Bölüm 31

275 53 1
                                    


Merhaba

Sınavlarım ve araştırmalarımdan ötürü uzun süredir bölüm yayımlayamamıştım. Bundan sonra düzenli olarak devam edecek hikayem.

Zaman ayırıp okuyan ve değerlendiren herkese teşekkürler. (^^)

                                                                     **********************


'Fabian.' Kendisine seslenmemin üzerinde açık bir şok etkisi yarattığını gizleyemeden hayret dolu bakışlarını bana çevirdi asker. Yaklaşmasını işaret ettim. Biran için yanındaki arkadaşı ile tereddüt içinde bakışsa da hızla yanıma geldi. 'Yeni düzenlemelerden haberin var mı?' Başıyla onayladı.

'Evet. Prens Valentine bir ihtiyacınız olduğunda ilgilenmemizi emretti.'

'Silah odasına girebilir miyim?' Dehşet içinde gözleri gerildi. Bir şey demesine fırsat bırakmadan devam ettim. 'Anladım tamam. O halde antreman saatine kadar bu kağıtta yazanları bana temin edebilir misin?' Dikkatlice kağıtta yazanları okudu.

'Tabak mı?' diye sordu emin olamayarak. Gülümseyerek omuzunu sıvazladım.

'Porselen olsun lütfen.' Cevap beklemeden kapımı kapatıp antreman için hazırlanmaya başladım. Sonunda gün gelmişti, antremanlara başlayabilecektim. Saat yaklaştıkça heyecanla daha da geriliyor,kafamda planladıklarımı tekrar tekrar gözden geçiriyordum. Bir sorun çıkmaması için dua ediyordum. Bir sorun çıkmaması gibi bir olasılık yoktu aslında, ne saçma bir düşünceydi o öyle.

Sadece baş edebileceğim bir düzeyde olması tercihimdi. Uyuz prensin yardımına başvurmak zorunda kalmak benim için başka bir aşağılanma olurdu. Sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Kesinlikle o herifin karşısında tekrar zayıf düşmeyecektim. Tüm zırhımı kuşanmış,silahlarımı bilemiştim. Saçlarımı toplarken kapı çaldı. Sora şimdiye çokta içeri girmişti, başka misafir de beklemiyordum.

'Evet?'

'Benim,Chlothar. Müsait misiniz?'

'Ah evet, evet. İçeri gel.' Kapıyı açıp içeri bir göz attıktan sonra gülümseyerek içeri girdi.

'Oldukça heyecanlı gördüm sizi.' Utanarak bakışlarımı kaçırdım.

'O kadar belli oluyor mu?'

'Yanaklarınız kızarmış.' Panik içinde daha da alevlenen yanaklarıma dokundum.Tanrım...'Endişelenmenize gerek yok.' diyerek teselli etti beni yüzünde samimi bir gülümsemeyle. 'Üstesinden gelebileceğinize eminim.'

'Biliyorum.. Yani emin değilim. Demek istediğim hiçbir fikrim yok.'

'Neden öyle düşünüyorsunuz?' Omuz silktim.

'Daha önce kimseye bir şey öğretmemiştim. Özellikle nefes almamdan bile nefret eden bir grup insana.'

'Yanlış düşünüyorsunuz,Prenses. Sizden nefret etmiyorlar,sadece bilmiyorlar. ' Minnet dolu gözlerle baktım Chlothar'a.

'Sora ile neden iyi anlaştığınız ortada. Lanet olası bir iyimserlik taşıyor ağzınızı her açtığınızda.' Buğday sarısı saçlarından yüzüne düşen bir tutamı kulağının arkasına alırken bariz bir çabayla gülümsemesini gizlemeye çalıştı.

'Umarım bir gün size de bulaşır. Belki bu sayede bir bayana yakışmayan uygunsuz kelimelerden de vazgeçersiniz.'

'Kadınlara kalıp uydurmaya çalışmakla kafa yoracağınıza kendi kalıbınızın dışına çıkın,Sir. Biraz temiz hava almak iyi gelecektir.'

SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin