BÖLÜM 7 : RAHİM

50K 2.3K 906
                                    

"Güneşe çıkardım kalbini, Kazım.
Yine de seni hayatta tutmayı başaramadım."

Umay Umay.


Herkes meydanda toplanmış büyük bir uğultu yayıyordu ortama. İki kişi Hami'nin evinin önündeki basamağa çıkardıkları kızı tutuyordu. Kübra... Yüzünde en ufak bir ifade yoktu, buz gibi boş gözlerle bakıyordu etrafına. Rüzgarla uçuşan soluk kırmızı elbisesi yer yer kanın koyuluğuna bulanmıştı. Gözlerimi kapatıp hepsinin rüya olmasını istedim, açtığımda Hami ve Arslan evden çıkarak kalabalığı susturmuştu.

Kalabalığı yararak gelen genç kadın evin önünde elleri kanlar içinde bağıran kadının ta kendisiydi. Yere kapaklanarak Hami'ye yalvarmaya başladı. "Öldürün onu ! Öldürün! Yalvarırım gebertin !"

Buğulanan gözlerimle Kübra'ya baktım, en ufak bir his yoktu yüzünde. Ruhsuz bir beden gibi duruyordu. Bir şey yapmam gerekti, buna izin veremezdim. En ön safta şaşkınlıkla izliyordum her şeyi. Arslan ile göz göze geldik, içimden geçenleri anlamış gibi kaşlarını kaldırarak beni uyardı.

"Kocamı koynumda öldürdü! Koynumda uyurken! Hiç acımadan! İblis bu kadın! " kalabalık hep bir ağızdan iblis diye bağırmaya başlamıştı. Zorlukla yutkundum. Kübra hala tepkisizdi. Bu belirsizlik beni öldürecekti.

Hami başıyla işaret verince Botan yanına sokuldu Kubra'nın ve kalabalığın duyabileceği tonda sormaya başladı.

"Neden öldürdün adamımızı? "

Kübra cevap vermiyordu. Botan, Hami'ye baktı ve onayıyla üç kere daha sordu aynı soruyu, cevap yoktu. Korkuyla dudaklarımı ısırıyor, arkadaşımla göz göze gelmek istiyordum. Saçlarını eline dolayıp çekiştirerek tekrar sordu, kalabalık nefessiz izliyordu. Üstelik yüzlerinde iğreti bir keyif ifadesi vardı.

"Konuş lan, konuş! " daha fazla dayanamayarak kendimi ortaya attım.

"Bırak onu, canını yakıyorsun !" bütün gözler üzerime çevrildi. Arslan'ın tehditkar gözleri dahil. Ağlayan kadın göğsüme vurarak beni sendeletti.

"Benim kocamın canı yanmadı mı sanıyorsun? " kollarından tutarak geri ittim kadını, bedenimi yöneten sinirdi.

"Senin kocam dediğin adam pis elleri ile bu kıza dokunmadı mı?! Kolay mı sanıyorsunuz? " gözlerimi kalabalığa çevirdim. "Hiç mi ananız bacınız yok sizin ! Hiç mi vicdanınız yok ! Bu mide bulandıran düzeniniz yüzünden oldu bunların hepsi!" bütün gözleri tek tek taradım, bir acıma duygusu görmek için... Bir insanlık belirtisi aradım, kırıntısına razıydım.  Bulduğum, anlamsız bakışlar oldu.

"Ne olmuş yani ? Bunun için adam mı öldürülür? Belli ki kızın da gönlü varmış! " bunu söyleyen ölen adamın karısıydı. Herkesin onayladığını görünce şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktim. Arslan'ın sözleri geldi aklıma, bu insanların namus bilinci yoktu.

"Sen Arslan'ın koynuna girdin diye kendini bir şey mi sandın ?" , "Arslan şu kadını çek al yoksa elimizde kalacak! ", "Yosma ! Orospu !" ve nice sesler yükseldi kalabalıktan. Kubra ile ilk defa gözgöze geldiğimizde yüzündeki dik duruşu yakalamıştım. Pişman değildi, tam da olmak istediği yerdeydi.

"Ne biçim insanlarsınız siz..." yutkunuyorum. "Yapmayın nolur" diyorum. "Yapmayın..." sesimi duyamıyorum.

Sesler tekrar yükselmiş, her ağızdan bir söz çıkar olmuştu. Kendimi bu kargaşa içinde kaybolmuş hissettim. Kendimi insansız hissettim. Botan, cebinden çıkardığı bıçağı Kübra'nın yüzünde gezdirmeye başladı. Sıkarak açtı çenesini ve dilini çekerek dışarı çıkardı.

EŞKIYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin