UMUT

Ev Hali

-Damla'nın ağzından-

Tüm gece rahat rahat uyumuştum. Taa ki Emir üstümden yorganı çekene kadar.

Ama olsun onu ben böyle seviyorum odun, kazma...

Belki de sırf bu yüzden seviyorumdur onu.

Yorganı üstümden atarak kahvaltı hazırlamak üzere aşağı indim.

******

(Emir'in ağzından)

Sabah uyandığımda Damla yanımda yoktu. Tabak seslerinden mutfakta olabileceği düşüncesiyle aşağı indim.

Kendini kahvaltı hazırlamaya o kadar vermişti ki geldiğimi bile farketmedi.

Bende her zaman ki odunluğumu kullanarak Damla'yı gıdıklamaya başladım. Kıkır kıkır gülüşüne bile aşıktım.

Uykulu gözlerle mutfağa giren Eda'ya aldırmadan gıdıklamaya devam ediyordum.

"Ya gidin başka yerde gülüşün. Allah aşkına ya. "

Gıdıklamayı bırakmış Damla'nın kızaran yanaklarına bakıyordum.

Daha sonra şişmiş gözlerle aşağı inen Alp' e baktım.

"Ya zıbarmaya çalışıyoruz." Demesiyle gülmeye başladık.

"Zıbarmada kahvaltı hazırlamama yardım et."

"Yenge ayıp ediyon ya"

******

(Özlem'in ağzından)

Ferhat iş gezisindeydi. Belkide onu aramalıyım. Aradım ancak açmadı.
Bende yatağımdan kalkarak mutfağa ilerledim....

****

(Eda'nın ağzından)

Kahvaltıdan sonra herkes evin farklı yerlerine dağılmıştı. Özlem odasında depresyona girmişti. Damla'yla Emir havuzdalar. Bizde Alp'le spor yapmak üzere alt kata inmiştik.

(Özlem'in ağzından)

Ferhat'a o kadar çok alışmıştım ki... yokluğu üç günlüğüne de olsa ağır geliyordu. Sude cadısı rahat bırakmayacaktı biliyordum.

Telefonuma gelen mesajla irkildim. Daha sonra Ferhat'dan olduğu düşüncesiyle hemen telefonu kucakladım.

Tam da düşündüğüm gibi Ferhat'dan gelmişti.

'İçin rahat etmiycek. Bak istersen haritasını atayım.'

'Antalya'ya geçtik. İki güne kalmaz gelebilirim.'

Ama benim aklım hala Antalya'daydı. Haritaya baktığımda gerçekten de orda olduğunu farkettim.

Ani gelen deli cesaretiyle dolabımın önüne geldim. Bir bavul ve bir kaç parça kıyafet çıkardım.

Belki de en doğrusu buydu.

(Damla'nın ağzından)

Suyun altından cekilen ayağım sayesinde genzime bolca su kaçmıştı.

Suyun yukarısına çıkarıldığımda deli gibi öksürmeye başladım. Emir bir yandan beni tutmaya bir yandan da sırtıma vurmaya çalışıyordu.

"Bu evin bahçesinde bikini giydiğin içindi."

Hala öksürüyordum.

"Ben yüzücü değilim Emir. Senin en ufak hatanda boğulabilirim anladın mı?"

Hala yanan burnumla birlikte havuzdan çıkmak üzere merdivenelere ilerledik.

"Damla sadece §aka yapmak istemiştim. "