Çok Yalnızım Maviş

1.8K 283 25
                                    

M: Selim Ekici

Pijamalarımı giyip yatakta kıvranmaya devam ediyordum. Bu lanet karın ağrısı ne zaman bitecek böyle. Uyuyamıyordum bile. Uyuyamadığım için telefondan the vampire diaries izlemeye başlamıştım. Damoncuğumu ne zamandır izlemiyordum. Başlattım ve saniyesinde mesaj geldi telefonuma. Ekrana baktığımda ŞEBEĞİM yazıyordu. Rüyasındamı gördü damonu izlediğimi. Ukala öküzü değiştirmiştim ona şebek demem onu sinir ettiği için bilerek yapmıştım ve bu ona çok yakışıyordu.
ŞEBEĞİM
"Sana gelebilir miyim ? yanında olmaya ihtiyacım var" normalde izin almayan birisi neden şu anda benden izin alıyordu ki. Gerçekten kötü olması gerekiyordu.
"Gel. bekliyorum." Telefonu bırakıp yatakta doğruldum acaba neyi vardı. İçimi korku kaplamıştı. Anneme baktım çoktan uyumuştu o yüzden açıklama yapmama gerek yoktu.

Sesizce kapıyı açtığımda direk odama ilerlemişti. Odama girip kapıyı kilitledikten sonra karşısına oturdum. Elimi yanağına koydum ve okşamaya başladım. "İyimisin şebeğim" omuz silkti. Gözleri şişmiş ve kızarmıştı. Onu ağlarken hayal ettiğimde için ürperdi. Onu hep güçlü olarak hayal ettiğim için garip olmuştum. "Tamam konuşmayalım sadece susalım ben susarakta yanında olurum senin ama yeterki yanında olduğumu bil" gözlerinden bir yaş aktığında başka tarafa çevirdi kafasını ve hemen eliyle sildi. Nesi vardı acaba. Bana anlatmadığı ve bu kadar kötü olan ne vardı. Onu böyle görmekten nefret ediyorum. Aklımdan bir sürü saçma sapan hikayeler kurduğum için bende gözyaşlarıma hakim olamadım. Kaşları çatıldı hemen "sen neden ağlıyorsun" eliyle akmakta olan gözyaşımı sildi. "Çünkü sen ağlıyorsun" dediğimde ellerini yanaklarıma koyup alınını alınıma yasladı. "Benim için ağlama sen ağladığında ben daha kötü oluyorum" hıçkırdım. Ben ne yapayım ki en ufak bir şeyde hemen ağlayabiliyordum bu huyumdan nefret ediyorum sulu göz olmaktan. "Kötü olma iyi ol. sen hep iyi ol" ensemden tutup alınımı öptükten sonra başımı göğüsüne yasladı. "Babam evleniyormuş" birden konuştuğunda sanki oksijenim bitmiş gibi boğulacaktım. Sesi o kadar titrek ve kötü çıkmıştı ki. Bana hiç babasından bahsetmemişti bu güne kadar. Ne o nede annesi sena hanım. Bende öldüğünü zannedip sormamıştım. Başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Bugün onu görmeye gittim aylar sonra ilk defa görecektim ama o hizmetlisine beni görmek istemediğini söyledi" hıçkırdığında ellerini tuttum sıkıca. Sanki bıraksam düşecekmiş gibi. "Anlatmak zorunda değilsin selim" benim yüzümden anlatıyorsa daha kötü olurdum. "Anlatmak istiyorum hande biliyor musun beni hiç bir zaman sevmedi. Bir babam hiç bir zaman olmadı. Her zaman yalnızdım bu hayatta. Annem zaten kendini toparlıyalamadı babamdan boşandığından  beri. Şimdi ise hergün farklı adamlarla farklı yerlerde. Eve bile uğradığı yok. Tek istediğim elimi tutan ve bana gülümseyen bir babaydı." Hıçkırdığında bende hıçkırdım. Ben öyle babanın.... Neden böyle insanlar varki hayatta. Elini sıktım tüm gücümle. "Ben her zaman tutacağım bu eli yalnız değilsin selim" titryerek iç çektiğinde aynı anda iki gözünden göz yaşları akmaya başladı. Eğildim ve tam gözyaşının üstünden öptüm yanağını. Dudaklarıma tuz tadı yayılırken oda yanağımdan öptü. "Çççok yalnızım maviş" diyerek ağlamaya devam ettiğinde içim parçalandı. Babasının bunları yapmaya hakkı yoktu. Çok mu zor varlığını hissettirmek be adam. İçimden babasına bildiğim bütün +18 küfürleri sıralarken elini yanağıma koydu. "Beni hiç bırakma tamam mı Hande. Bazen o kadar korkuyorum ki gerçek olmamandan. Elimi bırakmandan. Tekrar yalnız kalmaktan. Beni hiç kimse bu kadar sevmedi o yüzden senin sevgin gerçek dışı geliyor" bende elimi yanağına koydum. Onu bırakmamdan mı korkuyordu gerçekten. İçi titriyordu resmen. Ama ben kıyamam ki sana. Şebeğim benim. Elimi çenesine koyup başını kaldırdım ve bana bakmasını sağladım. "Bak bana ben gerçeğim selim. Burdayım senin elinden tutuyorum ve kalbim sadece senin için atıyor ve bu kalp seni bırakmak gibi bir salaklık yapmayacak asla" ağlayarak zar zor konuştuğumda göz yaşımı sildi. "Teşekkür ederim beni sevdiğin için" kollarını boynuma sardı ve derin derin nefes almaya başlamıştı. Allah'ım o kadar kötü bakıyor ki. Bana bunları anlatması ve güvenmesi o kadar sevindim ki. Kalbimin sahibi olan çocuk bana güveniyor. Babasından nefret ediyordum. Kim bilir kaç yıl bu acıyla yaşadı. Bari bir kez gülümseyip seni seviyorum oğlum deseydin be zalim adam.

Selim yatağıma uzandığında bende yanında yan yatıp onu izliyordum. Ağlayarak uyumuştu. Kim bilir rüyasında ne görüyordu. Göz yaşlarım hala akıyordu. Hıçkırırken ses çıkmaması için elimle ağızımı kapattım. Bu nasıl bir hikaye ya. Hangi çocuk hiç sevilmeden büyür ki. Doğaya aykırı bir kere. Göz yaşım selimin dudaklarının üstüne düştüğünde hemen gözlerimi silmeye çalışmıştım. Gözlerini açmadan "sen nasıl birşeysin ya" dediğinde hıçkırmıştım. "Neden benim yerime ağlıyorsun maviş" gözlerini açtığında dudaklarımı ısırıyordum. "Seni çok seviyorum" diyebildim sadece. İçimdeki bütün duyguların birleşimini söyleyerek. Zaten hassas dönemimde olduğum için fazla duygusaldım. Oda dirseğinden güç alarak yan döndü ve eliyle gözyaşlarımı sildi. Gözlerim boynuna takıldı. Kolye yoktu. Hani o kolyeyi hiç çıkarmayacaktı. Hep içine sokuyordu ama zincirini görebiliyordum ve şimdi gözükmüyordu hiç birşey. "Kolye nerde" dedim buruk bir sesle. Çıkarmış olma ihtimali korkutuyordu beni. Tişörtün içinden çıkarttığında nefesimi dışarıya üfledim. "Çıkarttın sandım" dedim hala korku dolu ses tonumla. "Bu kolyeyi çıkarttığım gün bilki beni kaybetmişsindir maviş ama öyle bir şey olmayacak ne senin kolyen nede benimki hiç çıkmayacak tamam mı ?" Başımı salladığımda uzanıp dudaklarıma küçücük bir öpücük yerleştirdi ve tekrar sırt üstü yattı. Uykusunun geldiğini gözlerindeki kırmızılıktan anlıyordum ve benimkilerde yanıyordu. O yüzden zırlamayı bırakıp bende ona sarılıp uyumaya başladım.

Tatlı İhanet (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin