Yorum ve voteleri bekliyorum iyi okumalar ;)
Multi: HanSel
Elimdeki krakeri hunharca yerken TV'de kadın programları izliyordum annem sağolsun. Bu aralar işe fala gitmiyordu sebebini bilmesemde. Kısmetse olur'ı izliyorduk bir saate yakın ve ben kendimi test ediyordum. En fazla ne kadar dayanabilirim ? Ama sanırım daha fazla dayanamayacağım. "Anne ben gidiyorum" dedim krakerim bittiğinde. Ayağı kalkıp üstümü silkeledim. Altımdaki kot şort bayağı kısaydı ve üstündede siyah üstünde beyaz yazılarla DKNY yazan askılı birşey giymiştim.
"Nereye gidiyorsun" dedi gözünü TV den almadan. Elindeki çekirdeği çitliyordu hala. "Rüzgoş geldi dedim ya ona giderim belki sıkıldım" dediğimde ayağıma siyah babet aldım. "Hıh sıkılmışmış. Babanlayken hiç sıkılmıyorsun benimleyken sıkılıyorsun" sinirle ve bıkkınlıkla nefesimi üfledim. "Ne alakası var ayrıca sen annemsen oda babam" dediğimde gözlerini devirdi. "Tabi tabi onu daha çok seviyorum demiyorda" dediğinde kapıyı açtım. "Anne gerçekten şuan hiç sırası değil" dedim ve çıktım. Annemi anlamıyordum. Babamı sevmemin neresi yanlış ? Sanki benim yüzümden ayrılmışlar gibi bütün yükü bana yüklüyor. Babamı daha çok sevdiğim doğru çünkü o beni anlıyor. Yani en azından anlamak için çaba sarf ediyor. Ama annemin tek bildiği bağırıp çağırıp hesap sormak. Okulların kapanmasına neredeyse bir kaç hafta kaldığı için okulu kimse takmıyordu. Sınavlar haftaya başlayacaktı ve konular bittiği için okula kimse gitmiyordu. Gerçi konular bitmese bile kim takardı ki ? Bizim evin bir kaç sokak arkasında olan Rüzgoşların evine geldiğimde kapıda beni görünce yüzündeki gülümsemesi arttı ve kollarını direk boynuma sardı. Rüzgoşum benim ya. Tıpkı eski günlerdeki gibi. İçeriye girdiğimde evde kimse yoktu. Oysaki annesi nermin teyzeyi çook özlemiştim. Bir ara annemle görüşmeliydiler malum onlarda en az ben ve rüzgoş kadar yakındılar bir zamanlar. Annem demişken. Kavgamız aklıma geldi ve birden duruldum. Rüzgoş koluma vurdu. "Pşt noldu" dedi elindeki sıcak çikolatayı içerken. Bende içtim bir yudum kendi bardağımdan. Elimdeki bardağı yani üstünde ben ve rüzgoşun olduğu bardağı ona doğum gününde ben almıştım. Hediye sana ama size geldiğimde benim kullanmam için aldım yani aslında kendime diyerek vermiştim bu bardağı ona. Gece gündüz birlikte olduğumuz için sürekli onlardaydım o yüzden özel bir fincanım olmalı deği mi ? Malum sürekli bişeyler içtiğim için. "Annemle kavga ettik. Ondan sıkıldığımı söyledi. Babamla daha çok ilgilendiğimi falan sitem etti kendi çapında" dediğimde nefesimi sesli üfledim. Dudaklarını büktü. Saçları dağılmıştı ve dudakta bükünce gel beni ye diyor ama kankam olduğu için gel beni gıdıkla olarak çeviriyorum ben onu. "Tamam sus ve sarıl" dediğinde gülümsedim. Rüzgar böyleydi işte. Ben anlatmadığım sürece zorlamaz sadece yanımda olduğunu belli ederdi. Teselli işlerinde berbat olduğunu söylesede ona sarılınca sanki biri kalbimi okşuyor gibi rahatlıyordum. Elimdeki fincanı bıraktım ve kafamı çenesinin altına yasladım. "Senden iyi kanki yok beh" dedim daha sıkı sararken. Kafamı göğüsünden çekti ve piç smile yaparak bana baktı. "Yani kendimi övmeyi sevmem bilirsin hatta o kadar mütevazi bir insanım ki ne kadar müko bir kanki olduğunu söylemeye gerek duymuyorum" dediğinde güldüm ve karnına vurdum sonra tekrar sarıldım. Mütevaziyim derken bile egosunu besleyen kankim var daha ne isteyeyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı İhanet (Düzenlenecek)
Teen FictionHayatımda yaptığım en büyük yanlışın Hayatımdaki en güzel şey olabileceğini kim bilirdi ki ?