32.Bölüm (Peki ya benim ilacım?)

5.5K 154 0
                                    

(Bölüm Şarkısı Ve Multimedya Var)

Birkaç saniye sonra dudaklarını dudaklarıma bastırdığın da tamamen yıkıldığımı hissettim.Ona karşılık vermiyordum,direnmiyordum da veya onu ittirmiyordum.Sanki ölü gibiydim ve hareket edemiyordum.Dudaklarını hafifçe çekti ama çok hafifçe burnu burnuma değiyordu ve dudaklarımız biraz birbirine değiyordu ''Harry..'' diye mırıldandığım da dudakları benim dudaklarımla birlikte hareket etmişti bu ektiden kurtulup geri aldım attım ve o öyle kaldı ''B-ben...yani..şey...'' kekelemeye başlamıştım konuşamıyordum bile.Aslında ne yapacağımı bilmiyorum tek yaptığım Harry'nin yıkılışını izlemekti ''Yani?'' diye sordu cılız sesiyle bir şey diyemiyordum ''B-be-ben geleceğim.'' Tanrı aşkına bu da neydi böyle?Harry bir adım atıp bana yaklaştı ''Effie?'' dedi sessizce başımı olumsuzca sallayıp ''Ya-yalnız kalmaya ihtiyacım var.'' bir şey demedi sadece boş gözlerle bana baktı arkamı döndüm ve yavaşça odadan çıktım.Asansöre binerken gelen sesle irkildim ''Effie,nereye?'' bu ses Louis'e aitti.Yanıma gelince ''Lo-louis lütfen beni götür.'' Dediğim de gözyaşlarım yavaş-yavaş yanaklarımdan süzüldü.Louis bana sarılıp başımı göğsüne bastırdı ''Şşt,sakin ol,ağlama tamam mı?'' diye fısıldadı hala ağlıyordum ''Sessiz bir yere gidelim lütfen.'' Diyebilmiştim o ise onaylayıp odanın kapısının önünde olan Eleanor'a birkaç hareket yaptı.Eleanor başıyla onaylayıp odaya girdi ve bizde asansöre bindik..

Louis beni sakin bir yere getirmişti.Burası gerçekten insana huzur veriyordu başımı omzuna koydum ''Bilmiyorum Louis..'' diye fısıldadım ona yolda gelirken her şeyi anlatmıştım şuan yaşanan her şeyi biliyordu ''O sana gerçekten aşık.'' Diye mırıldandığını duydum başımı kaldırıp gözlerine baktım ''Ben aşık mıyım?'' diye sordum dudaklarını büzüp omuz silkti ''Louis,ben ne yapacağım?'' diye sorduğum da ellerini uzatıp yanaklarımı kuruladı ''Sadece biraz zaman iste.'' Dedi aslında dediği mantıklıydı ama onu otel odasında bırakıp gitmiştim ve kalbi kırılmıştı.Kırılmak mı?Hadi oradan resmen param parça etmiştim.Louis'in gözlerine bakarken ''Onun bana yaptıklarını unutamıyorum Louis.'' Dediğim de zorla yutkunduğunu hissettim yavaşça soğuktan buz kesmiş ellerimi ellerinin arasına aldı.Hava biraz soğuktu tabi gecenin bir yarısında sıcak olmasını beklemiyordum.Louis ellerimi ellerinin arasına aldığında hissettiğim sıcaklık beni biraz olsun iyi hissettirmişti ''Geçmiş,geçmişte kaldı Effie.Unutmalısın.'' dediğinde ona hak vermiştim.Her zaman geleceğe bakmalıyız çünkü geçmiş geçmişte kalmıştır bir daha asla olmamak üzere.Louis'in dediklerini düşündüm ''Bana her baktığında o anları tekrar yaşıyor gibiyim.'' Demiştim.Gerçekten öyle onun gözlerine baktığımda bana yaptıklarını tekrar yaşıyor gibi hissediyorum Louis gülümseyerek saatine baktık ''Unutmalısın Effie.Sadece bir kere unutmayı dene.'' Dediğinde onu başımla onayladım denemek zorundaydım.Geçmişe takılıp kalamazdım!Louis ayağa kalktı ve beni de kaldırdı ''Teşekkür ederim.'' Diyip kollarımı boynuna dolayıp ona sarıldım o ise sarılmama karşılık verip sırtımı sıvazladım ''Ona zamana ihtiyacının olduğunu söyle.'' Diye fısıldadı kulağıma doğru ''İyi ki varsın Tommo.'' Dediğim de şakasına koluma vurdu ''Gıcık!'' dedim birden bana inat dilini çıkarınca bende ona dilimi çıkardım.O gerçekten harika bir insan ondan nefret edenlerden bin kat daha nefret ediyorum.O,olmasaydı şuan ne haldeydim bilmiyorum gerçekten çok iyi bir dost,sırdaş o melek gibi bir insan.

Otele geri döndüğümüz de saat 4'e geliyordu ''Teşekkürler Louis.'' Bunu 2.kez demiştim lobiden yukarı da unuttuğum anahtarların yedeğini alıp ''Önemli değil prenses yardım etmemi ister misin?'' başımı 'hayır' anlamında sallayıp ''Teşekkürler kendim giderim iyi geceler.'' Dedim o ise bana sarılıp kulağıma ''Dediklerimi unutma iyi geceler prenses.'' Diyip gitti onun arkasından bakarken etrafa göz gezdirdim ve anahtarları görevliden alıp asansöre yöneldim.Odanın önüne geldiğim da değişik duygusal hissetmiştim aniden Louis'in dedikleri geldi aklıma ve anahtarı kapının deliğine sokup açtım.Tereddütlüydüm ve biraz ürküyordum.İçeri girip kapıyı sessizce kapattım.Odanın içine doğru ilerlediğim de yerde içki şişeleri buldum bir tane değil beş tane!Başımı kaldırıp yatağa baktım.Yatakta yatıyordu gözleri kapalı ve dağılmış bir haldeydi.Yavaşça yanına gittiğim de değneklerimi duvara yasladım.Ses çıkarmamaya çalışarak yürüdüm ve yatağa oturup ona bakmaya başladım.Yanakları hala ıslaktı sanırım yeni uyumuştu göz altları şişmiş ve burnu kıpkırmızıydı.O uyurken sırtımı yatağın başlığına yaslayıp gözlerimi kapattım dinlenmeye ihtiyacım vardı...

2 saatlik uykunun ardından tekrar gözlerimi açmıştım saat 6'ya geliyordu Harry'ye baktığımda hala uyuyordu yavaşça kalkıp banyoya girdim duş almak istiyordum ama önce şu alçıyı halletmeliydim.Acılar içinde aldığım duştan çıkar çıkmaz alçıyı hallettim.Biliyorsunuz benimki çıkıp takılan alçılardan yani değişik bir şey.Neyse bu konuya girmeyelim.Banyoda üzerimi değiştirip içeri girdim Harry hala yatıyordu ve gerçekten çok fazla içki kokuyordu.Yanına gidip ''Harry,uyan.'' Diye mırıldandım ah,sanırım bu işi Louis'e bırakmalıyım.Louis,oda da Harry ile ilgilenirken herkes aşağıda toplanmış kahvaltı ediyorduk.Kahvaltının bitimine doğru Harry ve Louis gelmişti.Harry yanıma otururken Louis Eleanor'un yanına gitmişti ''Sanırım siz kavga ettiniz.'' Dedi Danielle üzgün bir şekilde hiçbir cevap verememiştim benim yerime Harry verdi ''Bir şey yok!'' sesi cılızdı ve titriyordu Danielle bir şey demeden öylece baktı ''Ben gidiyorum!'' dedim ve ayağa kalktım ''Hey nereye gideceksin?'' sordu Niall.Değneklerimi alıp ''Cehennemin dibine!'' diye bağırmamla herkes bize baktı ama umursamadan yemek yediğimiz salondan çıktım arkamdan kimse gelmiyordu gelmesinler de zaten.Dışarı çıktığımda hayranlar bağırmaya başlamıştı onların çığlıkları arasından geçmeye çalışırken biri kolumu tuttu ''Ne var Paul?'' diye mırıldandım ''İçeri giriyorsun!'' diye emir verdi.Tanrım,birinin bana emir vermesinden nefret ederim ama bu Paul ise akan sular durur.Paul beni tekrar otele soktu ah,doğruya bu gün Avustralya'ya gideceğiz.Paul beni içeri götürdüğünde ''Ne yapmaya çalışıyorsun?'' diye bağırdı lobideki insanlar bize bakarken ''Rahat bırak beni!'' dedim ve asansöre yöneldim.Odama girdiğim de kapıyı sertçe kapattım ''Lanet olası pislik!Hepinizden nefret ediyorum hatta iğreniyorum!Ahhh!'' diye bağırıyordum resmen çıldırmıştım bir yereler zarar vermek istiyordum ''Devam et!'' gelen sesle aniden irkildim ''Devam et Effie!'' Harry bana bağırıyordu ''Ha-harry..'' diye kekeledim o ise sadece hızla bana yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma sertçe bastırdı.Tanrım,yine içki kokuyordu o beni sertçe öperken kolları arasında küçücük kalmıştım dudaklarını çekip hızla nefes alıp verirken ''Sana aşığım lanet olsun neden anlamak istemiyorsun!Neden kaçıyorsun?'' sesi hem oda da hem de kulaklarımda yankı yaparken gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattım açtığım da hala bana bakıyordu ve kollarımı...Kollarımı çok kötü sıkıyordu ''Ca-canım acıyor.'' Dediğimde güldü ''Benimde kalbim acıyor Effie!'' ardından devam etti ''Ona ne olacak?Acıyan kalbimin acısını nasıl gidebilirim Effie?Söyle bana kalbim çok acıyor!'' bunları derken göz yaşları yanaklarından akmaya başladı ''Neden Effie?'' dedi ağlarken ''Neden beni sevmeyi denemiyorsun?'' dediğinde ellerimi yavaşça yanaklarına götürdüm ''Ağlama.'' Diye fısıldadım ve yanaklarını kuruladım ama o hala ağlamaya devam ediyordu ''O zaman beni sevmeyi dene.'' Dedi sessiz bir şekilde bunu dediği an tek yaptığım dudaklarımı dudaklarına bastırmak oldu onu karşı ne hissettiğimi bilmesem bile sadece bir an bunu yaptım.Hiç düşünmeden.Evet,o değil şuan onu öpen benim.Ben..

Bad Romance (Harry Styles Fan Fiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin