Multi: Selim Ekici
Pijamalarımı katladıktan sonra selime baktım. Bana hayranlıkla bakıyor gibi birşeydi. Ona garip bakışlarımı attığımda normale döndü.
"Beni eve bırakır mısın" diye sorduğumda ciddimisin bakışlarını attı. Ahh bu bakışlar hiç eskimiyecek mi ?
"Saçmalama saat kaç olmuş ayrıca benim kolum kırık" off bana duygu sömürüsü yapıyordu resmen ama ona kıyamıyordum işte sonuçta benim yüzümden kolu kırılmıştı.
"E madem burda kalacam bana neden tişörtünü verdin ki " üstümde zaten pijamalarım vardı kendi tişörtünü çıkartıp o harika fiziği görmemi sağlaması saçmaydı. Hayır şikayetçi değilim tabikide ama saçmaydı işte.
"Bacaklarını görebilmek için " bu çocuktan nefret ediyorum. Aklı sadece bir şeye çalışıyordu resmen. Az önce katladığım pijamamın altını tekrar giymek için elime aldığımda hızlıca kalkıp elimden almıştı.
"Ya ver şunu" diye mızmızlandığımda başını hayır anlamında iki yana salladı. Pijamayı ne olduğunu bilmediğim bir odaya atıp kapısını kilitlediğinde engellemek için ona doğru koşmuştum ama yetişememiştim.
"Ver şu lanet anahtarı" diye bağırdığımda sırıtarak
"Ben bu sahneyi bir yerlerden hatırlıyorum" ahh tabi hatırlar beni kendi odama kilitleyip anahtarı pantolonunun içine atmasını nasıl unutabilirki. Elinden anahtarı almaya çalışırken bahaneler uydurdum.
"Ya üşüdüm ama ben" çok saçma bir bahaneydi. Evin içi o kadar sıcaktı ki resmen terlemiştim. Birden ellerimi tutup kendi beline sardığında çapkınca sırıtarak
"Benim altımdakini alabilirsin istiyorsan" dediğinde yüzümü buruşturmuştum. Pislik. Resmen bana ne dedi.
"Ahh seni pislik iğrençsin" kollarımı ondan kurtardığımda sesli bir şekilde gülmüştü. Somurtarak koltuğa oturduğumda birden telefonum çaldı. Hızlıca elime alıp tekrar oturduğumda açtım.
"Efendim anne" anneme haber vermediğim için muhtemelen kızacaktı.
"Neredesin sen bir çıktın bir daha gelmedin" kızgın olduğu sesinden belliydi ama selimle olduğumu söylersem yumuşardı.
"Selimdeyim anne geç olduğu için gelemedim" dediğimde annemin kahkahasını duymuştum.
"Ne oldu selim seni çok yalvarttımı anlat bakalım" ahh işte yine beni rezil etmeye başlamıştı. Selimin duymaması için dua etmiştim ama bana sırıtarak bakıyordu.
"Anne saçmalama hadi kapatıyorum" diye geçiştirdiğimde öpücük atıp kapatmıştım. Neden bu çocuğun evine her gelişimde burda kalıyordum ki ben. Selim sırıtarak yanıma oturduğunda tatlı bir şekilde bana bakmıştı.
"Hadi birşeyler hazırla mutfaka abur cubur var" bu çocuk bu fiziğe nasıl sahipti anlamıyorum.
"Bu saatte" diye şaşkınca sorduğumda başını salladı. Ne yani ona hizmet mi edecektim.
"Kalk kendin hazırla" dediğimde dudağını büzerek
"Ama benim kolum kırık " dediğinde kaşlarımı çatmıştım. Bunu bilerek yapıyordu. Resmen iyi niyetimden faydalanıyordu. Homurdanarak mutfağa gittiğimde içinde bir sürü abur cubur olan dolabın kapağını açıp dışarıya çıkarttım içindekileri. bir kaç tabağa servis yapıp önüne koyduğumda dudaklarını ıslattı. Yanına oturduğumda
"Sen yedirir misin" diye sormuştu. Ona asla der gibi sert bir şekilde baktığında keyifle sırıtıyordu.
"Diğer koluna ne oldu" dediğimde birden eline kumandayı alıp kanal değiştirmeye başlamıştı.
"Onda kumanda var görmüyor musun" ahh ben bunu öldürürüm. Gözlerimi devirerek üçgen şekilli cipsiden bir tane alıp ağızına doğru götürdüğümde gülmekten zar zor açmıştı ağızını. Hepsini ağızına tıktığımda öksürmeye başlamıştı.
"Şimdide boğmayamı çalışıyorsun" iyiki bir kolunu kırdım hatta ben bile kırmadım kolunu kendi aptallığı yüzünden kırılmıştı. homurdanarak cipsiden bir tane daha ağızına götürdüğümde parmaklarımıda yiyecekti neredeyse. Parmağımı ağızının içinden çekmeye çalıştığımda ısırmıştı.
"Ya of salak mısın" ısırdığı elimi ondan uzaklaştırıp kaşlarımı çatarak ona baktığımda gözlerini devirerek derin bir şekilde nefes almıştı.
"Ya bana su getirir misin dolapta var" masum bir şekilde istediği için itiraz etmeyip oturduğum koltuktan kalkıp mutfağa ilerledim. Dolaptan cam şişeyi alıp birde bardak almıştım yanında. Bardağa doldurmaya üşendiğim için değil bir bardak daha isteyip beni sinir etmesin diye şişeyide getirmiştim. Önündeki sehpaya koyup bardağı doldurduğumda ona uzattım. Elim hala havadayken bardağa bakıp
"Biliyor musun şuan canım su istemiyor" hay senin canına.. Ona kızgınca bakarken hala elim havadaydı.
"Öylemi" diye sert bir şekilde söylediğimde sırıtarak bana bakıyordu. Birden ayağı kalkıp elimdeki bardağı üzerine boşalttığında olduğu yerde sıçramıştı.
"Ahh dondum" su buz gibiydi ve bardak büyük olduğu için bayağı ıslanmıştı. Üstüde çıplak olduğu için şuan onun yerinde olmak istemezdim. Oh iyi oldu. Benimle oynamak neymiş öğrenmiş oldu.
"Buraya gel" birden kalktığında koşarak ondan kaçmıştım. Hızlıca merdivenleri çıktığımda peşimden gelip gelmediğini bilmiyordum çünkü sadece koşuyordum. Onun odasına girdiğimde kapıyı hızlıca kilitleyip kilidi cebime koymuştum. Ahh acaba çok kızdımı. Tabi kızmıştır. Kesin hasta olacaktı benim yüzümden. Peşimden gelmiyordu çünkü eğer gelseydi bana yetişirdi ama neden gelmemişti. Onun yatağına oturmuş aptalca düşünürken kapıdan sesler gelmişti. Birden kapı açıldığında öylece bakmıştım. Anahtar bende değil miydi ? Elinde bir kaseyle içeriye girdiğinde kasenin içinde buzları gördüğüm zaman lanet ettim.
"O buzlarla ne yapacaksın" kaseyi yatağın yanındaki komidinin üzerine koyduğunda yataktan uzaklaşıp kapıya doğru koşmaya çalışmıştım ama belimden tutup beni yatağa fırlatmıştı.
"Ya haksızlık ben alt tarafı su döktüm" diye mızmızlandığımda üzerimdeki onun tişörtünü çıkartmaya çalışıyordu. Ne kadar zorlasamda anında çıkartmıştı tişörtü. Şuan üstümde o var ve ben çıplağım. Ahh bunu düşündükçe titriyordum. Eline bir tane buz aldığında vücuduma sürüp işkence gibi birşey yapacağını sanmıştım ama buzu ağızına attığında sadece şaşkınca bakıyordum. Birden eğildiğinde derin nefes almıştım. Karnıma indiğinde ağızındaki buzu tenime değdirerek diliyle dolaşmıştı karnımı. Bu çok harikaydı ama bir o kadar da iğrençti. Onu engellemek için karnından ittirmiştim ama hiç bir işe yaramamıştı. Bende yandaki buz dolu kaseyi alıp kafasına geçirdiğimde birden üstümden fırlamıştı. Ahh şuan donuyorum. O üstümden kalkınca bütün buzlar benim üstümde kalmıştı. Birde eriyen buzların suları. Ahh şuan donuyorum titriyorum ve kesin hasta olacağım. Sesli gülerek üstümden kalktığında bende buz dolu yataktan fırladım.
"Hay senin fantezine" diye üstümü kurulamaya çalıştığımda gülmekten öksürmüştü nerdeyse
"Kapa çeneni bana havlu ver" diye bağırdığımda dolaptan havlu çıkarıp bana uzatmıştı. Üstümü kuruladıktan sonra ona sormadan dolabını açıp kendime pijama çıkarttığımda sadece beni izliyordu. Onun uzun ve bol pijamasını giydikten sonra düşmemesi için ipini deli gibi çekip düğümlemiştim. Üstümede bu sefer beyaz olan tişörtünü giydikten sonra bana bakan selime aldırmadan bende olan anahtarla odadan çıkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı İhanet (Düzenlenecek)
Teen FictionHayatımda yaptığım en büyük yanlışın Hayatımdaki en güzel şey olabileceğini kim bilirdi ki ?