Multi: Hande&Selim
Görüşlerinizi bekliyorum :)
Kapıya tıkladığımda Mira kapıyı şaşırarak açsada sonradan boyunuma atlamıştı. Kapıda bir süre sarıldıktan sonra beni içeriye çekti. Onlara gitmeyeli uzun zaman olmuştu. Eski mahallemdeki eski insanlar. Babamı bile görmeden Mira'ya gelmiştim. Ne kadar istemesemde babamla arama mesafe giriyordu ve bunun sorumlusuda oydu. Pembe beyaz kare desenli pijamasıyla bana gülümseyerek bakan aptal kız beni mutfağa doğru çektiğinde sadece onu izledim. Evde kimse yoktu. Annesi ve babası dışarıya çıkmışlardı. Dolabı açıp kutu kutu dondurmaları gösterince çığlık attım. Şuanda tam ihtiyacım olan şey. Bende onun pijamasının kırmızısını giydikten sonra beyaz pofuduk tavşan desenli terlikleri giyip saçımı topuz yapmıştım ve evet depresyona girmeye hazırdım. Onun odasına geçtiğimizde son ses müzik açmıştı odasındaki televizyondan. yatağın üstüne çıkıp ikimizde şarkıya eşlik ederek dans ediyorduk. Pijama partisi gibi birşey olmuştu sanırım bu. Karnımız ağrıyana kadar dondurma yiyerek dans ettiğimizde bayağı eğlenmiştim. Burda yaşadığım zamanlar neredeyse her gecemiz böyle geçiyordu. Eskileri özlemiştim.
"Ee nasılsın daha iyimisin" yatağına karşılıklı otururken bu soruyu sormuştu bana.
"E evet iyiyim" lafı geçiştirdiğimde bana kızgın bakışlar atmıştı. Yine soru yağmuruna tutacaktı beni.
"Banada mı" diye trip attığında yaklaşıp yanağından öpmüştüm onu. Şımararak güldüğünde bende sırıttım.
"Annem bir adamla tanışmış ona canım sıkılmıştı" aslında bu bir yalan değildi evet tanışmıştı. Gözlerini devirdiğinde kakaolu dondurmasından kocaman bir kaşık alıp zorla bana yedirmeye çalıştı. Kafamı geriye çeksemde yemiştim en sonunda. Tabi bütün yüzüm kako olmuştu.
"Ee benden sonra ne yaptın" ağızından laf almaya çalışmıyorum. Yani sanırım. Galiba kendimi kandırıyorum selimle konuşup konuşmadıklarını deli gibi merak ediyordum.
"Hiç öyle ders işledik selim bana seni sordu falan" dur dur dur bir dakika. Selim beni mi sormuş. Ne demişti ki acaba. Şuan meraktan ölüyordum. Sırıtmamak için aklıma selimle kavgamızı getirdiğimde üzülmüştüm yeniden.
"Ne sordu ki" umursamaz takılmaya çalışmıştım. İnşallah öyle olmuştur.
"Ya işte nasıl olduğunu merak etmiş falan" demek umursuyordu. Umursuyorduuuuu. İçimden dans etmeye başlamıştım bile. O kadar iyi rol yapıyordu ki beni umursamadığını hatta sevmediğini bile düşünmüştüm. Gülmemek için yanaklarımı ısırdığımda konuyu değiştirmeye çalıştım. Bütün gece kız muhabbeti yapmıştık. Eski okulumdaki kızlardan. -selim-den bahsetmiştik. Bana yine selimi ne kadar sevdiğinden bahsetmişti. Yine moralim bozulmuştu. Ve üzgün üzgün uyumuştum. Sabah Mira beni uyandırdığında zar zor uyanmıştım. Yataktan kalkmam yarım saat kadar sürmüştü. Kahvaltı yaptıktan sonra okul kıyafetlerimizi giyinmiştik. ben ondan önce çıkmıştım eve uğrayacağımı söylemiştim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde annem evde yoktu. Olmaması iyiydi çünkü şuan onunla konuşmak istemiyordum. Mutfağa gidip artan böreklerden bir tane aldığımda merdivenleri çıkıyordum. Odamın kapısını açıp içeri girdiğimde ağızım açık kalmıştı. Benim yatağımda selimin ne işi var ? Üstelik uyuya kalmıştı. O kadar tatlı gözüküyordu ki elimdeki böreği çalışma masamın üstüne bırakıp ona doğru yürüdüğümde ağızımdaki koca lokma sonunda bitmişti. Eğilip dizlerimin üstüne oturduğumda suratını izledim. Saçlarını hafif bir şekilde okşarken birden haraket etti. Elim ayağıma dolanmıştı. Korkmuştum ani bir haraket yaptığı için. Hafif bir şekilde inlediğim zaman gözlerini açtı. Uykulu gözlerle etrafa bakınırken bende hemen dizlerimin üstünden kalkmaya çalıştım. Dengemi kaybedince gardrobumun kapağı açık olduğu için kıyafetlerimin içine düşmüştüm ve bu gerçekten acıtmıştı Dengemi toplamaya çalışıp kalktığımda uzun elbisemin tülüne takıldığımı farketmeden bir adım atmaya çalışmıştım. Bir adım attığımda yüz üstü yere düşmek üzereyken beni belimden yakalamıştı. Saçım başım dağılmış bir şekilde ona baktığımda bana kızgın gözlerle bakmıştı. Hala kızgın mıydı yani. Ayağımı bana takılan tülden kurtardığımda üstümü başımı toplayıp selimin karşısına geçmiştim. Sonunda.
"Şey sen buraya nasıl girdin" çok heyecanlıydım. Normalde bu kadar heyecanlı değilim onun yanındayken ama şuan o gözleri beni öldürecek gibi bakıyordu. Yada bana öyle geliyordu.
"Annen aldı beni içeriye arkadaşının yanındaymışsın" dediğinde arkadaşına vurgu yapmıştı gözlerimi ne kadar devirmek istesemde onunkilerden bir dakika bile ayırmamıştım gözlerimi.
"Bana imalarda bulunmak için mi geldin" sıkılgan ses tonumla bunu sorduğumda hafif tebessüm etti. Hafif bir tebessüm bile beni rahatlatmaya yetmişti aslında. Tabi tekrar aynı haline dönene dek.
"Neden geldiğimi bende bilmiyorum gelmemem gerekirdi. Sana o kadar kızgınım ki ama nasıl olduğunu deli gibi merak ettim" konuşurken üzerime doğru yürüdüğü için geri geri adımlar attım. Arkamdaki hala açık gardrobu unuttuğumdan tekrar tam düşecekken belimden tutup beni kendine çekti. Hızlıca gardrobun kapağını kapatıp sertçe bana bakarken ben oldukça tırsmıştım.
"Beni ilk defa terk eden bir kızın peşinden koşuyorum sen bana ne yapıyorsun böyle" o cümlesine devam ederken bende onun kollarından tutmuştum. Beni o kadar sıkı tutuyordu ki sanki bıraksa düşecekmişim gibi. Kendi vücuduna yaslıyordu benimkini. Bunu yapması hoşuma gidiyordu. Hemde çok. Bana hala sertçe bakarken bense saf gibi bakıyordum.
"O kadar garip hissediyorum ki bu hissi bilemezsin. Sanki seni görmezsem ölecekmişim gibi" bu hissi bilemez miyim ahh tabi.
"Sanki seni görmezsem nefes alamıyacakmışım gibi" cümlesini ben devam ettirdiğimde şaşırmıştı. Ama hiç bozmadan
"Sanki sensiz kalırsam bir daha mutlu olamayacakmışım gibi" gözlerimizi kırpmadan birbirimizin cümlelerini tamamlıyorduk ve bu harika birşeydi.
"Ben" dediğinde sözünü kesip
"Sensiz kalmak itemiyorum" onunda bunu söyleyeceğini düşünerek cümlesinin devamını ben getirdiğimde gülümsemişti. Şu anda o kadar mutluydum ki mutluluktan ağlıyordum. Ellerini yanaklarıma koyup göz yaşlarımı sildiğinde dudaklarıma uzanıp beni öpmeye başladı. Ellerimi boyununa dolayıp ona karşılık verdiğimde gülümsemeden edemedim. Gülümsediğim zaman dişlerime değdiğini hissettim dudaklarının dudaklarından ayrılıp ona baktığımda bulanık görmüştüm. Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatmıştı resmen tekrar gözyaşlarımı sildiğinde alınını alınıma yasladı.
"Tekrar sevgilim olmana izin veririm ama bir şartla" dediğinde kalbim fırlayacak gibi hissetmiştim. Alınımı alınından çekip ona baktığımda çok yakın olduğumuzu farkettim. Burunlarımız birbirine değiyordu. Ona endişeli gözlerle bakarken oda bana ciddi bakıyordu.
"Beni terk ettiğini kimse bilmeyecek" birden sırıtarak konuştuğunda aldığım nefesimi dışarı üflemiştim.
"Uf gerizekalı ödüm patladı" güldüğünde bende gülerek ona baktım. Kollarının arasından ayrılıp bir peçeteyle yüzümü sildiğimde selim yatağıma yatıp yastığıma sarıldı. Ve çok tatlıydı.
"Bugün hiç okula gidesim yok" arkamı dönüp ona baktığımda sırıtıyordu. Elimdeki peçeteyi odamdaki çöpe attığımda
"Gitmezsem saatlerce annemi dinlemek zorunda kalırım" dediğimde sırıtarak yataktan kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı İhanet (Düzenlenecek)
Teen FictionHayatımda yaptığım en büyük yanlışın Hayatımdaki en güzel şey olabileceğini kim bilirdi ki ?