'Çek ipleri, çek. Daha kuvvetli!' Yeterince çekmediğini görünce ipleri elinden alıp tek seferde tüm kuvvetimle çektim. Acı içindeki haykırışı tüm kalede yankılanmıştı. Sırasını bekleyenler titrek gözlerle bana bakıyordu. Onlara döndüğümde irkildiler. 'Size esneme antrenmanlarınızı aksatmayın demiştim. Her bir kasınızı çalıştırın demiştim.'
'B-biz-'
'Bana mazeret uydurmayın.'
'Özür dileriz!' Sıkıntı ile derin bir iç çektim.Yeni öğrencilerim beni çıldırtıyordu. Öncekilerin de mükemmel oldukları söylenemezdi fakat şu an beş tane yaramaz çocukla uğraşıyormuş gibi hissediyordum. Benden ölesiye korkmalarına rağmen ortalığı birbirine katmaktan çekinmiyorlardı. O kadar ceza veriyordum fakat yine de akıllarına koyduklarını yapıyorlardı.
Akıllarını başlarına getirecektim. Ne pahasına olursa olsun.
'Sıraya geçin.'
'Sıraya geçin deyince sen de heyecanlanmıyor musun?' diye sordu bir tanesi yüzünde pis bir sırıtmayla yanındakine fısıldayarak. Tek hamlede beynine girip acı içinde yere yığılmasını sağladım. Alevlerin elimi sarmasına izin verirken teker teker hepsine baktım.
'Ders yerine haylazlık yapmak isteyen var mı başka?' Kedi yavrusu gibi sindiler. 'Güzel, şimdi koşmaya başlayın. Adım atmaya dermanınız kalmayıncaya kadar. Başla!'
Dediğimi yaptılar. İlk zamankine göre çok daha uzun sürüyordu yorulmaları, dayanıklıkları artmıştı fakat gidecekleri daha çok uzun bir yol vardı önlerinde.
'Öğretmenim!' Elini sallayarak yüzünde bir sırıtmayla bana gelmekte olan Hector'u gördüm. Her zamanki gibi fazla abartılı kıyafetleri yüzünden kilometrelerce öteden ayırt edilebiliyordu. Yanı başında ise Tudor yürüyordu sakince. Yanıma gelince başlarını hafifçe eğerek selamladılar beni.
'Sizi burada görmek ne hoş. Ne zaman döndünüz?'
'Bir saat kadar oldu.'
'Nasıldı ilk göreviniz?'
'Kesinlikle sizin eğitimlerinizden ve sınavlarınızdan daha kolaydı.' diye yanıtladı.
Tudor gülerek. Hector da hevesle ona katıldı.
'Doğru söylüyor. Diğerleri panik içinde ne yapacağını bilemezken biz durumu profesyonelce kurtardık. İki Ryujin askerini hakladım!' Saçlarını karıştırdım, yanakları sevinçten kızarmıştı.
'Sağ salim geri dönmenize sevindim. Başarabileceğinizi biliyordum.' Başları öne eğildi. Tanrım, ne kadar da sevimliydiler.
'Ah, öldürdüğüm Ryujin askeri sanırım tanıdığınız biriydi. Gerçi hiç de hoş bir arkadaş gibi durmuyordu.'
'Ryujin Sarayında pek arkadaşım olduğu söylenemez.' dedim yüzümü buruşturarak. Omuz silkti.
'Sarayda herkesin sizi beklediğini söyledi. Ben de ona oraya asla gitmeyeceğinizi söyledim.' Kaşlarım kalktı.
'Benim yerime karar mı veriyorsun, Hector? Ya gitmek istersem?'
'O zaman sizi takip ederim. Böyle bir şey yapıyorsanız mutlaka bir nedeniniz vardır.'
'Bu şekilde konuşmamalısın.' diye azarlasam da bana olan bu koşulsuz inancı yüreğimi ısıtmıştı. 'Haydi, gidin dinlenin iyice. Ben de bu haylazla uğraşayım.'
'İsterseniz sizin yerinize Vladimir ya da Boryenka görevi devralabilir.'
'Neden?'
'Prens Valentine geliyormuş. Onu görmek isterseniz diye düşünmüştüm.' Valentine'in ismini duymak heyecanla gerilmeme neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)
Fantasía"Bildiğim tüm doğrular, dudaklarından çıkan bir cümleyle paramparça olmuştu. Avuçlarımda kalan tek gerçek, bir insan olmadığımdı. Tutunabileceğim tek şeyse onurumdu." Çocukluğundan beri zor zamanlar geçirse de hiçbir zaman şikayet etmemişti, Ige Wis...