"Tanrı şahidim olsun ellerimle boğacağım o adamı, şerefsiz piç. Tahmin etmiştim işin içinde bir bit yeniği olduğunu. Bu kadar dayanabilmesi bile mucize." Alaine öfkeyle sayıp sövmeye devam ederken iç çekerek pizzamdan bir ısırık daha aldım. Simon'dan ayrılışıma benden çok Alaine öfkelenmiş gibiydi. Zaten böyle bir şeyin olacağını tahmin ediyordum. O talihsiz günden beri sürekli gözlerinde sürekli bir tereddüt, değişik bir soğukluk vardı. İki hafta hastanede yatmıştım,sadece bir defa ziyaretime gelmişti. Okula döndüğümde ise her şey öncekinden daha kötü hale gelmişti. Aşağılamalara bir de deli, cani, cadı sıfatları eklenmişti.
Aslında cadı daha önce de vardı fakat duymayalı uzun zaman olmuştu. Ondan ayrılmamın asıl sebebi ise bu değildi. Bardağı taşıran son damla benimle zorla birlikte olmaya çalışmasıydı. Ben reddedince hakaret etmiş aptalca davranmaya başlamıştı. Başlardaki anlayışlı halinden eser kalmamıştı, tamamen başka biri gibi davranıyordu.Durum böyleyken uzatmanın bir anlamı yoktu.
"Sen iyi misin peki?" Bill'e gülümseyerek başımı salladım. Düşünceli,kibar biriydi hep.
"İyiyim,gerçekten. Beklenilen bir şeydi zaten, ümitlerimi çok yüksek tutmamıştım."
"İstersen omzumda teselli bulabilirsin." diye yanaştı Jared usulca fakat yüzüne bile bakmadan geri ittim onu. Hiçbir fırsatı kaçırmıyordu.
"Bence benim talihsiz maceramı boş verip etrafınıza odaklanın. Melbourne' deyiz beyler. Yarın sahneye çıkıyorsunuz." Bu onları kendilerine getirmişti. Hemen konuyu değiştirip performans hakkında konuşmaya başladılar. Evet,Melbourne'deydim. Her şeyin üzerinden uzun zaman geçmiş gibiydi. Belki de ilaçların etkisiyle, daha bir sakin daha az endişeliydim. Baş ağrılarım sadece arada sırada vuran sızılardan ibaretti ve garip sesi artık duymuyordum. Ailemin içi ferahlamıştı, aynı şey kendim ve arkadaşlarım için de geçerliydi.Uzun bir aradan sonra arkadaşlarımla özgürce vakit geçirmek uyuşmuş ruh halime iyi gelecekti.
"Ige, telefonun çalıyor." Düşüncelerimden irkilerek sıyrılıp telefonumu çıkardım,arayan annemdi.
"Alo Ige? Vardınız mı? Her şey yolunda mı?"
"Evet anne,hiçbir sorun çıkmadı. Eşyalarımızı odalarımıza yerleştirdik, yemek yiyoruz şimdi."
"Nasıl bir yer? Güvenli mi?" Gözlerimi devirdim.
"Motelin adını söylediğim an kayıtlardan araştırdığına adım gibi eminim, anne. Güvenli olduğunu benden daha iyi biliyorsun."
"Öyle söyleme, tatlım. Kendi gözünle görmek her zaman daha güvenilirdir."
"Evet,bu yüzden memur arkadaşlarını da gönderdin." Bir an için sessizlik oldu, tahmin etmiştim.
"Güvenliyse sorun yok o halde, iyi eğlenceler."
"Görüşürüz,anne."
"Bayan Wisteria çalacağımız yere de ekip göndertmiş midir?" diye sordu Bill ciddiyetle. Gülüşmeler oldu, cevabı herkes biliyordu. Tabi ki de göndermişti.
"Bundan sonraki planımız ne peki?"
"Pratik yapmamız lazım, yakınlarda bir stüdyo var. Muhtemelen akşama kadar orada oluruz."
"İyi o halde,biz de Ige ile alışverişe çıkarız." Omuz silkerek Alaine'e katıldım. Uzun zamandır bir şeyler almaya çıkmamıştım ."Gidelim mi?"
"Şimdi mi?" diye sordum şaşkınlıkla, yemeği daha yeni bitirmiştik. Kolumdan tutarak çekiştirdi.
"Hadi Ige, enerjine ne oldu? Hareketlen biraz. Yoksa yakında pantolonlarına sığmayacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)
Fantasy"Bildiğim tüm doğrular, dudaklarından çıkan bir cümleyle paramparça olmuştu. Avuçlarımda kalan tek gerçek, bir insan olmadığımdı. Tutunabileceğim tek şeyse onurumdu." Çocukluğundan beri zor zamanlar geçirse de hiçbir zaman şikayet etmemişti, Ige Wis...