Multi: Selim Ekici
Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda güneş yüzüme vurduğu için gözlerim yanmıştı. Ellerimle gözlerimi ovalarken birden kapı tıklandı.
"Hande kalk hadi" babamın sesiydi. Yatakta doğrulduğumda kapıyı açmak için ayağı kalkmıştım. Bir ses duyduğumda hızlı bir şekilde arkamı döndüm. Yatağımdaki selime şaşkınca bakarken babam tekrar seslendi. O ukalaya burda yatmamasını söylemiştim ama beni dinleyen kim.
"Geliyorum baba" kapının ardından seslendiğimde yatağın kenarına oturup selimin o tatlı suratına hızlıca bir tokat yerleştirdim. Birden sıçradığında ses çıkarmasın diye ağızın kapatmıştım. Bana kısık ve anlamayan gözlerle baktığında bende sert bir şekilde bakmıştım. Kısık bir sesle ona yaklaşarak
"Sana odama gelmemen gerektiğini söylemiştim. Babam kapıda" birden yatakta doğrulduğunda elini saçlarının arasına atarak esnedi.
"Sakin ol" sakin ol mu ? Bu çocuk dalgamı geçiyor ? Babam kapıda diyorum. Önümdeki küçük yastığı ona fırlattığımda gülümseyerek yakaladı.
Nasıl çıkacaktım ki ben burdan selim içerideyken. Ona gözlerimi devirirken pencereye gitti gözüm.
"Camdan çık hemen geçersin yan odaya hadi" diye kolundan tutup onu kaldırdığımda mızmızlandı birde. Çok yüksek değildi. Düşse en fazla kolu kırılırdı galiba. Ayrıca düşme ihtimali sıfır çünkü burda resmen kocaman mermer var basmak için. O yan odaya geçerken bende pencereyi kapatıp hızlıca kapıyı açtım.
"Hadi üstünü giyin sevgilinide kaldır" başımla onayladığım zaman pembe terliklerimi giyip banyoya ilerledim. Yüzümü ılık suyla yıkadıktan sonra kendime gelmiştim. Selimle aşağıya indiğimizde babam üstünü giyinmişti. Oldukça şık duruyordu aslında. Ona garip bakışlar atarken
"Kahvaltı için biraz fazla değil mi" alay ederek bir soru sorduğumda kapa çeneni bakışları atmıştı. Sert bakışları oldukça korkutucu olduğu için sırıtmayı bırakmıştım.
"Sana alışveriş sözüm var unuttun mu hazır sevgilinde yanındayken sıkılmazsın işte gezelim bugün" babama hayretle bakıyordum. Ne yani benim için işemi gitmeyecekti. Önceden olsa imkansız derdim ama şimdi. Gülümseyerek selime baktığımda oda gülümsedi.
"Sende gelirsin değil mi" yavru köpek bakışlarımı ona attığımda kabul etmek zorunda kalmıştı. Olduğum yerde sevinçten sırıtırken birden okul geldi aklıma. Hem ben hemde selim aynı anda okula gitmesek Mira şüphelenir miydi acaba ?
"Okul" somurtarak söylendiğimde babam beni takmadan kapıyı açtı.
"Ben işe gitmiyorum sen hala okul diyorsun. Hadi ben dışarıdayım. Üstünüzü giyinin bekliyorum arabada" gülümsedikten sonra selimin bileğinden tutup yukarıya çıkmıştık. Odama girdiğimde oda girdi. Ona bayıcı bakışlar attığımda ne var anlamında başını salladı.
"Üstümü giyineceğim. Kendi odana gitsene" dediğimde sapıkça sırıtarak
"Ne gerek var giyin işte" kapıyı açtığımda dudaklarını yalayarak dışarıya çıkmıştı. Pislik ya birde sırıtıyordu. Kapıyı hızlıca kapatıp gardrobumu açmıştım. İki saat ne giyeceğime baktıktan sonra sonunda seçmiştim. Evden ayrılırken en güzel kıyafetlerimi yanımda aldığım için kendime teşekkür ettim. Siyah pileli dizlerimden beş parmak yukarıda olan bir etek giydikten sonra üstüne salaş beyaz üstünde siyah yazılar yazan bir tişört giyip saçlarımı gevşek topuz yapmıştım en tepeden. Siyah babetlemi ayağıma geçirdikten sonra askılı kırmızı siyah karışımı çantamı alıp çıkmıştım. Arabaya doğru ilerlerken selim bacaklarıma bakmıştı. Neden bakıyordu ki sanki daha önce hiç görmemişti. Arabaya bindiğimizde bakmayı sürdürmüştü. Aynadan babamda baktığında sesli bir şekilde nefesimi dışarıya üfledim.
"O etek fazla kısa değil mi" şimdi anlaşıldı selim beyin karın ağırısı. Ona masumca baktıktan sonra birazcık aşağıya indirip
"Artık değil" tatlı olmaya çalışıyordum ama onda hiç işe yaramamıştı bu tatlılık.
"Delikanlı haklı fazla kısa hande" babama bakarak gözlerimi devirdiğimde çantamı bacaklarımı kapatması için bacaklarımın üstüne koymuştum. Selim kızgın gözlerle suratıma baktığında çenesinden tutup başka tarafa çevirmiştim kafasını. Büyük bir alışveriş merkezine geldiğimizde merakla etrafa bakınmıştım. Heryer ışıl ışıldı ve fazla kalabalıktı. Selimin gözleri hala bacaklarımdayken ona aldırmadan bir mağazaya girdim. Onlarda hemen arkamdaydı.
"Burdan sana bir pantolon alalım o eteği çıkar" ahh fazla abartmıştı. Ona kaşlarımı çatarak baktığımda babam elini selimin omuzuna atıp gururla
"Aferin delikanlı çok iyi düşündün" sesli bir şekilde inlediğimde ikiside bana dönmüştü. Selim babam ona hak verdiği için bana piçce sırıtarak bakarken babam itiraz yok bakışlarını sergiliyordu.
"Harika şimdide ortak mı oldunuz bana karşı" bu söylediğim ikisinide güldürmüştü. Somurtarak onlara baktığımda selimin hain bakışlarını farkettim.
"Acıktım ben önce yemek yiyelim" diyerek önlerinden somurtarak geçmiştim. Selimle babamın ortasında yürürken babam beni rezil edecek şeylerden bahsediyordu.
"Biliyor musun delikanlı hande küçükken herşeye ağlardı hiç susmazdı aynı böyle somurturdu" babama ölümcül bakışlarımı attığımda önüme bakmadığım için takılmıştım. Babam beni tuttuğunda gülümsedi.
"Bakın sizin arkadaş olmanız beni korkutuyor tamam mı" diye çıkıştığımda selim harika bir şekilde gülümsedi. Çok huzur verici bir kafeye oturduğumuzda kahvaltıda olabilecek herşeyi sipariş etmişti babam. Burası oldukça sessizdi ve kuş sesleri vardı sadece. Bir sürü renkli çiçekle süslenmiş bu yerde beyaz renkteki masalaradan birinde oturuyorduk. Selim ve babamla aynı masada oturduğuma inanamıyordum. Babamın bu kadar rahat olması beni korkutuyordu aslında. Masaya istediğimiz herşey geldikten sonra yemeğe başlamıştık. Önümdeki tabağı doldururken neredeyse çayımı döküyordum. Dökmediğim için derin bir nefes aldığımda önümdeki harikaları yemeğe başladım. Ağızımda karma yapıyordum resmen. Peynir zeytin domates. Çok iğrenç olduğunu biliyordum ama hepsi birleşince harika oluyor. Üstüne birde yumurtamdan ağızıma attığımda tam olmuştu.
"Hande nefes al" babamın uyarısıyla ağızımdakileri bitirmeye çalışırken selimin sırıttığını gördüm. Selim sırıttığında babamda sırıttı.
"Ya ciddiyim ikiniz beni çok sinir ediyorsunuz" babam gülerek selime baktığında
"Ee seninle iyi anlaşıyoruz damat" birden öksürmeye başladığımda selim önümdeki suyu içmeye zorladı beni ama ben zor nefes alıyordum. Zar zor içtikten sonra ve nefesimi düzelttikten sonra babama baktım.
"Damat" cırtlak çıkan sesim ikisinide güldürsede ben gülmüyordum. Babam başını sallayarak bana baktığında gözlerimi devirip yemeğe devam ettim. Kahvaltıdan sonra bir kaç mağazaya girdik am onları beğenmediğim için hala başka mağaza arıyorduk. En sonunda kıyafetlerinin güzel olduğunu düşündüğüm bir mağazaya girdiğimde babamla müstakbel damadı arkamdan geliyordu.
"Hande burası son mağaza ben sonra giderim yoruldum zaten" babam mızmızlanmasa olmazdı değil mi ? Erkek milleti işte hemen yorulurlar. Ona tamam anlamında başımı salladığında bir kaç abiye elbise bakmaya başlamıştım. Selimde yanımda beni izliyordu. Bir kaç elbiseye baktıktan sonra ikisininde sıkıntıdan uykuya dalacağından korkmuştum.
"En azından mutluymuş gibi gözükemez misiniz ? " selim omuzlarını sirktiğinde gözlerimi devirerek
"Hadi çıkalım" babam nefesini dışarıya üflediğinde selim sırıtarak bana baktı. Mağazadan çıktığımızda bir banka oturduk.
"Ee ne duruyoruz adi eve gidelim" babama baktığımda bana tatlı bir bakış atıp
"Aslında işe gitmem gerekiyor" tabiki. Zaten çok bile durmuştuk. Aslında gitmesini birazcık istiyordum yani selimle yalnız kalmış olurduk.
"Tamam teşekkür ederim" dediğimde yanağımdan öpüp arabasına doğru ilerledi. Selime baktığımda bana soran gözlerle bakarak
"Lunaparka gidelim mi" cidden mi. Lunaparka bayılırım. Onun böyle teklif etmesi beni hem şaşırtmıştı hemde sevindirmişti. Sesli bir şekilde gülerek boynuna sarıldığımda beni sıkıca tutup kendine daha çok yapıştırdı. Ondan ayrıldığımda sırıtarak bakıp elimi tutmuştu. El ele tutuşmuştuk. Daha önce çoook daha fazlalarını yapmıştık hatta neredeyse ahh neyse ama elimi tutması. O sıcacık ve kocaman ellerinin arasında benim küçücük ellerimi görmek kadar harika birşey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı İhanet (Düzenlenecek)
Novela JuvenilHayatımda yaptığım en büyük yanlışın Hayatımdaki en güzel şey olabileceğini kim bilirdi ki ?