(Bölüm Parçası Var.Resim gene hikayede geçiyor)
Birkaç Saat Sonra;
''Teşekkür ederim Effie.Gerçekten çok iyi bir kızsın.'' Diyerek bana sarıldı Ellie.Saatlerdir konuşuyoruz bana durmadan bir şeyler anlattı.Harry'yi bırakıp gittiğinde neler yaşadığını,çocukluğunu,Harry ile tanıştığı anı kısacası tüm hayatını anlatmıştı.Yanağımdan öptükten sonra ''Unutma bir hafta sonra buluşacağız.'' Dedi gülümseyip ''Unutmam,görüşürüz.'' Diyerek onu geçirdim taksiye binene kadar kapıda bekledim.Taksiye binerken bana döndü ve el salladı bende ona salladım taksiye bindiğinde eve girdim ve kapıyı kapattım.Değneklerle mutfağa ilerledim değnekleri bırakıp tezgaha ilerledim ayağımın üzerine basmıyordum.Bardağı çıkardım ve sıcak suyu bardağa döktüm.Sıcak çikolata içip rahatlamak istiyordum.Bardağı elime alıp bahçeye çıktım biraz yağmur çiseliyordu bardağı yudumladıktan hemen sonra aklıma dedikleri gelmeye başladı.Canım acısa da bunu belli etmemiştim.Onun bir dosta ihtiyacı vardı masum bir kızdı fazla masum.Ve sırf bu yüzden onunla arkadaş olmuştum.Her ne kadar canım acısa da dayanabilirdim değil mi?Daha önce yaptım.Harry'nin defalarca rezil etmesine,bana sürtük diyip para teklif etmesine,küçükken ailemin beni başka aileye vermesi,beni evlatlık alan ailenin ölmesi,Will Black'ın tehditler,katiller,sahte sevgili olayı,Harry'nin oynadığı oyunlar bunların hepsine dayanmıştım bu da hayatımda küçük bir olay ve katlanabilirdim.Gülümseyip havuzda oluşan şeklere baktım yağmur damlaları havuza düşerken yuvarlak bir şekil oluşuyordu.Bardağımdan yeniden bir yudum aldım.Aklıma bu sefer Demi gelmişti.Bana dediklerini aklıma getirirken gülümsemem daha da arttı onunla tanışmasaydım belki de bu kötü olacaktı belki de şuan sokaklar da sürüyor olurdum ve ya şuan insanlar mezarımı ziyaret ediyordu olurdu.Bardağımı bitirdiğimde dilimi dudağımda gezdirdim ve ardından yağmurum eşliği ile şarkı mırıldanmaya başladım...
It's the boy who never told I like you
-Bu asla ondan hoşlandığımı söylemediğim çocuk
It's the girl you let get away
-Bu kurtulmasına izin verdiğin kız
It's the one you saw that day on the train
-Bugün trende gördüğün kişi o
But you freaked out and walked away
-Ama sen aşırı heyecanlandın ve yürüyüp gittin
It's the plane you wanna catch to Vegas
-Bu Vegas'a gitmek istediğin uçak
Things you swear you do before you die
-Ölmeden önce yapacağına söz verdiğin şeyler
It's the city you love that waits for you
-Sevdiğin şehir senin için bekliyor
But you're too damn scared to fly
-Ama sen uçmaya çok korkuyorsun
Şarkıyı söylemeye devam edecektim ki ''Effie,hasta olacaksın.'' Sesiyle bölünmüştü arkamı döndüğümde Harry'yi gördüm ''Biliyorum.'' Diyerek önüme döndüm omuzlarımda hissettiğim sıcaklıkla ''İçeri girelim mi?'' diye sordu cevap vermedim önüme geçip ellerimi tuttu ''Bir sorun mu var Effie?Hem bak sana telefonu aldım içeride.'' Dediğinde başımı kaldırıp gözlerine baktım ''Sana bir şey olmuş.'' Diyerek parmağıyla burnuma dokundu şöyle demek daha uygun şuan beni güldürmeye çalışıyordu.Harry bu uğraşlarının sonuç vermediğini anlayınca ''Gel buraya.'' Diyerek beni kucağına aldı bardağı söylemedim zaten önemsemiyordum içeri girdiğimizde sehpanın üzerinde duran telefon kutusunu gördüm beni koltuğa bırakıp kutuyu elime verdi ''Umarım beğenirsin.'' Dediğinde sadece kutuyu alıp açmakla yetindim elime aldığımda telefonu inceledim beyaz tam istediğim gibiydi..