Kaçırılma

200 12 0
                                    

Uyandığımda bir depodaydım. Etraf bomboştu. Başım ağrıyordu ve korkuyordum. Hayatımın bu denle değişeceği aklımın ucundan geçmezdi. Korkuyordum evet.

Kapıların açılıp kapanma sesleri geliyordu. Anlaşılan burda tek değildim.

Benim kapımın açılmasıyla olduğum yerde iplerle bağlı kollarımı oynatmaya çalıştım. Yüzünü tam seçemesemde benim yaşlarımda biri olduğu çok belliydi. Yüzünü tam olarak gördüğümde ise tanıdık olmadığını farkettim ancak arkadan gelen hiçte yabancı gelmiyordu.

"M-meriç?"

"Merhaba güzelim. Hatırladın mı beni?"

"Alp seni bulursa var ya"

"Ne yapıcak. Polise mi haber vericek. Parayı buldun bırakmıyosun çocuğun peşini."

"Lan sen ne diyosun"

Ve yediğim tokatla yanağımın morardığına yemin edebilirim.

"Seni sürtük"

Bana sürtük demesine mi yanayım tokat yemememi?

Gözlerim dolmaya başlamıştı. Boynumdaki ağrı yeterince keskinken birde Meriç'in vurduğu yanağım ağrımaya başlamıştı.

Kapı tekrar açıldı.

"Berna?"

Sesim korkan yavru kedi gibi çıkmıştı. Yarı tıslar...
Elinde bir iğne vardı. Korkmaya devam ediyordum. Bu duygu ne azalıyor ne çoğalıyordu. Sadece biraz daha nefret ediyordum.

Berna bir şey demeden iğneyi bana yaklaştırırken kendimi sandalyeden haraket ettirmeye çalıştım.

"Sakin ol güzelim. Öldürmez. Nefretim bunla geçmiycek. Yaramaz kız olursan sana bu iğnenin hepsini basarım."

"Ya napcan öldürcen mi?"

Dalgar geçer gibi sesime karşılık tokat yemiştim.

"Bu iğnenin içinde ne olduğunu hiç merak ettin mi?"

Cevap vermedim. Şu an sadece sinirli bomboş gözlerle suratlarına bakıyordum.

"Bu iğnenin içinde... kısır kalıcaksın."

Bu belkide bir kız için ölmekten daha beterdi. Yaşasam bile hayatımın sonuna kadar onların izlerini taşıyacaktım.

"Ne oldu sustun. Bencede konuşma çünkü... anladın sen onu"

Elindeki iğneyi vurursa gerçekten ölmek istiyceğimi farkındaydım. Normal hayatım ne ara bu hale geldi bilmiyorum.

(1 hafta sonra)
*********
Karanlık yerde tek başımaydım. Uykum vardı ama uyumaktan korkuyordum.

Alp Demir istese beni burdan alırdı değil mi?

En son uyuduğumda döverek uyandırmışlardı. Hem karnıma hemde sırtıma aldığım darbeler iğrenç derecede uykusuz kalmama sebep oluyordu.

Alp beni bulur umuduyla ayakta duruyordum. Hep de böyle olmaz mı?

Beni sever umudu. Beni unutmaz umudu. Beni bulur umudu...

Hayatım boyunca hayal kırıklığı yaşadım. Hayatımı üzerine kurduğum bi adam bunu bana yapmazdı değil mi?

Bu sefer kapı açıldığında yorgun bedenimi zar zor dik tutuyordum.

Bir süre sonra kapıdaki gölgeden Berna'yı gördüm. Elinde gene iğne vardı. Gözlerim ağrıyordu. Çeşitli işgencelerle vücudumda izler kalmıştı. Neredeyse iki gündür açtım ve susuzluktan ağzım bile birbirinden ayrılırken zorlanıyordu.

"Evet edacım.Haberlere çıkmışız. Eğlencemiz şimdilik bu kadar. Amaa güzel bir final yapalım istedim."

Ellerimi kurtarmaya çalışıyordum. Bir yandanda kollarımı tutuyordu. Beni öldürmiyceklerdi. Yoksa neden kısır bırakmaya çalışsınlar ki?

"Meriç bu rahat durmuyo."

İçeri doğru bağırdığında Meriç içeri girdi ve kollarımı tuttu. Haraket edemiyordum, ağzım bantıydı...

İğneyi vücudumda hissettiğimde göz yaşlarımı tutamamaya başladım. Korkunç derece savunmasız ve iğrenç hissediyordum.

Daha sonra gözlerimin karardığını hissettim...






Uyandığımda bir arabadaydım. İki yanımda siyah takım elbiseli adamlar vardı. Bu içinde bulundugum durumu daha da ciddi yapıyor.

Ellerim ve ayaklarım halatlarla bağlıydı ve ağzım bantlıydı. Gözlerim kapalı değildi. Bu biraz enteresan...

Her tarafım uyuşmuştu.

Bir an durduğumuzda adamlardan biri kolumdan tutarak beni fırlattı. Beni kaçırdıkaları sokağa bırakırken adamın biri telefonu alarak birini aradı. Hareket edicek dermanım yoktu...

"Ooo Alp bey. Bıraktık seninkini."

Ellerini iğnenin batırıldığı yere gömerken ve ağzımı açarken acıyla inledim.

"Güzellik. Seninki canı isterse alır seni burdan. Ama sanmıyorum. Seni aramaya bile çalışmadı."

Aramaya bile çalışmadı.
Aramaya bile çalışmadı.

"Hatta yanındaki sarışın bayağı güzeldi."

"Sana inanan kim?"
Ağzımdan zar zor dökülen sözcüklerle olduğum asfalta kilitlendim.

"Resim istiyosan al"

Resimlere baktığımdaysa gerisi hayal kırıklığıydı.

Daha sonra sadece ayaklarımı çözerek uzaklaştı. Arabanın plakası yoktu.

Kaçırıldığım günkü pijamalarımla karanlıkta kalakalmıştım. Gidicek yerim yoktu. Bir süre Alp'in yüzünü görmek istemiyordum.
Ben hayatımı onun üzerine kurmuştum. Annem beni böyle görürse ne olacağını felan soracaktı. Etrafa biraz daha bakarken bir gölge gördüm.
Lux araba...

"Ne işin var burda.?"

"Eda ne yaptılar sana lanet olsun... Eda nerdeyd-"

"Arasaydın bulurdun. Lanet olası herif. "

"Eda aramadım mı sanı-"

"Yanındaki sarışın iyi eğlendirdi mi seni bari?"

Sinirden gülmeye başlamıştım. Her seferinde kolumu tutmaya çalışıyordu ama ben ağlayarak geri çekiliyordum.

"O kolundaki morluk ne"

"Sen hayatımı çaldın Alp. Onlarda çaldı. Ne istediniz benden. Olmamış bebeğimden ne istediniz?"

Ayakta zor duruyordum. Yalpalanarak yürüyordum.

"Vurdukları iğne-"

"Lanet olsun. İğrençsiniz."

Yanıma gelip sarıldı. Ayakta durmakta zorluk çeken vücumum tamamını ona yasladım. Gözlerim kararmaya başlamıştı...

Son duyduklarım belki beynimi tetikleyecekti.

"Koruyamadım seni. Lanet olsun. Seni seviyorum. Seni kimse alamaz benden."

...

Evet arkadaşlar. 689 kelimelik kısacık bir bölüm oldu.

Teşekkürler...



UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin