"İnsan sevdi miydi, buna bir çare düşünmeli. "
Edip Cansever.
Asude:Belimdeki elin tenimi kavrayışında en ufak şehvet yoktu, hissetmiyordum. Haz veren dokunuşlar değil, korumacı bir kavrayıştı daha çok. Gelen kişiyi görmüş olmalı ki beni böyle apar topar saklıyordu. Odada gezinen ayaklar yurdunu turlayan bir gurbetçinin sakinliğiyle atıyordu adımlarını. İçerideki her kim ise, duraklayıp kalbimi kulaklarımda attıran adımlarına son verince, Arslan çakısıyla yonttuğu deliğe eğildi. Bir süre içeriyi izledi, karanlıkta sakallarını sıvazlayıp kafasını iki yana sallayışını ancak görebilmiştim. Dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini usançla yumdu. İçeriden yükselen ses, Arslan'ın yüz ifadesinin sebebini açıklıyordu.
"İşe bak! Benim gelişimi kutlayan melekler sobayı yakmış." bu ses Çakal'a aitti. "Tabi, melaikelerimden önce bir şeytan içeri sızmadıysa..." Sobaya döktüğü su, cızırdadı.
Arslan, belimden çektiği elini yumruk yapıp duvara dayadı, derin bir nefes aldı. Ben, aksine nefesimi tutuyordum. Kapıya yönelen Çakal, kapıyı gıcırtıyla açtı. Arkasından gürültüyle kapanınca Arslan bir kere daha delikten bakarak çakısına sarıldı. Delikten uzattığı çakıyı şiddetle iterek mandalı açtı. Önce kendi atladı odaya, ardından beni aldı.
"Giyin çabuk." dedi ve çıktı odadan. Sandıktan çıkardığım kıyafetleri telaşla giyerken konuşmalarını duyuyordum.
"Ne işin var burada?"
"Ben de seni gördüğüme sevindim kardeşim."
"Bırak boş konuşmayı! Niye geldin?"
"Evet, ben de seni özledim. Burnumda tütüyordun."
"Tek mi geldin?"
"Ben tekim de, ya sen? Sen tek misin? Yoksa hala bekçilik mi yapıyorsun?"
"Senin batırdıklarını toplamaya çalışıyorum!"
"Uzaklaş pencereden Arslan! Kimse yok dedim. Görmeyeli pek korkak olmuşsun."
"Korkak mı?" Arslan'ın kahkahasını duydum. "Hangi korkak dışarıdaki düşmanı görmek için pencereye koşar?"
"Deli bir korkak!"
"Korkaklar deliremeyecek kadar temkinlidirler, iyi bilirsin!"
"Kız nerede?"
"Odada."
"Sen delirdin mi? Timur adamlarıyla her yerde onu arıyor! Kahraman mı olmak istiyorsun? Ölü bir kahraman olacaksın!"
"Yaşayan bir zavallı olmaktan iyidir!"
"Neden hala yanında tutuyorsun kızı?"
"Annesine verilmiş bir sözüm var."
"Sen o sözü tuttun. Kızı annesine teslim ettin."
"Sen de arkamdan gelip her şeyi berbat ettin."
"Peki ne yapacaksın? Ölene kadar yanında mı duracaksın?"
"Bir yolunu bulacağım."
"En ufak bir fikrin yok değil mi? En ufak bir planın yok! Dibe vurdun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EŞKIYA
General FictionGece boyu izledim; Çadıra düşen gölgesini. Peçesini indirişini, Sigarayı yakışını.. Üfleyişini geceye.. Yer yer çadıra dönüp bakışını.. Nefes alıp verişini.. Gözlerinde hiç korku yoktu, deli cesareti okunuyordu yüzünün her köşesinden. Büyük kalabal...