Bölüm 50

287 50 0
                                    

 Odanın içinde bir ileri bir geri dolanmaya başladım. Yapabileceğim her şeyi yapmıştım. Rafların tozunu almış, kitapları düzenlemiş hatta biraz resim bile karalamıştım. Ama Ige hala ortalıkta yoktu. Bu kadar uzun ne konuşuyorlardı?

Gitmesine izin vermemeliydim.

Bu düşünce omuzlarımın çökmesine neden oldu. Ige benden izin alacak bir kadın değildi, orada ona gidemeyeceğini söylemiş olsaydım en iyi ihtimalle gözlerinde imalı bir bakışla yanımdan Chlothar ile ayrılmış olurdu. En azından soğukkanlılığımı korumuştum.

Fakat şimdi ölesiye merak ve endişe içindeydim. Ige'nin Chlothar'a karşı bir şey hissetmediğini biliyordum, yanlış bir şey yapacağından değildi endişem. Sadece...

Sora olsaydı Chlothar mükemmele yakın bir aday olduğu için onu rakibin olarak görüyorsun, derdi ama durum bu değildi. Sadece hoşlanmıyordum işte.

Yani sanırım.

Koridorun başından gelen ayak seslerini duyduğumda sakinliğimi korumaya çalışarak kendimi pencerenin önündeki sandalyelerden birine bıraktım. Doğal görünmek için elime bir tane kitap aldım. Rahatsızlığımı fark etmesini istemiyordum.

Kapı yavaşça açıldı, içeri girdi Ige. Yüzünde tahmin ettiğimden çok daha farklı bir ifade vardı. Yay gibi kaşları çatılmış, alnı düşüncelere içinde kırışmıştı. Benim olduğum tarafa bakmadı bile. Ağır adımlarla odanın ortasında iki defa dolaştı. Ardından zaten düzgün olan saçlarını açıp tekrar topladı, her zaman taktığı işlemeli şiş tokasını topuzuna geçirdi. Birkaç saniye bakışlarını yere dikti, sonra yanıma geldi.

"Senden bir şey saklayacağım,Valentine. Bir sır." Şaşkınlıkla ona baktım.

"Ne?"

"Davranışlarımdan şüpheleneceğin ve yalan söylemek istemediğim için şimdiden haber veriyorum. Senden sakladığım bir şey var.' Ne söyleyeceğimi bilemeyerek ona bakmaya devam ettim. Ne denirdi ki böyle bir durumda? Daha da çok meraklanmıştım. Yüz ifadesinden ciddi bir şey olduğu açıktı.

"Seni tehlikeye atacak bir şey mi?"

"Hayır, değil. Ama önemli bir bilgi ve muhtemelen bu bilgi diğer bir çok şeyi de açığa kavuşturacak."

"Peki neden bana söylemiyorsun? Sana yardımcı olabilirim." Başını salladı.

"Emin olmadan söyleyemem. Herhangi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermek istemiyorum." İstemeyerek de olsa kabul ettim. Kendisine zarar vermeyecek bir şeyse emin olana kadar bekleyebilirdim. "Ayrıca turnuvada ya da sonrasında olacak olası Ryujin saldırısında ben de savaşacağım."

"Hayır." diye kestirip attım fakat bana nefret ettiğim o bakışı attı.

"Hayır bir seçenek değil, Valentine. Savaşacağım."

"Gerekirse seni zindana kapatırım ama savaşmayacaksın."

"Beni zindana kapatman korkunç derecede kötü bir seçim olur. Alevlerim Limprakvrel eritebiliyor. Başıma dikeceğin askerleri de kolaylıkla atlatabilirim. En olası seçenek rütbeli askerini başıma nöbet dikmen ama saldırı sırasında iyi adamlarını bu şekilde harcamak istemezsin." Kahretsin ki haklıydı. Savurduğum oldukça boş bir tehditti ve Ige bunu ciddiye almayacak kadar askeri bilgiye sahipti.

Ige sinir bozucu derecede fazla askeri bilgiye sahipti. Onu zorla ikna etmenin hiçbir yolu yoktu. O da bunun farkındaydı.

"Buna izin veremem,Ige. Senin için gelecekler. Seni tehlikeye atamam."

SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin