Multi: Hande Koper
SELİM'den
Kapının önüne geldiğimde kendime çeki düzen vermiştim. Saçlarımı düzgün bir şekilde yukarıya kaldırdım. Üstüme çok saçma durur diye takım elbise giymedim ama bir ara düşünmedim değil. Ben ki düğünlerde bile spor giyinirim. Ama bu kız beni ne hale getiriyor ben bile kendime şaşırıyorum. Üstüme siyah bol bir tişört altına kot pantolon. Yırtık pırtık pantolonlarımdan giymedim. Eğer babası önyargılı biriyse beni sevmez diye. Galiba fazla abartmıştım ama Çok heyecanlıydım. Kapıya tıkladığımda bir kez daha üstümü başımı düzelttim. Hande kapıyı açtığında gülümsemeye çalıştım. Baştan aşağı onu süzmüştüm. Toz pembe bir elbise giymişti. Bebek yaka. Çok tatlı gözüküyordu ama fazla kısaydı onu dışarıda giymesini kesinlikle istemiyordum. Bacaklarını sadece ben gördüğüm zaman daha güzeller. İçeriye girdiğimde nefesimi dışarıya bıraktım.
"Ya özür dilerim ama babam tutturdu seninle tanışmak için" neden bu kadar tanışmak istemiş ki benimle. Yarını bekleyemedimi. Gülümsemeye çalışarak
"Sorun yok" dediğimde bana garip bakışlar atmıştı. Ona ne var anlamında başımı salladığında gülerek
"Sen neden kırmızısın ki şimdi" kırmızımıydım. Ahh harika. Terlediğimin farkındaydım ama kırmızı olduğumu bilmiyordum. Elimle alınımı sildiğimde daha çok güldü. Sessiz bir şekilde
"Kapa çeneni" dediğimde eliyle ağızını kapattı.
"Sadece fazla gerildim o kadar" gülmemek için yanaklarını sıktığında gözlerimi devirdim. Oturma odasına girdiğimizde babası ayağı kalkmış beni bekliyordu. Hande elimdeki poşeti alıp mutfağa gitmişti. Baklava almıştım. En sevdiğim tatlıdır. Çikolata alacaktım ama baklavanın daha iyi olacağını düşündüm.
"Merhaba efendim" babası beklediğim gibi sert değildi. Aslında annesi çok tatlı bir kadındı kocasınında tam tersi olacağını düşünmüştüm ama hiçte öyle gözükmüyor.
"Merhaba delikanlı" el sıkıştığımızda eliyle açık mavi koltuğu gösterip oturmamı söyledi. Oturduğumda hemen karşımdaki koltuğa oturdu. Handede içeri girdiğinde yanıma oturdu.
"Baba böyle boş boş oturmayamı çağırdın selimi" dediği zaman biraz rahatladım. Konuyu benim mi açmam gerekiyor du hiç birşey bilmiyordum. Böyle resmi ortamlardan nefret ederim zaten.
"Hayır sadece kızımın aşık olduğu çocuğu tanımak istedim" aşık olduğu. Ne kadar handeye bakıp sırıtmak istesemde babası karşımda olduğu için bunu yapamazdım.
"Rahatla biraz delikanlı sadece konuşmak istiyorum. Ben onur " onur. İsmini beğenmiştim. Gülümsediğim zaman oda gülümsedi. Karizmatik bir babası vardı. Güldüğünde daha karizma duruyordu.
"Bende selim efendim" bu sıkıcı tanışmamın ardından biraz daha rahatlamıştım. Bana ailem hakkında bir kaç soru sordu. İlerde ne olacağından falan. Sıkıcı baba konuşması işte. Acaba hande babasına evleneceğimizi falan mı söyledi de bana bu saçma soruları soruyor. Oturup sohbet ederken pizza gelmişti. Bu saatte. Hiç sağlıklı değil ama bunu tabiki onlara söyleyemeyeceğim için yemek zorunda kalmıştım. Üstelik birde kola vardı. Hande ağızında pizzayla
"Selimin çok iyi top oynadığını biliyomusun baba" handeye baktığımda piçce sırıtıyordu. Beni hiç top oynarken görmemişti ki nereden biliyordu nasıl oynadığımı. Ona öldürücü bakışlarımı attığımda onur bey
"Bir gün oynayalım bakalım kim daha iyi" samimi bir babası vardı. Sevmiştim babasını. Gülümseyerek
"Tabi efendim ne zaman isterseniz" dediğimde başını salladı. Sessizlik olduğu zaman onur bey bana bakıp
"Eline ne oldu. Neden sargıda kavga felan mı etmiştin yoksa" hayır onur bey kavga etmedim. Kızınıza sinirimden duvarı yumruklarken oldu. Diyemedim. Elime baktıktan sonra ne yalan uyduracağımı şaşırdım. Handeye baktığımda oda meraklı gözlerle bakıyordu. Oda bilmiyordu nasıl olduğunu.
"Ee hayır efendim. Kum torbasını yumruklarken biraz hızlı vurmuşum" handeye baktığımda bana inanmayan gözlerle bakmıştı. Babası gülerek
"Handeye de öğretirsen bir kaç birşey iyi olur geçen sene yenilmişti maçta" ne hande boks mu yapmış. Demek o yüzden sürekli bana yumruk atıyordu keçi. Gözlerimi büyülterek ve gülerek handeye baktığımda başını önüne eğmişti. Utanmıştı galiba keçi.
"Hande" gülerek handeye baktığımda onur bey birden
"Karşısında ki kız handeyi yere sermişti" güldüğümde hande birden
"Baba" diye homurdandı.
"Hey o senin sevgilin ona istediğimi anlatabilirim" gülümseyerek babasına baktığımda hande babasına öldürecek gibi bakıyordu. Biraz daha sohbet ettiğimizde oturduğum koltuktan kalktım.
"Ben artık kalkayım izninizle saat geç oldu rahatsızlık vermek istemem" dediğim zaman onlarda kalktı. Hande suratını asmıştı. Gitmeme üzülüyor muydu yoksa.
"Ya evet geç oldu kal işte" handeye tepki vermeden baktığımda babasına dönüp yavru köpek bakışları attı.
"Baba lüütfeeen bu saatte nasıl dönsün hem yarın okula birlikte gideriz" kalmam için babasına yalvarıyordu resmen. Bu beni mutlu etsede gülemiyordum işte. Babası handeden gözlerini alıp bana baktığında
"Senin içinde uygunsa tabiki kalabilirsin" tam ağızımı açıp cevap verecekken hande
"Uygun tabiki hadi gel ben sana babamın pijamalarından vereyim" elimden tutup beni tam karşıdaki odaya soktuğunda neye uğradığımı şaşırdım. Odaya girip kapıyı kapattığımız zaman artık sırıtabilirdim. O gardrobun içinden pijama çıkarırken ben sadece onu izliyordum. Siyah bol bir pijama çıkarttığında bana döndü.
"Ne var" dediğinde kapıya yaslanıp daha çok güldüm.
"Kalmamı bu kadar çok mu istiyordun" onu sinir etmek hoşuma gidiyordu. Gözlerini devirdiğinde elindeki siyah pijamayı bana fırlattı.
"Kapa çeneni ukala öküz" güldüğümde tekrar arkasını dönüp beyaz bir tişört çıkarıp yüzüme fırlattı.
"Hadi giyin ben içerdeyim. Delikanlı" ahh harika birde handenin benimle dalga geçmesini dinleyecektim. Delikanlı derken özel vurgu yapmıştı birde. Gıcık keçi. Gözlerimi devirdiğimde kapıyı açıp çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı İhanet (Düzenlenecek)
Teen FictionHayatımda yaptığım en büyük yanlışın Hayatımdaki en güzel şey olabileceğini kim bilirdi ki ?