Saniyeler geçti. Gerginliğim gitgide artıyor, dokunsalar binlerce parçaya ayrılacakmışım gibi hissediyordum.
Fakat hiçbir şey olmadı. Yavaşça gözlerimi açtığımda adam hala orada duruyordu. Uzun boyu, yapılı görünen bir vücudu vardı. Sırtı bana dönük olduğu için yüzünü göremesem de büyü kullanan adamları durdurmaya yetecek kadar korkutucu olmalıydı. Hafifçe yana kaykılarak görmeye çalıştım, kimsenin yüzünde belirgin bir ifade yoktu.
"Efsanevi Kurenai. Seni aramızda görmek ne hoş." dedi Nerissa uzun bir sessizliğin ardından. Adam cevap vermeden öylece durmaya devam etti. Ne yaptığını zannediyordu? Tek başına onlara karşı hiçbir şansı yoktu. Rahat bir tavırla ellerini cebine koydu.
"Gidin. Şimdi."
Bir an için ümitlensem de bu duyguyu hemen bastırdım. Zavallı adam belli ki çaresiz bir kızı korumaya çalışıyordu fakat rakipleri normal değildi. Bunu ona söylesem muhtemelen deli olduğumu düşünürdü fakat en azından denemeliydim.
"Şansınız varken kaç. Onlar-"
"Ben sabırlı bir adam değilim, Nerissa." Nerissa mı? Onları tanıyor muydu?
"O zaman sonuçlarına katlanırsın." diye tısladı küçük kız büyük bir öfkeyle. Elektrik adamın kolundaki akım tüm vücudunu sarmış, gecenin karanlığında güneş gibi parlıyordu. Kolunu adama doğru kaldırıp gülümsedi.
"Ne söyledikleri umurumda değil, burada öle-' Cümlesini tamamlamaya fırsat kaladan topraktan bir el bacağını yakaladı ve sertçe onu toprağın içine çekti. Hemen ardından bir kadın elinde ince bir kılıçla başı toprağın üstünde kalan adamın kellesini uçurdu. Göz açıp kapayıncaya kadar olmuştu tüm bunlar, güçlükler takip edebilmiştim. Etrafa kanlar saçarken kadın hiçbir şey olmamış gibi diğerlerine döndü. Hemen yanında da alakasız bir sis belirdi. Sis şekil alarak insan şekline dönüştüğünde bayılacağımı düşündüm. Bu kadarı çok fazlaydı, kaldırabileceğimden çok daha fazla.
"Bitirin işlerini."
Kısa, net bir emir. İnfaz gibi. Hemen ardından dövüş sesleri açık alanı doldurdu. Önümdeki adam ise arkada kan gövdeyi götürmüyormuş gibi benim tarafıma döndü, inceler gibi toprak kafese dokundu.
"Beton gibi sert." dedim alçak sesle. Duymazdan geldi. Bir ayağını geri alıp dönerek sert bir tekme attı. Hiçbir şey olmamıştı,biliyordum.
Bir çatlama sesi geldi. Sonra giderek arttı. Ve kafes adeta ufalanarak parçalandı. Yutkunarak adama baktım. Her şey doğalmış gibi davranıyordu.
"Beni takip et." dedi sert bir sesle. Duraksadım, şimdilik beni kurtarmış olsa da birine öylece güvenip peşinden gidemezdim. Kaşlarımı çatarak olabildiğince sert ve kararlı görünmeye çalıştım.
"Dünden beri birileri fikrimi bile sormadan beni bir yerlere götürmeye çalışıyor. Bundan sıkılmaya başladım artık."
"O halde geri dön." Gözlerimi kırpıştırdım, bu düşündüğümden çok daha çabuk olmuştu.
"Gerçekten mi?"
"Evet."
"Teşekkürler." dedim neşeyle. "Beni kurtardığını unutmayacağım."
Geri dönüp yürümeye başladım. Önce güzel bir uyku çekecektim.Sonra Alaine ile-
Üzerime atlayan adamın dehşetiyle çığlık atarak popo üstü düştüm .Tam zamanında sis adam arkadan boğazını kesmişti. İstemsiz olarak elim kendi boğazıma gitti, ölen kişi o beş büyücüden biri değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZ- CEHENNEMİN KANATLARI (TAMAMLANDI)
Fantasía"Bildiğim tüm doğrular, dudaklarından çıkan bir cümleyle paramparça olmuştu. Avuçlarımda kalan tek gerçek, bir insan olmadığımdı. Tutunabileceğim tek şeyse onurumdu." Çocukluğundan beri zor zamanlar geçirse de hiçbir zaman şikayet etmemişti, Ige Wis...