Göz göze geldik. O an birçok şeyi aynı anda anladım.
Ige'nin vücudunda yanan alev saf Kayranın kendisiydi, tüm Royd'ların yaratıcısı ve Ige insan bedeniyle ona hükmediyordu. Ele geçirilmemişti, sadece kendisini kısıtlayan zincirleri kırmıştı.
Beni hala seviyordu. Gözleri büyünün kör edici ışığıyla parlarken bile duymuştum onu, kararlılığının ve ölümcül gücünün arasında sevgisinin sıcaklığını hissedebilmiştim. Kalbim göğsümde ağırlaşmış, zihnim bir kaosa sürüklenmişti.
Ve ölümüne neden olsa bile bize zarar vermeden Kraliçe ile tek başına savaşacaktı.
Tepki vermeme fırsat kalmadan etrafımdaki hava titreşti ve birden kendimi diğerleriyle beraber sarayın çok farklı bir yerinde buldum. Şaşkınlıkla neler olduğunu anlamaya çalışırken Kurenai'ye çevirdim bakışlarımı. Onun da kaşları çatılmıştı.
'B-ben...İstemeden oldu!' dedi Ingebert en az diğerleri kadar şaşkın bir şekilde. Chlothar hala gözlerini kırpıştırıyordu.
'Ben bir şey yapmadım.'
'Ige yaptı.' diye açıkladı kısaca Kurenai. 'Sizin yerinize büyünüzü kontrol altına aldı.'
'Hepimizi aynı anda mı?!'
Koşmaya başladım. Ige'nin olduğu yere ikinci kez düşünmeden koştum. Yolu aramama gerek yoktu çünkü yaydığı güç beni bilinçsizce kendine çekiyordu zaten. Arkamdan geldiklerini duyabiliyordum. Ige görüş alanıma girmişti. Hızımı kesmeden ileri doğru atıldı.
Görünmez bir duvar varmışçasına bir güç beni geri savurdu.
Tekrar denedim.
Tekrar geri savruldum. Arkama baktığımda Kurenai'nin askerlerinden birinin gözleri büyü ile parlıyordu.
'Kaldır şu şeyi.'
'Yapamam.'
'Ne demek yapamam?' Bariyerin arkasında gürültülü bir patlama oldu. Ige elinde kılıcı ile kanlar içinde bir dizinin üzerine düşmüştü. 'Ne bekliyorsun, kaldır şunu!'
'Yapamam!' Gücümü sakınmadan yüzünün ortasına bir yumruk attım. Acı içinde yüzünü tutsa da öfkelenmemişti. Onun yerine açıklamaya çalıştı. 'Ige'nin kontrolüyle yaptığım bir şey. Uğraşıyorum ama olmuyor, kaldıramıyorum!'
'Ölürsen o zaman büyüye devam edemezsin, öyle değil mi?'
'Valentine.' diye Michael sert bir sesle araya girince öfkeli bakışlarımı ona çevirdim.
'Mantıklı davranmamı, adil olmamı mı söyleyeceksin? Ige'nin kaderi zırvalıklarına mı başlayacaksın? Ben sen değilim, oturup gözlerimin önünde ölüşünü izleyemem!'
O sırada Ige, Kraliçenin karanlık Kayra'sının içinde kaybolmuştu. Alevlerini göremiyordum, hissedemiyordum. Kalbim göğsümden fırlayacakmış gibi hızla atıyordu. Ige'ye ulaşmaktan başka hiçbir şey düşünemiyordum. Askerin yakasına yapıştım. Birilerinin beni çektiğini hissedebiliyordum fakat gözüm hiçbir şey görmüyordu.
'Kaldır..Lütfen! Ige'ye gitmeme izin ver!' Kendimi beni tutan kollardan çekip kurtardım. Hiçbir şey söylemeden yüzüme bakmaya devam etmekte olan adamın yakasına yapıştım.. 'Bir şeyler yap, kaldır!'
Sözlerim havada asılı kalmıştı. Yanıt vermiyordu. Zaman su gibi akıyor fakat ben Ige'nin yanına gidemiyordum. Çaresizlik içinde Kurenai'ye döndüm. Titreyen ellerimi ona doğru uzattım, elini tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)
Fantasia"Bildiğim tüm doğrular, dudaklarından çıkan bir cümleyle paramparça olmuştu. Avuçlarımda kalan tek gerçek, bir insan olmadığımdı. Tutunabileceğim tek şeyse onurumdu." Çocukluğundan beri zor zamanlar geçirse de hiçbir zaman şikayet etmemişti, Ige Wis...