Bölüm 34 Kalp Ritmi

6.6K 227 52
                                    

Bu sefer yorumların sayısına bakmadan yayımladım.Güzel yorumlar için teşekkürler:)
Arkadaşlar hikayede kitaplar ekliyorum..Bazen Selim okuyor,bazen Şebnem.Aslında bu iki kişiye uygun okuduğum kitapları ekliyorum.Neden yapıyorum bilmiyorum ama yakıştığını düşünüyorum.Kitap okuyan Selim ve her kitabın her sahnesini ezber bilen Şebnem.!Bence yakışıyor.Sizin de fikirlerinizi almak isterim..

Bölümü şarksı Ed Shreean-Al Of The Stars

Yorumları bekliyorum.Keyifli okumalar...

Ruhuma güneş gibi doğan,bütün sırlarımı,bütün acılarımı,bana unutturan adamla huzur içinde yürüyordum.Hani bir yağmur damlası ıslatır ya koca kaldırımı;aynı onun gibiydim,onun yanında çocuksu,bencil dakiklarımı aşkla kapılıyordum.Bazen önüne geçiyor bir şeyler anlatıyordum.Bazen de koluna sımsıkı sarılıyordum.
O ise sadece bana"aptalsın"diyordu.Hayat belkide bir anlık bizimle uğraşmaktan bıkmıştı.Ve yerini huzur veren hafifliye bırakmıştı.
Belki yaşadığım bu güzel dakikalar bir hayaldir.Ama şu dünyada belki yaptığım en iyi şey,onu sevmekti.En kötüsü de onu asla sevmekten vazgeçmeyeceğimdi.Biranda geride kalıp onuz izledim.Aslında totem gibi bir şeydi.Eğer arkasını dönerse,sadece öylesine ilgileniyor.Eğer dönmese o zaman beni gerçekten istiyor....
Durdum!Damlayan yağmur damlalarına aldırmadan durdum.Beş adım benden uzaklakta durdu.

"Dönme!" dedim kendi kendime.Sol tarafına baktı.

"Hadi küçük kız seni bekliyorum!"
Ayakkabısını suyula dolu olan boşluğa vuruyordu.Arkasını dönmemişti.

"Geldim!"dedim koşarak."Şey botun ipi açılmıştı da."

"Yani başka bir şey yok." Ama bu kadar zeki olmasan.

"Ne ola bilir ki?"Ellerimi montun cebine sokup yine sağnak yağmurun altında yürüdük."Selim sen üşümuyor musun?"

"Hayır." Önüne geçip elimi havaya kaldırıp burnunu gösterdim.

"O yüzden mi burnun kıpkırmızı?Ya kulakların?Onlarda kızarmış işte.Saçların da ıslak,hastalanırsın sonra.İstersen adabaya gidelim."

"Böyle iyim ben?" Ellerini tuttup.

"Ya ellerinde buz gibi." Kafasını iki yana sallayıp soğuk elini yüzüme getirdi.
"Boş ver elimi.Üşümüyorum ben ama sen istersen döne biliriz."Bende kafamı hayır anlamında sallayıp bir adım yaklaşıp,kollarımı boynuna götürdüğümde şaşırdı.Kapşonun başına yerleştirip geri çekildim.
"Bari kapşonunu koy."

"İyi tamam.Hadi gel bir şeyler yiyelim burda çok güzel bir yer var."

"Olur."Elimi mideme götürdüm."Zaten acıktım."

Gülümseyib elimi tuttu.Şaşkınlığıma denk gelsede, bozmadan ona uydum.Ana yolu geçmek için elimi tutuyordu belki ama,yinede hoşuma gitmişti.Küçük ama oldukça güzel restoranın önüne geldik.Hala elimi bırakmamıştı.İçeri girdiğimizde garson gülümseyip Selim'e yaklaştı.

"Hoşgeldiniz Selim bey.Sizde hoş geldiniz."Gülümseyerek karşılık verdim.

"Murat nerde?"Masaya doğru yürürken garsondan peşimizden geliyordu.

"Murat bey içeride efendim.İsterseniz çağırayım." Kafasını hayır anlımda sallayıp bana baktı.

"Otursana."Sandaleyeyi çekip oturdum.Mekana göz gezdirdiğimde şöminenin verdiği sıcaklık bir yanı ortamın sıcaklığı bile güzeldi.Köşede iki yaşlı kahkaha atarak kahve içiyor,diğer iki genç gülümseyerek yemeklerini yiyordu.

Çıkmaz Sokak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin