Yorum ve votelerinizi bekliyorum iyi okumalar
Multi: HanSel
Her zaman yanında olmasını istediği insanı kaybetme korkusu yaşar insan. Ya bir gün giderse diye düşünür ve düşüncesi bile bazen gözlerini doldurur. Kaybetmekten korktuğum insanlara sahip olduğun için şükrediyorum Allah'a. Bazen selimin olmadığını düşünüyorum....işte bahsettiğim göz yaşları o zaman gözlerimle buluşuyor. İyi ki var diyor insan sevdiği kişilere. İyiki benimle....
"Bu" dedim sıkıntılı bir ses tonuyla. Tabiki iyiki var diyorum, ama içimden. Dışımdan söylersem yine selimin egosu bana göz kırpar. "Bunun yırtmaçı var olmaz değiştir" tek ayağımı yere vurdum. "Seçerken görmedin mi !" Diye sinirle tısladığımda tek kaşı havalandı ve eliyle kabini gösterip 'ikile' haraketi yaptı. Kabinden giydiğim siyah topukluları vura vura geri girdim kabine. Bir saate yakın düğün için elbise deniyordum ve selim hiç bir boku beğenmiyordu. Ona kalsa eşofman giymem gerekiyor. Kabinin önüne geldiğimde benimle birlikte harap olan çalışan kadın "yine mi beğenmedi ?" Dedi bıkkın bir sesle. Sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle "kusura bakmayın sizde yoruluyorsu-" sözümü kesen selim oldu. Elleri cebinde kabinin önüne gelirken "tamam siz işinize bakın gerisini ben hallederim" dediğinde kız "tabi selim bey" dedikten sonra uzaklaştı yanımızdan. Selim ne kadar annesiyle hala konuşmuyor olsada annesinden ona bir kaç mağaza önerisi istemişti. Bu mağaza ve bundan önceki bütün mağazalarda selimin annesi tanındığı için seliminde saygı görmesi doğal birşeydi. "Şu maviyi al" dedi bana babaannemin bile giymeyeceği bir elbise gösterirken. "Pijamayla giderim yine onu giymem" dedim ellerimi göğüsümde birleştirirken. Dudağının sol tarafı hafif yukarıya kalktı. "Bana uyar" dediğinde ayağımı yere vurdum. "Tamam tamam sinirlenme. Sen bak bişeyler ama diz üstü olursa karışmam" dedi uyarıyı bir tonla. Sevinçle kabinin içinden çıktım ve elbise bakmaya başladım. Fazla müşteri yoktu mağazada çünkü saat daha sabahın körüydü. Mağaza bizle açılmıştı desem yeridir. Gözüme güzel gelen elbiselere bakmaya devam ederken gözüme takılan dekolteli mini elbiseyi aldım hemen elime. Ama elbiseye hüzünlü bakışlar attım çünkü bunu giyebilmemin imkanı yoktu. "O elbiseye bakıp zamanını boşa harcamasan" selimin sesini duyduğumda elbiseyi bıraktım. "Çok kötüsün" dedikten sonra koluma astığım elbiseleri denemek için kabine ilerledim. Selimde arkamdan geliyordu. "Ördek yavrusu gibi niye arkamdan geliyorsun" dedim kabinin içine girerken. "Biri perdeyi falan açar sen giyinirken. Sabah sabah kimseyi yumruklayamam hadi çabuk ol sende" dediğinde dil çıkartıp perdeyi çektim. Üstümdekileri bir çırpıda çıkarttıktan sonra diz üstü dekoltesiz mavi elbiseyi giydim. Göğüsünde tüller vardı sadece başka biyerinde hiç bişey yoktu. Fermuarı kapatmaya çalışırken perde açılınca küçük (!) çıplık attım. Şaşkınca selime bakarken o sırıtıyordu. "Ne bağırıyosun kızım duyan bişey yapıyorum sanar" dediğinde hala şaşkınca ona baktım. "Hani perdeyi tutup birilerinin girmesini engelleyeceksin" dediğimde omuz silkti. "O biri ben değilim" dedikten sonra omuzlarımdan tutup arkamı döndürdüğünde karşımdaki aynadan ne yapmaya çalıştığına baktım. Çıplak sırtımda parmaklarını hissedince irkildim. "Sakin ol. Sadece yardım ediyorum" dedikten sonra fermuarı kapattığında tuttuğum nefesimi bıraktım. "Ee bu nasıl bak bunada bişey bulur-" "beğedim. Alalım bunu" dediğinde bütün günün stresini attım üstümden resmen. "Tamam çık üstümü değiştireceğim" sırıttı munzurca. "Yardım etmemi is-" bende istemeden güldüm. "Çık dışarı" dediğimde perdeyi açmıştım bile.•
Alışveriş bittikten sonra bizde bitmiştik haliyle. Selim çok yorgun olduğunu söyleyip beni eve bırakmadı ve mertlere sürmeye başladı arabayı. Benimde işime gelmişti açıkcası evde canım sıkılıyordu. Mertlere geldiğimizde selim arkada poşetleri taşırken bende rahatlıkla kapıya vurdum. Bir süre sonra kapı açıldığında içeriye girdim ve serenaya sarıldım. "Seroo elbiseleri görünce bayılacaksın" dediğimde beni bırakıp poşetlere koştu. "Kaç bedendin sen ?" Güldüm. "Aynıyız korkma" sevinçle ellerini çırptı ve bizim yeni bulduğumuz sevinç dansımızı yapmaya başladığında bende ona katıldım. Orta ve işaret parmağımızı birleştirip gözümüzün önünden bir sağ bir sol yaparken kalçamızıda kıvırtıyorduk. "Kanki bizde aynı bedeniz bende seninkilerden giyineyim mi ?" Merte alayla baktıktan sonra serenaya dönüp "bazen sana acıyorum" dediğimde ikimizde güldük. "Aşk olsun kanki hem o kadar ağda yapmıştım" dediğinde suratımı buruşturdum ve "mert kapa çeneni lütfen" koltuğa kendimi selimin yanına attığımda etrafa bakındım. "Bizimkiler nerde ?" Dedim merte bakıp. "Rüzgarla özkan yukarda oyun oynuyorlar. Furkan" dediğinde hınzırca gülmeye başladı. "Sevgilisiyle dışarda" şaşkınca merte baktım. "Hadi ordan" dediğimde başını salladı. "Yaaa 3S gurubum 2 ye düştü" dediğimde serenay "bence 2 den 1 e düşebilir" dedi. Kaşlarımı çatıp serenaya baktım. "O ne demek şimdi" dediğimde "melissa. Rüzgoşa fena yavşıyor" dediğinde oturduğum yerde dikleştim. "Bu kız her boktan çıkmasa olmaz dimi. Ben rüzgoşu ona yedirtmem" dedikten sonra ellerim göğüsümde bağladım. "Bakıyorumda rüzgoşu çok düşünüyorsun" selime gözlerimi devirdim. " bence sen selimi değil eymeni dert et mağlum bir kaç gün sonra aynı evde yaşayacağız" dediğimde küfür mırıldandı. "Hatırlatma !" Omuz silktim ve serenayla konuşmaya başladım.
•
Mertlerde biraz daha kaldıktan sonra selim beni babama bırakmıştı. Babam, Melis abla ve eymen bizim evdeydi ve düğün organizasyonu hakkında konuşuyordu. "Bu elbise sana çok yakışacak" eymene ters ters baktım. "Sanane benim elbisemden. Git beynini başka şeylere yor" dedikten sonra bardağa su doldurmaya devam ettim. Afedersiniz ama şey biti gibi yanımdan ayrılmıyordu salak ya. Kıçımı tezgaha dayayıp su içmeye başladığımda oda karşımdaki dolaba yaslanıp beni izledi. Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Bana böyle bakıp durma aklıma kötü kötü şeyler geliyor" dediğinde kaşlarım havalandı ve bakışlarımı kaçırdım. Gülmeye başladığında "pislik" dedim ve yanından geçip salona ilerlemeye çalıştım. Ama kolumdan tutup durdurdu ve bir anda götünü yasladığı dolaptan ayırıp beni dolaba yasladı. "Napıyosun babamlar evde !" Dediğimde güldü ve bana eğildi. "Koktma çakma kardeş. Ben sarışın sevmem üstelik zeki kızlardan hoşlarınım" ona ters ters bakmaya devam ettim. Bu salak yüzünden kaşlarım çatık kalacak diye korkuyordum.
Bir kaç saat melis abla ve babamı dinledim. Sonra geç olduğunu söyleyip gitmek için kalktıklarında babam 'tek gitmeyin ben bırakırım' dediğinde omuz silktim. Evde tek olmak benim için sorun değildi. Şimdi ise evde oturmuş boş boş etrafı izliyordum. Telefonumu elime alıp whatsappa girdim ve selimin profiline bakmak için resme tıklarken yanlışlıkla aradım. "Hass" diye fısıldadıktan sonra hemen kapattım. İnş aramamıştır derken selim arayınca gözlerimi devirdim. "Telefonla ilişkiyemi giriyordun anlamıyorum ki " dedim açtıktan sonra. Hayır o kadar hızlı araması imkansızdı yani. "Yokluğunda o yardımcı oluyorsa demek ki" pis pis sırıttığında gözlerimi kapattım ve kendime küfür ettim. "Tamam tamam utanma hemen napıyorsun" sıkıntıyla "duvarımla kesişiyordum sen yokken oda bana yardımcı oluyor" ağızımdan çıkan sözleri kulağım işittiğinde telefonun sesini kapatıp kendime küfür ettim. "Ş-şey anlamında söyledim. Bakışma anlamında. Kesinlikle yanlış anlama. Hani biz bakışıyoruz ya şimdide sen yoksun o yüzden çünk-" kahkaha atmaya başladığında alnıma vurdum. "Kapatıyorum" dedikten sonra kapatacakken kahkahalarının arasından "tamam tamam kapatma cidden napıyorsun" dediğinde üfledim. "Offf evde tekim sıkıntıdan ölüyorum" dedim. Hala duvarımla bakışırken "niye teksin bu saatte" dedi sert bir tonla. "Merak etme selim biri gelip beni öldürmeyecek" dedim alayla. "Kapat telefonu. Ha birde siyah şortunu giy" telefonu kapattığında bir süre telefon kulağımda salak gibi bekledim. Gelecek miydi yani ? Siyah şortum ne alaka ki şimdi. Gece gece....töbe töbe. Tabiki o söyledi diye şort giymeyecektim. tamam giyecektim ama o söylediği için değim hem az sonra yatacaktım hemde anladınız işte....Saçlarımı ev topuzu yapıp üstüme selimin mavi tişörtünü ve siyah boş şortumu giydim ve selimi beklemeye başladım. Bide gelmiyomuş yok artık. Hem bana siyah şort giy deyip hemde gelmezse onu....kapı çaldığında hemen ilerledim ama bir kaç saniye bekledim. Kapıda beklediğimi zannetmesin diye. Tabikide beklemiyordum...
Kapıda beni baştan aşağı süzdüğünde bacaklarıma bakarken dudağının sol tarafı kıvrıldı. "Güzel" dedi içeriye girerken. Kapıyı kapattım. "Evde tek olmama neden takıldın ki bu kadar" bana cevap vermeye tenezzül etmeden tişörtünü çıkarttığında saçları dağılmıştı. Sonra saçlarını düzelttiğinde içerisinin sıcak olduğunu farkettim. "Seni kontrol etmeye değil beraber uyumaya geldim" kolumdan tutup merdivenleri çıkmaya başladığında benide sürüklüyordu peşinden. "Yavaş hayvan" dedim düşme üzereyken. "Tamam anladım vücudumu görünce yürümeyi unuttun" dedi kendini beğenmiş beğenmiş. "Egondan görebiliyorsam sanki" gözlerimi devirirken güldü ve beni kucağına alıp ezbere bildiği odama yöneldi. Neden bilmiyorum ama aklıma damadın gelini taşırken ki hali geldi. Beni yatağa bırakıp yanımada kendi yatmadan önce pantolonunu çıkarttı. "Arkanı dön" dedikten sonra dediğin yapıp arkamı döndüm. Arkamdan sarılıp çenesini omuzuma dayanı. "Kokun olunca daha kolay uyuyorum" uyumadan önce duyduğum sözler bunlar olmuştu. Ve ne güzelki aynı şey benim içinde geçerliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı İhanet (Düzenlenecek)
Teen FictionHayatımda yaptığım en büyük yanlışın Hayatımdaki en güzel şey olabileceğini kim bilirdi ki ?