Küçük Hırsızlar

3.3K 347 15
                                    

Multi: Hande Koper

Sabah uyandığımda biri başımın üstünde tepinmiş gibi hissediyordum. O kadar başım ağrıyordu ki ve ne olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu. En son Mirayla birşeyler içiyorduk ama sonrası kesik kesik hatta yok. Ah. Ayrıca bana pijamalarımı kim giydirdi. Kafamda bir sürü soru vardı. Merdivenleri sızlanarak indiğimde annemle selimin kahkahalar atarak konuştuğunu gördüm.
"Senin burda ne işin var" bağırdığımda birden ayağı kalkmıştı. Annem
"Sakin ol" diye tısladığında onada bağırdım. Kapıyı açıp "çık dışarıya" diye bağırdığımda gözlerini devirdi. Annem
"Bir sabrette çocuk sana anlatsın boşuna bağırıyorsun" ahh kim bilir neler anlattı annemede onuda kandırmış resmen.
"Dinlemek istemiyorum o piçin teki şimdi defol evimden" diye bağırdığımda selim karşıma geçerek omuzlarımdan tuttu. Sinirli bir bakış atıp
"Sadece kapa çeneni ve beni dinle"  birde bağırıyordu. Ukala piç. Kollarının arasından kurtulup
"Defol" diye tekrarladığımda sesli bir şekilde inledi.
"Benden bu kadar sen kaybedersin" kapıyı çarpıp çıktığında bağırma sırası annemdeydi. Ona
"Ne yapmaya çalışıyorsun" diye bağırdığımda
"Gerizekalı" diye çıkıştı. Bu şimdi bana neden gerizekalı diyordu ki böyle. Selime bağırıp çağırması gerekiyordu bana değil.
"Anne yeter şunu savunup durma o beni aldattı" diye bağırdığımda alaycı bir şekilde sırıtıp
"Hayır benim aptal kızım o kızla senden önce yatmış" ne!!  Şuan ne yapacağımı bilmiyorum. Bu ne demekti şimdi. Ahh sinirden saçlarımı yolmak istiyorum.
"Sen nereden biliyorsun" az önceki sesimin daha kısık sesli bir haliyle sormuştum bu soruyu.
"Bütün gece bana olanları anlattı çünkü senden önceyi ve senden sonrayı" eğer annemin söylediği doğruysa ben selimin suratına bir daha nasıl bakacaktım ? Annem konuşmaya devam ederken onu dinlemeden kapıyı açıp selimin peşinden koşmuştum. Fazla ilerlememişti ama uzaktı.
"Selim bekle" etraftaki herkes aptal gibi bana bakıyordu. Pijamalarımla dağılmış saçlarımla bir erkeğin peşinden koşuyordum resmen. Ona yaklaştığımda bana aldırmadan hızlıca yürümeye devam etti.
"Ya dursana" kolundan tutup onu kendime çevirdiğimde sinirli bir şekilde elini ellerimin arasından çekmişti.
"Ne var yine ne kadar piç olduğumu söylemeyemi geldin yoksa" iğneleyici ses tonu canımı acıtmıştı. Suçlu bakışlarımı atarak başımı hayır anlamında salladığımda sırıttı.
"Hayır bak ben bilmiyordum" kendimi savunmaya çalışırken sesini daha çok yükseltip
"Beni dinlemedin bile" diye bağırdığında olduğum yerde titremiştim. Ağlamaya başladığımda
"Ağlama" diye beni uyarmıştı ama elimde olan birşey değil. Ona suçsuz yere bağırıp çağırmıştım hemde onu dinlemeden. Onu kaybetmekten çok korkuyorum o kadar sinirli gözüküyordu ki ve az önce benden bu kadar demişti. Ahh korku bedenimi uyuşturuyordu resmen bacaklarımın hissini kaybedeli çok olmuştu. Elimle gözyaşlarımı silip
"Ağlamıyorum" diye sessiz bir şekilde tısladığımda sesli bir şekilde "ahh" diye inlerken ellerini saçlarının arasını atıp sakin olmak için kendini sıktı. Damarlarını görebiliyordum.
"Bak sinirliyken benden uzak dur canını yakarım" evet onu farkettim ama senden uzak durmaya hiç niyetim yok. En son istiyeceğim şey seni kaybetmek öküzcüğüm.
"Hayır" diye çıkıştığımda nefesini dışarıya bırakarak kolumdan sıkıca tuttu.
"Ne yapıyorsun" etraftaki herkes öylece izliyordu. Sanki film izliyorlar. Kolumu o kadar sert tutuyordu ki kesin morarmıştı tuttuğu yer. Beni kimsenin olmadığı bir sokağa doğru çekiştirdiğinde kurtulmaya çalışıyordum ama fil gücü vardı bu öküzde. Bir binanın açık olan kapısından içeriye beni zorla soktuğunda kapıyı hızlıca kapatıp sırtımı sert bir şekilde duvara yaslamıştı. Ben acısından gözlerimin dolduğu kolumu tutarken o ellerini iki yanımdan duvara yaslamış bana öldürecek gibi bakıyordu.
"Sana benden uzak durmanı söyledim" diye sessizce bağırdığında onu takmamıştım çünkü kolum o kadar acıyordu ki. Kolumu tutarak ağlamaya başladığımda önümden çekilip yanımdaki duvarı yumruklamaya başlamıştı. O kadar sert vuruyordu ki zaten eli yeni iyileşmişti. Bu sefer kesin kırılacaktı.
"Yapma" onu engellemeye çalıştığımda birden omuzlarımdan tutup sırtımı tekrar mavi duvarla buluşturmuştu.
"Bak sana çok kızgınım tamam mı ama asla canını acıtmak istemedim ama sen o kadar keçisin ki" sinirden kıpkırmızı olmuştu. Kendini o kadar sıkıyordu ki canımı acıtmamak için. Ağlamayı bıraktığımda ellerini yanaklarıma koyup alınını alınıma yasladı.
"Özür dilerim seni dinlemediğim için" sesim titremişti ve hala hıçkırıyordum. Hayır kolum acıdığı için değil söylediği sözler yüzünden ağlıyordum. Elini yanağımdan çekip gözyaşlarımı silmek için kaldırdığında hafif bir çığlık attım. Eli şişmişti ve kıpkırmızı olmuştu. Ahh kesin kırdı ama neden bağırıp çağırmıyor.
"Elin çok kötü olmuş" endişeli gözlerle eline dokunduğumda hemen "ahh" deyip benden uzaklaştırmıştı.
"Benim yüzümden" vicdan azabı çekiyordum resmen. O kadar şişmişti ki. Endişeli gözlerle eline bakarken binanın merdiveninden yaşlı hafif kilolu bir kadın birden çığlık attığında selimde bende olduğumuz yerde titremiştik.
"Siz kimsiniz sizi küçük hırsızlar" ahh harika şimdide hırsız olmuştuk. Hem kimsiniz diye sorup hemde hırsız dediği için gözlerimi devirmek istemiştim ama kadın o cırtlak sesiyle öyle bir bağırıyordu ki onu boğmak istemiştim. Hani yaşlılar tatlı ve tontiş oluyorlardı. Ahh yalan.
"Teyze sus biz hırsız değiliz" selim hala canı yandığı için elini tutarak ve kıpkırmızı bir şekilde söylemişti bunu.
"Çıkın binadan sizi küçük hırsızlar" ayağından çıkarttığı terlikle bize doğru koştuğunu  farkettiğim an sadece ağızım açık ona bakıyordum. Selim kapıyı açıp beni çekiştirdiğinde kendime gelmiştim. Binadan koşarak çıktığımızda kadın arkamızdan bizi kovalıyordu.
"Gelin buraya hırsızlaaaar" bu kadın tam bir salak. Binaya giren her yabancıya böylemi davranıyordu acaba diye düşünmeden edemedim. Yaşlı başlı olmasına bakmayın o kadar hızlı koşuyordu ki neredeyse bize yetişecekti. Nefes nefese kaldığımda artık koşacak gücüm kalmamıştı. En sonunda bir taksiye hızlıca bindiğimizde o kadını atlatmıştık. O kadının mahallenin delisi olduğuna bahse girerdim. Taksiye bindiğimizde ikimizde nefes nefes kalmıştık ve soluğumuzu düzeltmeye çalışıyorduk. Bir kaç dakika hatta yolun yarısı boyunca sürmüştü benim düzelmem. Fiziğim çok iyidir ama tembelin tekiyimdir. Koştuğumda hemen tıkanırım. Selimin eline baktığımda hala kırmızıydı ve canı çok yanıyordu hemde benim yüzümden. Taksideki tatlı hafif yaşlı amcaya en yakın hastaneye gitmemiz gerektiğini söylediğim zaman nazikçe başıyla onaylatmıştı beni. Bir kaç kere dolanıp en sonunda hastanenin yerini bulan tatlı amcaya parayı uzattıktan sonra hızlıca hastaneye girmiştik.

Tatlı İhanet (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin