Kıskanç keçi

3.8K 451 33
                                    

Multi: Hande Koper

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum iyi okumalar :)

Bir hafta boyunca selime neden konuşmamamız gerektiğini, Mira'nın ne kadar kıskanç olduğunu ve yakın olmamızı istemediğini anlatmaya çalışıyorum ama bana sürekli hiç bir şey anlamıyacağından bahsediyor. Bugün Mira'nın bizim okulumuzdaki ilk günü. Onun evi uzak olduğu için servisle gidiyor. Bense isersem yürüyerek istersem taksiyle ama genelde yürüyorum.

Bu sabah kendime daha çok özen gösterdim. Saçlarımı kabartıp maşa yaptım. Nedenini bilmiyorum ama selimin Miradan hoşlanmasından korkuyorum. Mira çok güzel bir kız kızıl saçları var ve oldukça güzel dolgun dudaları ve selime çok yakın davranıyor. Onu neden kıskanıyorum. Kıskanmamam gerekiyor.

Okula gittiğimde gözüm Mirayı aradı. Ona iki gün önce onunla aynı sınıfta olmak için benimde selimin sınıfına geçtiğimi söyledim. Bu yalan aklıma nerden geldi bilmiyorum ama yalan konusunda git gide usta oluyorum. Sınıfa çıkıp Her zaman ki yerime oturdum. Selim daha gelmemişti. Sınıftaki Kızların hiç biri ile göz teması kurmamaya çalıştım. Selim yokken onların karşısında güçsüzdüm. Benden beş dakika sonra Mira sınıfa meraklı gözlerle bakarken ona gülümseyerek baktım. Bana doğru heyecanlı ve gülümseyerek gelirken ayağa kalktım ve sarıldık. Oturur oturmaz
"Bu kızlar bize niye böyle bakıyor" diye sordu. Arkadaki kızlara bakıp göz devirdikten sonra
"Sen onları takma hiçbiri beni sevmez" diye geçiştirdiğimde boşver anlamında bir bakış attığında sevindim. Kurcalaması herkesin zararına olurdu.

Mira'dan 3, 4 dakika sonra selim geldi. Bize doğru yürürken elleri cebindeydi. Mira sıranın altından beni cimciklediğinde olduğum yerde sıçradım. Sıramızın önüne gelip.
"Herhalde benim yerime oturmuşsun" dediğinde Miraya gözlerini kısarak bakarken Mira ona her an öpecek gibi bakıyordu. ve bu beni sinir ediyordu. bana baktıktan sonra piç gülüşünü sergiledi. Bana böyle bakması bile yeterdi Miranın anlaması için. O kadar harika bakıyordu ki. Gözlerini hafif kısıyordu. Dudaklarını dişlerinin yarısı gözükecek şekilde açıyor ve gülüyordu. O bana öyle baktığında içim eriyordu. Miranın burda olması herkes için kötü olacaktı. Selimi unutmak zorundayım. Başka çarem yok. Mira oturduğu yerden kalkıp hemen önümdeki sıraya oturdu. Selim yanıma oturduktan sonra bana bakarak gülümsedi. Mira hemen arkasına dönüp
"Beni hatırladın mı cafede tanışmıştık" gülümseyen suratıyla çok tatlı gözüküyordu. Galiba bende onun kadar kıskançtım çünkü dirseklerimi sıraya yaslayıp tırnaklarımı kemirmeye başlamıştım.
"Evet hatırladım böyle güzel bir kızı unutmak mümkün mü?" Harika gülüşünü sergileyerek ona bakarken oda ona sırıtıyordu. Ah harika gözümün önünde flört ediyorlardı resmen. Tırnaklarımı köküne kadar yerken mira
"Hey sen tırnaklarını mı yiyiyorsun asla böyle birşey yapmazsın" diye çıkıştığında ellerimi hemen ağızımdan ayırdım ve saçlarımı düzelttim.
"Sadece dalmışım" dediğimde selim bana yav he he bakışları attı.
"Hey mira arkadaşın çok garip bir kız" dediğinde gülümsemeye çalıştım. Ne kadar becerebildiğimi biliyorum.
"Evet öyledir" dediğinde miraya bakıp kaşlarımı çattım
"Sen iyi olduğuna emin misin kıpkırmızı olmuşsun" diye cümlesine devam ederken sınıfa hoca girdi. İçime çektiğim derin nefesi dışarı bırakıp
"İyiyim" dedikten sonra defterlerimi çıkarttım ve ilgisiz gözükmeye çalıştım.

Ders boyunca konuşmadım. Ve mira ders boyunca arkasına dönüp selime gülümsedi. Ahh en yakın arkadaşım olmasa onun saçını başını yolardım. Ah ben ne düşünüyorum böyle. Zil çaldığında Mira ile kantine indik.
"İki haftaya çıkacağımıza bahse girerim" sırıtarak bana sevinçli bir şekilde hoşlandığım çocukla çıkmaktan bahsediyordu onu her an öldürebilirim.
"O kadar emin olma çapkın olduğunu duydum ve bütün kızlar ona hasta" moralini bozarak vazgeçirmeye çalıştım ve bu çok saçma bir şeydi.
"Hey sen ne yapmaya çalışıyorsun benim tarafımda ol lütfen" dedikten sonra kalktı.
"Ben lavaboya gidiyorum sonrada bir kaç kişiyle tanışacağım" göz kırpınca elimi salladım. Selim hemen mira gider gitmez önümdeki sandalyeye oturdu.
"Sen ne yapmaya çalışıyorsun" diye çıkıştığımda dudaklarını ıslatarak sırıttı.
"Ne o kıskandın mı" diye keyifle sorarken dirseklerini önümüzdeki masaya yaslamış bana bakıyordu. Boğazımı temizleyip
"Ne kıskanıcam sadece arkadaşıma boş yere ümit verme" tek kaşımı kaldırarak oldukça kendimden emin bir şekilde söyledim bunları tabi o ağızını açana kadar.
"Boş yere olduğunu nerden biliyorsun" havalı ve oldukça benim gibi kendinden emin bir şekilde konuştuğunda hızlıca kalktım.
"Pisliğin tekisin" dedikten sonra kantinden hızlı adımlarla çıktım.
"Hande bekle" arkamdan seslendiğini duyduğumda daha hızlı ilerledim. Merdivenleri inip kızlar tuvaletine girdim ve kapıyı kapattım. Ahh hayır ağlamamam gerekiyor ama öyle bir durumdayım ki. Aynanın karşısına geçip kendime acıklı gözlerle bakarken birden kapı açıldı.
"Burası kızlar tuvaleti çık dışarı" beni dinlemeden içeri girip kapıyı kapattı ve kilitledi. Kilit mi ah benim neden aklıma gelmedi böyle birşey ya da buraya girecek kadar cesareti olduğunu düşünememiştim.
"Neden ağlıyorsun" bana yaklaştığında bende geri geri gidiyordum.  Ağlıyor muydum. Onun karşısında güçsüz olmak istemiyordum. Geri geri giderken sırtımı duvara yasladım. Kaçacak yerim yoktu ve hala bana doğru geliyordu. Ellerimle yanaklarımı ıslatan göz yaşlarımı silerken yaklaşıp ellerimi tuttu.
"Neden ağlıyorsun dedim" birde bana sesini yükseltmişti bay ukala. Ellerimi ellerinden çekip göğüsüne doğru vurmaya başladım.
"Senden nefret ediyorum pis ukala" titrek sesimle ona vurmaya başladığımda ellerimi tekrar yakalayıp bana daha çok yaklaştı.
"Hayır bana deli oluyorsun" sırıtarak kendini övüyordu hemde ben karşısında ağlarken. Ona hayretle bakarken ellerini yanaklarıma koyup baş parmağıyla yanaklarımı okşadı.
"Senin yüzünden düştüğüm şu duruma bak yalan ustası gibi bişey oldum" bu laflarımı duyduktan sonra gülümsedi ve ensemden tutup başımı göğüsüne yasladı. Ellerimi beline sıkıca sardığımda göz yaşlarımı daha çok serbest bıraktım. Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktığımda onu öpmek istedim ama şuan okuldayız ve bu hiç doğru olmazdı.
"Miraya yalan söylemek zorunda değilsin gerçeği söyleyebiliriz" ne ! bu çocuk aklını mı kaçırdı. Hiç mantıklı düşünemiyordu. Neyseki ben böyle bir şeyi asla yapmam.
"Saçmalama onu kaybedemem" dediğimde bana kaşlarını çatarak baktı.
"O zaman neden hala benimlesin" bu sorunun cevabına kendim bile inanmak istemiyordum. Alınımı alınına yasladıktan sonra
"Çünkü senide kaybetmek istemiyorum" gülümsediğini duymuştum. Ama gözlerim kapalı olduğu için görmemiştim. Alınını alınımdan çektikten sonra
"E o zaman bütün bir yıl boyunca rol mü yapacağız tırnaklarına yazık" dediğinde kıkırdadı. Kıskandığım zaman deli gibi tırnaklarımı kemiriyordum. Yemiyordum sadece koparıyordum işte.
"Kes dalga geçmeyi bak mira sana çok aşık bu okula bile senin için geldi. Rol yapmaktan başka şansımız yok" dedikten sonra hemen benim gibi oda yanımdaki duvara yaslandı.
"Mira onunla birlikte olacağından çok emin" dediğimde bana baktı. Bende ona baktım. Uzun süre baktığı için gözlerimi ondan kaçırdım.
"O zaman bende birlikte olurum" ışık hızıyla tekrar ona baktığımda olduğum yerde doğruldum
"Ne" diye bağırdığımda ağızımı kapattı. Fazla bağırmıştım anlaşılan.
"Şşt duyacaklar" elini ağızımdan çektikten sonra başımı salladım.
"O zaman bende Mirayla birlikte olur onun benden soğumasını sağlarım. " aslında mantıklı gelmişti ama ne yani Mira'ya sarılıp onu öpecek miydi. Sonra o dudaklarla benimi öpecekti.
"Olmaz öyle şey benim sevgilim başka kimseye sarılıp öpemez" diye bir anda çıkıştığımda kendi elimle kendi ağızımı kapattım. Ben az önce sevgilim mi demiştim ? Ve onu kıskandığımı itiraf mı etmiştim. Ağh kendimi öldürmek istiyordum. Sırıtarak karşıma geçti. Ellerini belime koyup vücutlarımızı birleştirdi.
"Efendim duyamadım" sırıtarak gözlerimin içine bakarken oldukça keyifli gözüküyordu. Bende kaşlarımı çatmış ona bakıyordum. Hayır ilk sevgilim kelimesini benim söylememem lazımdı. İlk onun söylemesi gerekiyor.
"Yok birşey" kollarının arasından kurtulmaya çalışırken daha sıkı tuttu.
"Ya bırak" diye kurtulmaya çalışırken gülümsüyordu. Bense huysuz ihtiyarlar gibiydim.
"Bir daha söyle yoksa bırakmam" birde tehdit ediyordu. Asla. ona inat bir daha asla söylemeyecektim.
"Asla" derken çırpınmaktan yorulmuş sesimle söylemiştim bunu. Birden beni bıraktığında hemen kollarının arasından çıkıp kapıya doğru ilerledim.
"Ben sana nasılsa söyletirim onu"tam çıkacaktım ille bir piçlik yapacak. Arkamı dönüp ona baktığımda elleri cebinde sırtını duvara yaslamış sırıtarak bana bakıyordu.
"Çok beklersin" kapıyı açıp çıktığımda merdivenleri hızlıca çıktım.

Tatlı İhanet (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin