'Tüm dünyamı yeşile boyamıştın.Şimdiyse geriye sadece gözyaşının berraklığı kaldı.'
Kırmızı,mavi,siyah... Evrenin tüm alevleri bir olsa da, sevdiğinin çaresiz haykırışları kadar acıtamaz bir kalbi.
Meydanda acımasızca işkence edilen güzel kadını izlerken aklımdan bunlar geçiyordu. Kaybolmaya yüz tutmuş insanlığımın son kırıntıları içimde, öylece dikiliyordum. Onun kadar cesur olabilmeyi dilerdim. Bilinçsiz bakan çim yeşili gözlerinden akan yaşlar, yanan vücudu yüzünden değil kederdendi. Sevdiği adamı bir daha göremeyecek olmanın verdiği keder. Kaybolmuşken bile nasıl bu kadar anlamlı bakabilirdi bir çift göz?
"Bebek nerede?"
"Hepiniz... Hepinize bunları ödeteceğim!"
"Bebek nerede?"
"Tanrı belanızı versin, bebek yok!" İç parçalayıcı bir yakarışa dönen çaresiz bir ses. "Lütfen...Lütfen öldürmeyin onu, zarar vermeyin. Yalvarırım öldürmeyin"
Duvarların ardındaki yakarış kraliçenin soğuk kalbine işlemiyordu. Kana susamış gözlerini kadından ayırmadan alçak bir sesle konuştu.
"Onu bulduğumda hemen öldürmeyeceğim. Acılar içinde haykırırken onu doğurduğu güne lanet etmesini sağlayacağım. Annesine, babasına, elinden tutan herkese...'"Dudaklarından ölümcül bir gülümseme yayıldı. "Ya da kim bilir,kendi babasının katili olur."
"Ona zarar vermeyin!"
"Yakın."
Kısa ve net bir emir, hemen ardından soğuk duvarlarda yankılanan bir haykırış. Harlanan ateşin içinde kadından yayılan yanık kokusu etrafı sardı. Çaresizce yalvaran adamın sesi siyah dumanlarla birlikte gökyüzünün sonsuzluğunda kayboluyordu. Kimse duymuyor, kimse görmüyor, kimse hissetmiyordu...
Bir damla...On damla...Binlercesi...Daha fazla dayanamamış gibi bir tek gökyüzü yaşlarını cesurca salıvermişti. Hüzünle ağlıyordu fakat alevleri söndürmeye yetmiyordu. Yüzünde huzurlu bir gülümsemeyle yüzünü göğe kaldırdı kadın sicim gibi yaşları damlalara karışırken.
"Sizi seviyorum ...Sonsuza dek."
Ürpererek alevler içinde kalan kadını izledim. Ne bir lanet, ne bir isyan. Sadece dua gibi dudaklarında dökülen bir çift söz.
Sizi seviyorum.
Sevmek...Ne demekti? Bir çeşit büyü? Birini böylesine korkusuz ve güçlü yaptığına göre eşsiz bir sihir olmalıydı. Bedeli neydi peki?
Birden öğrenmek için çok büyük bir arzu duydum. Sevmeyi öğrenmek istedim. Biraz olsun insan olmak istedim.
Parıltılı bir duman halinde gökyüzüne yükselen kadın ve ölümün soğuk sessizliği...Bu savaşın sonu, yeni bir tanesinin başlangıcıydı. Daha tehlikeli, daha acımasız, daha fazla gözyaşı, daha fazla yürek. Yüzlerce yıldır süregeldiği gibi...
Güçlü kaslar efsanevi savaşçının için için yanan bedenini, kanayan kalbini taşımaya yetmiyormuş gibi, sarsak adımlarla küllere doğru ilerledi uzun boylu adam. Kahverengi gözlerine evrenin tüm acıları toplanmıştı sanki. Boşluğa duvarın arkasını görmeye çalışıyormuş gibi bakıyordu. Yeterince bakarsa onu görebilecekmiş gibi .
Daha fazla dayanamayan dizleri yere çöktü. Başını göğe kaldırdı. Damlalar savaşçının yüzündeki kanları temizlese de yüreğindekilere ulaşamıyordu.
Daha da şiddetlendi yağmur, her saniye biraz daha.
'Lütfen gitme...'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)
Fantasy"Bildiğim tüm doğrular, dudaklarından çıkan bir cümleyle paramparça olmuştu. Avuçlarımda kalan tek gerçek, bir insan olmadığımdı. Tutunabileceğim tek şeyse onurumdu." Çocukluğundan beri zor zamanlar geçirse de hiçbir zaman şikayet etmemişti, Ige Wis...