somdo"

"Pislik herif."

******

Alp'in Buğra'ya attığı delici bakışlar içinde boğulduğumu hissettim.

"Bebeğiniz de hayırlı olsun bu arada."dedi Buğra. Daha sonra Alp kısık bir sesle devam etti. .

"Sanki yeni eşya almışız gibi hayırlıyor bi de şerefsiz."

İçtiğim su boğazımda kalırken Alp kötü kötü bakarak sırtımı ovalamaya başladı.

"Ee bebeği bir görelim."

"Göremezsin "

Alp'in omzuna belli belirsiz bir cimcik atarak inlemesini sağladım.

"Tabi ki görebilirsin. Ben getiriyim bir saniye"

Odaya giderek Ateş'i aldım.

"Ay bu ne kadar tatlı... hafiften bana mı benziyor ne ?" Dedi buğra ve gülmeye başladı. Alp yerinde huzursuzca kımıldanınca bir şey diyeceğini anladım.

"Sana benzemesi için biraz yakışıklı olması gerek. "

"Bişey mi dedin?"

"Aa hadi yemeğe geçelim" diyerek toparlamaya çalıştım. .

"Ben hemen içkileri alıp geliyorum"diyerek de ekledim.

Mutfağa ilerlediğimde arkamda da bir ayak sesinin beni takip ettiğini hissetmiştim.

Dolabı açarak bir şampanyayı aldım. Tepsiye de bardakları koydum. Eksik var mı derken Buğra'nın içeri girdiğini gördüm.

"Eda konuşalım mı?"

Ah lanet olsun.

"İçerden bekliyorlardır bence. "
Tepsiyi alarak tam salona gidecektim ki kolumdan tuttu.

Tepsiyi bırakarak Buğra'ya dönmemle dudağımda sıcaklık hissetmem bir oldu.

Ben kendimi geriye çekmeye çalıştıkça çekiyordu. Bir bardak kırılma sesi geldiğinde ondan ayrılabilmiştim ve pörtleyen gozlerle tip tip bakmaya başladım.

Alp!

"Napıyosun lan sen!!"

Buğra'nın yüzüne öyle bir yumruk atmıştı ki biyerinin kırıldığına yemin edebilirim.

İçerdekilerde mutfağa toplanırken Ateş'in de ağlama sesleri masadaki cihazdan gelmeye başlamıştı.

"Alp yeter vurma artık."

"Eda sen yukarı çık. !"

"Alp katil mi olucaksın bı-"

"Yukarı çık dedim lan!"

Ağzımı ellerimle kapatarak odaya çıktım. Aşağıdaki bağrışlar devam ediyordu. Ellerim titremeye başlamıştı. Dudaklarımı elimin arkasıyla silerek Ateş'i emzdirmeye başladım. Uyuduktan sonra banyoya ilerledim.

Bilmem kaçıncı kez dişlerimi fırçalarken kapının açılma sesi geldi. Hem ağlıyor hem de dişlerimi fırçalıyordum.

Alp ellerimi tuttuğunda elimi ondan çekerek ağzımı duruladım.

Bu lanet durumdan kurtulamıyordum. Kurulandıktan sonra Alp'e döndüm. Hala öfkeliydi.

"Alp yemin ederim ben bişey yapmadım. Yemin ederim."

"Şttt. Biliyorum."

"Ona ne oldu?"

"Ferhat aldı götürdü bilmiyorum."

"Lanet olsun"

Dudaklarımda bir sıcaklık hissetmemle karşılık verdim. O zaman dedim ki benim sahip olduğum dudaklar bunlar. Sadece bunlar.

Ama bu sefer farklı öpüyordu. İzleri silmek istercesine...

"O herifin izi kalmadı galiba"

"Kalamaz zaten. "

"Piç."

"Şt küfür etme. "

"Neden ya"

"Biz artık iki kişi degiliz Alp. O da var."

Ellerimle Ateş' i gösterdim.

*****

(Özlem'in ağzından)

Ne kadar korkunç bir gün bu böyle.

Yatakta uzanan Ferhat'a baktım.

"Ferhat arkanı dönde giyiniyim. Hadi"

"Of. ÖZLEM tamam"

Gözlerini kapattığında bende giyinmeye başladım. Ancak tişörtümü çıkartınca bir şey farkettim.

"Ferhat. Arkanı dön."

"Yaaa özlem demesene öyle... "

Dalga geçmesiyle elime geçen ilk şeyi fırlattım. Lanet olsun. İç çamaşırı fırlatmak zorundamıydım.

"Ooo. Bak rengi güzelmiş. " diyerek göz kırpttı.

"Beğendiysen senin olsun giyersin"

"Ne dedin sen?"

"Duydun işte"

"Gel de gösteriyim ben sana"

Ferhat üzerime gelmeye başladığında tişörtümu hızla üzerime geçirdim. Odanın içinde koşuşturmaya başladık.

"Ferhat tamam yeter."

"Anlaşma yapalım."

"Dinliyorum"

"Çocuk yapıcaz."

"Ne!!!!"

"Tamam şaka şaka."

"Yarın bana kahvaltı hazırlıycaksın."

"Bu kadar basit mi?"

"Ama kendi evimizde "

*******

(Damla'nın ağzından)

Belimde Emir'in ellerimi hissetmemle gülümsedim. Karnıma ellerini koyduğunda gülümsemem daha da artdı.

"Babacığıma bak ya"

"Of Emir. Daha fasulye kadar. Hatta o kadar bile değil."

"Banane"

"Emir. Ben doğumdan sonra kilo alıcam ya o zaman da sever misin beni?"

"Ben seni gözlerimle değil ki kalbimle seviyorum"

"Ama görüceksin şimdi. "

"Ben seni kalbimle görmüyorum. Kalbimde görüyorum..."


Arkadaşlar 634 kelimelik bir bölüm oldu.

Teşekkürler...

UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin