'Valentine, kendine gel!' Oldukça derinden bir ses geliyordu. Bense bakışlarımı yıkık duvardan ayıramıyordum. Gitmişti, önüne çıkan tüm engelleri tereddüt etmeden yıkıp gitmişti.
Çenemde bir sızıyla dengemi kaybettim. Gözlerimin önünde yıldızlar uçuşmasına neden olacak kadar sert bir yumruktu. Yakamdan beni silkerek yüzüne bakmaya zorladı.
'Yüzüme bak Valentine, beni duyuyor musun?' Ses Sora'ya aitti. Hissedebiliyordum. Güçlükle başımı salladım. Hareket ettikçe daha önce hiç tatmadığım garip bir duygu yükseliyordu içimde. Midemin içindekiler yukarı çıkmaya çalışıyordu sanki. 'Ige'ye gitmemiz gerekiyor.'
Ige... Ige'ye gitmek istiyordum.
'Yanına yaklaşmama asla izin vermez.' diye mırıldandım duyularım yavaşça kendine gelmeye başlarken.
'Bunu bir önemi yok. Ona yardım etmek zorundayız.' Anlamaya çalışırken kaşlarım çatıldı. 'Ryujin Sarayına gidiyor. Kraliçeyi öldürmeye çalışacak.'
Sora'nın mavi gözlerine baktım, korku ve endişeyle parlıyordu.
Olup bitenler bir anda anlam kazanmıştı. Zihnim birden açılmış, tüm renkler ve sesler geri gelmişti. Sendeleyerek de olsa ayağa kalktığımda Sora da benimle birlikte ayaklandı.
'Saraya gittiğine emin misin?' Hızla başını salladı.
'İlk duygusal şoku atlattığında bu kadar güçlü olmayacak. Ölüme gidiyor.' Öyle bir şey olmayacaktı. Benden nefret ediyor olsa da, hatta ben,m ölümüme neden olacak olsa da Ige'ye bir şey olmasına izin vermeyecektim.
'Ben de gidiyorum.'
'Bu kaleden kimse dışarı adımını atmayacak.' Kaşlarımı çatarak sesin geldiği yere döndüm. Kralın askerleriydi bunlar. Hiçbir şey olmamış gibi heykelden oyma ifadesiz suratlarıyla karşımda dikilmişlerdi. 'Majesteleri Kralın kesin hükmü.'
'Krala en iyi dileklerimi iletin. Herhangi bir hükmüne uymak gibi bir niyetim yok.'
Ayaklarımın altındaki yerin titrediğini hissettim. Ürpertici güçteki Kayra'nın enerjisi öfkeyle bana doğru süzülüyordu. Bu Kraldı. Bana keskin bir dille kendisine itaat etmemi emrediyordu.
Fakat bu sefer olmazdı. Hala bir şansım varken her şeyi mahvedemezdim.
'Hazırlan,Sora. Gidiyoruz.' dedim askerlerden gözlerimi ayırmadan. İkisinin de gözleri büyü ile parlamaya başladı.
Buradan gidersen bir hiç olacaksın, Valentine. Zayıf ve acınası...
Neredeyse gülecektim.
'Haklısınız Majesteleri. Buradan gidersem belki bir hiç olacağım fakat şu anda olduğumdan daha zayıf ve acınası olamam. Bu yüzden içimdeki son cesaret ve onurla Ige'nin peşinden gideceğim.' Kararlılıkla gardımı aldım, ikisini birden alt etmem zamanımı alacaktı fakat Sora arkamı kollarken en azından diğerleriyle uğraşmak zorunda kalmazdım. Karşıma kimin çıktığı umrumda değildi. Yanımda Sora'nın olması bile yeterdi benim için. Tüm tehditlerine rağmen yine benimleydi. Sora ve ben-
Islak bir ses geldi. Ete saplanan bir bıçak gibi. Kralın askerinin kaşları çatıldı, sonra şaşkınlıkla bakışlarını göğsüne indirdi. Gözlerindeki büyü kaybolurken yavaşça yere yığıldı. Tam o sırada sırtına saplanıp kalbini delen oku gördüm. Okun sapında atmaca tüyü vardı.
Arçin'in oku.
'Bunlarla oylanacak vaktimiz yok, komutan. Yolumuz uzun.' Hayretler içinde yıkıntıların arasında beliren ufak tefek kadına baktım. Kendisini engellemek için yaklaşan askerlere aldırmadan öylece dikiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)
خيال (فانتازيا)"Bildiğim tüm doğrular, dudaklarından çıkan bir cümleyle paramparça olmuştu. Avuçlarımda kalan tek gerçek, bir insan olmadığımdı. Tutunabileceğim tek şeyse onurumdu." Çocukluğundan beri zor zamanlar geçirse de hiçbir zaman şikayet etmemişti, Ige Wis...