Çok uzun bir bölüm oldu.Birde başardıysam duygulu bölüm yazamaya çalıştım ki umarım başarmışım.2 gündür bölüm için uğraşıyordum.Geçen wattpad sinirimi bozdu.Yorumlar gelmiyordu.İnşallah bu sefer olmaz.O yüzden yorumları bekliyorum keyifli okumalar....
Hayatımızda her şeyi ciddiye aldığımız da az yorulduğumuzu ve daha çok mutlu olduğumuzu anlarız.Mutluluk az da olsa bana gülümsemişti.
Belki biraz daha fazlası..Sarhoş gibiydim.Ama içkiden değil, ela gözlerinin en derinliklerin de bana gülen çocuğun bakışları sarhoş etmişti beni.Dudaklarından dökülen her kelimeyi ezberleyecek kadar kendimdeydim.Belki de bütün planlarım geleceğe dönüktü,geçmişim için ise yapa bileceğim bir şey yoktu.Pişmanlıklarım aynı yerinde,yine kalbimin en derniklerin de bir yara olarak kalacaktı.Ama yeniden beni ben yapan o gözler'e hep bakmak isterdim.İçimi ısıtan o gözler de hep kendimi görmek isterdim.Hatırladıkça yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamıyordum.Belki yine üzüleceğim,belki yine kalbim acıyacaktı.
Derin nefes alıp perdeyi araladım.Uğuldayan rüzgarın sesini duya biliyordum.Dolunuyın karanlıkta parlayan görüntüsü geceyi aydınlatmaya yetiyordu.Zaten etrafımı güzelleştiren tek şeydi.Ellerimi kollarımı getirip sıvazladım.Soğuktu,ama yine bu soğukta durmayı seçmiştim.Zihnim yine fırsat yakalayıp Selim'in tam bir hafta önce bıraktığı anılarla doldu."Ama bir yaprak misali titreyen kalbinin benim cennetim olacağını bilmiyordum..."
Bir insanın yer yüzünde cenneti olması,cehennemi aslında bu dünyada yaşaması demekti.Tıpkı benim gibi.Bir yandan cenneti yaşarken,aslında diğer tarafdan cehennemi yaşıyordum.
Çünkü aşk deninlen şey cennete yürürken,aslında cehennemi yaşmak gibi bir şeydi.
Arkamda hissettiğim adım sesleriyle kımıldamadım.Kollarımı göğüsümde birleştirip iç çektim."Ne düşünüyorsun küçük kız?"Omuz silkim omuzumdan yukarı ona baktım.Elinde kristal bardak havaya kaldırarak "dolonay" dedi.
"Evet."Diye cevapladım.Karanlığı aydınlatan tek şey."
"Çok saçma."Bakışlarımı yüzüne çevirdim.İçkisinden yudumlayıp bardağı umurasamayarak aşağı attı.Önce bardağa sonra ona baktığımda gözlerimiz buluştu.
"Karanlık insan her zaman karanlıktır.Onun karanlığını aydınlatan dolunay değil,muhtaç olduğu gözlerdir."Muzipce gülümseyip elimi havaya kaldırdım."Gözler?"Kafasını salladı.
"Evet."diye fısıldadı.
"O zaman benide aydınlat."Kaşlarını çattarak kafasını iki yana salladı."Ne?Madem dolunay karanlık geceyi aydınlatmıyor,o zaman dediğin o gözler benimde karanlığı mı aydınlatsın."Gözleri keskin bıçak gibi beni süzdü.
"Bu senin için geçerli değil küçük kız."
Tekrar bakışılarına dolunaya çevirdi.Kendi benim aydınlığı mı isterken,aynı zamanda beni kendisinden mahrum ediyordu.Derin nefes alıp kendimi rüzgar'ın esintisine bıraktım.Sert ve bir o kadar da acı vererek canımı yakıyordu."Pekala!O zaman bana neden dokundun?neden öptün?Ah tabi..."
"Çünkü bunları yalnızca sana ben yapa bilirim!"Diye kükredi."Çünkü değil bedenin,ruhunda bana ait."bu sefer fısıldamışdı.
"Sen neden böylesin?"Yine yanıt yoktu.Yine sessizlik hükmünü sürüyordu.Yüzündeki çizkiler,ela gözleri hepsini dikkatlice izledim.O gözlerin derinliklerinde kırık parçalar vardı,benim çocukluğum gibi.Derin nefes alıp işaret parmağıyla çenesini kaşıdı.
"Soğuğu sevmiyorum aslında,çünkü üşümek zayıflık.Üşüdüğümde kendimi olduğumdan da daha aciz biriymiş gibi his ediyorum.Ama ne zaman kızgın olsam işte o zaman soğuk benim sığındığım tek şey olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkmaz Sokak
Dla nastolatków'Çıkmaz' yazdığı halde. Israrla girdiğin sokağın adıdır AŞK.. Hikayede +18 ünsürlere yer verilecektir.