"Marcus sizi memnun etmiyor mu, Prensesim? Sizin için başka birini bulmalı mıyım?"
"Marcus'tan gayet memnunum, oldukça yetenekli biri." diye yanıtladım yanımda dikilen insanı, başımı okuduğum kitaptan kaldırmadan.
"Marcus her alanda yetenekli biridir fakat siz onun sadece askeri yeteneklerinden faydalanıyorsunuz."
"Bunun farkındayım, Linda. Şimdi izin verirsen bir şey okuyorum."
"Üzgünüm,yapamam." İki yıldır ilk defa sözüme karşı gelen kadına baktım. Elleri korkudan titriyordu, gözlerimin içine bakamıyordu. "Kraliçe'nin kesin emri var. Marcus ile yatmanız gerekiyor." Sıkılmış bir şekilde iç çektim.
"Marcus ile yatmam gerekiyor, öyle mi?"
"Şey aslında kiminle yattığınızın bir önemi yok. Marcus, başka bir asker ya da ben."
"Anlıyorum." Okuduğum kitabı kapatıp bacak bacak üstüne atarak tüm dikkatimi Linda'ya verdim.
"Marcus kapının dışında hazır bekliyor sanırım?" Başıyla onayladı, şaşırmamıştım elbette. " Marcus'u çağır."
"Hazırlanmak-"
"Marcus'u içeri al. Şimdi."
"E-emredersiniz." Saniyeler içinde ufak tefek kadının yerini iki metrelik dev savaşçı aldı. Yüzünde belirgin hiçbir ifade yoktu, zihni tamamen kapalıydı, vücudu her zamanki gibi kaskatıydı.
"Emri duydun,Marcus. Bu konuda ne düşünüyorsun?"
'Emrinize amadeyim,Prensesim." Gözlerimi devirdim.
'Bunu geldiğim günden beri duyuyorum, evet. Fakat o kadar asker içinden seni seçme nedenimi biliyorsun, öyle değil mi?"
"Zihinsel ve fiziksel olarak size yardımcı olabilecek kadar güçlüyüm."
"Evet, bu yüzden artık emrimi beklemekten ya da geçen seferki gibi beni baştan çıkarmaya çalışmaktan vazgeç.'
"Sizi memnun edebilirim.' Sıkıntıyla burnumun kemerini sıktım.
"Seninle ya da herhangi biriyle yatmak istemiyorum,Marcus. Bunu Kraliçe ile de konuşacağım o yüzden üzerime beni becermeye hazır erkek atmaktan vazgeçin." Kaşları çatıldı.
"Anlamıyorum. Neden zevk almak yerine o baş ağrılarına katlanıyorsunuz?"
"Güçlü olmak istiyorum."
"Güçlü olmak zorunda değilsiniz, Hiçbir şey yapmak zorunda değilsiniz. Tıpkı diğer prensesler gibi size hizmet etmemize izin verin ve rahat bir hayat yaşayın."
"Ne zamana kadar,Marcus?" Bu sorum onu duraklattı. "Bir gün gelip de etrafımda beni koruyacak biri olmadığında ne yapacağım? Bir köşeye kıvrılıp bir zavallı gibi yardım mı bekleyeceğim?"
"Bizim korumamıza güvenmiyorsunuz." Kafamı duvara vurmamak için kendimi zorlamam gerekti. Anlamıyordu. Hiç kimse anlamıyordu.
Burada yaşamak Michael ile antreman yapmaktan çok daha zordu. Askerlerin hiçbiri benimle gönüllü olarak dövüşmüyor, prensesler en ufak bir ağrıya katlanamadıkları için büyü kullanmıyor, kraliçe sürekli olarak birileri ile yatmam için bana birilerini yollayıp duruyordu. Amacını biliyordum, diğerlerinden farklı olmam hoşuna gitmiyordu. Bir kere o zevki tadarsam değişip onlar gibi olacağımı,Ryujinlere bağlanacağımı umuyordu. Benimle dövüşmeleri için askerleri hipnoz etmemden, büyü gücümü güçlendirmek için prenseslerin zihnine girmeye çalışmamdan, sabahlara kadar kitap okumamdan nefret ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)
Fantasía"Bildiğim tüm doğrular, dudaklarından çıkan bir cümleyle paramparça olmuştu. Avuçlarımda kalan tek gerçek, bir insan olmadığımdı. Tutunabileceğim tek şeyse onurumdu." Çocukluğundan beri zor zamanlar geçirse de hiçbir zaman şikayet etmemişti, Ige Wis...